Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’a karşı bir linç kampanyası başlatıldı. Gerekçe, doğruları söylemesi ve uyarı üzerine uyarı yapması. Bu açıklamalar “Halkı paniğe sevk etmek” olarak değerlendirilmiş.
Bilime ve bir bilim insanına karşı başlatılan linç kampanyası “tutuklanasına” kadar götürülmüş. Düşündürücü ve son derece üzücü bir durum.
Açıkça belirtelim:
Biz, doğrulardan yanayız. Bugüne kadar köşemizde hocanın görüşlerine de geniş yer verdik ve paylaştık. Bilim Kurulu üyelerinden gelen uyarı ve açıklamaları da değerlendirdik. İnsanlarımızı aydınlatan, uyaran açıklamaları neden saklayalım?
Uyarılar önemlidir. Bu beladan kurtulmak ve düzlüğe çıkabilmek için elele, omuz omuza çalışmak, her kesimden destek almak uygulamak gerekiyor. Doğru söyleyen ve uyarı yapanları da düşman gibi görmemeliyiz. Hepimiz aynı gemideyiz ve hepimiz bu beladan kurtulmak için mücadele vermekteyiz.
Teşekkür edilmesi ve uyarıları dikkate alınması gereken bir bilim insanına karşı yapılan bu saldırılara karşı Mehmet Ceyhan’dan bir açıklama geldi:
“Beni şikayet edenler, sosyal medyada hakkımda yalan, iftira dolu haberler yazanlar, şunu bilsinler ki ben hiç dikkate almıyorum, yazdıklarını okumuyorum. 30 yıldır bunu yapıyorlar. Ben 30 yıldır aşının önemini, bilimsel yaklaşımın önemini anlatıyorum. Bundan zarar gördüğünü düşünen bir kesim varsa onların yazdıkları, söyledikleri çöp kadar önemli değil benim açımdan. Paniğe sevk etme meselesine gelirsek doğrular, panik yaratıyorsa ki o fikirde değilim. Tam tersine ben halka da direkt hitap etmeden, devlete de ‘Şunları yaparsanız bu salgın daha kolay kontrol altına alınır’, ‘Şunlarla salgınla mücadele zarar görür’ diye konuşuyorum.”
Halkımız ve ülkemiz için hayırlı ve önemli olan her şeyi destekliyoruz. Mehmet Ceyhan Hoca’nın pandemi konusunda yeni uyarı ve açıklamalarına da bugünkü yazımızda yer verdik:
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, uzayan PCR pozitifliğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Ceyhan, İngiltere mutantı yayılmaya başlayınca en dikkat çeken özelliğinin ilk başlarda hızlı ve kolay bulaşmasının olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ceyhan, “İngiltere mutantı Türkiye’de yayılıp vakaların hemen hemen tamamının etkeni olmaya başlayınca en dikkat çekici özelliği hızlı ve kolay bulaşmasıydı.
“Hastalığın şiddeti açısından fark var mı yok mu’ sorusuna cevap olarak 3 tane çalışma var daha ağır seyrettiğini belirten; ama onun karşısında da 8 tane aynı şekilde seyrettiği, bir ağırlaşmaya sebep olmadığı yönünde makale var. Çocuklarda öncekine göre daha ağır vakalar görüldüğünü herkes söylüyor, bu noktada bir fikir birliği var. Bu vakalar daha uzun süre PCR pozitifliği ile gidiyor. Dün akşam çıkardığım verisi hazır olan vakaları incelediğimde şunu gördüm; mutant virüsün Türkiye’de yayılmadığı dönemden önce aşağı yukarı 14 günden uzun süren PCR pozitifliği oranı yüzde 2 kadar. Şubattan sonra mutant virüs tespit ettiğimiz vakalarda 14 günden sonra PCR testi pozitifliği yüzde 52. Yani yüzde 2’den yüzde 52’ye çıkmış. İlk başta orijinal virüs ile ilgili az sayıda vaka bildirdiğimizde herkes bunu şöyle izah ediyordu; ’10 günden sonra bunlar canlı kalmıyor, virüs canlılığını yitirse bile PCR pozitif çıkabilir bunun da önemi yok’ deniyordu. Bu yüzden ilk başta 14 gün uygulanan karantinalar 10 güne çekilmişti. Sağlık personeli başta olmak üzere diğer meslek grupları da 10’uncu gün bitince işe başlatılıyor. Bu noktada bazı problemlerle de karşılaştıkların belirterek, “Örneğin bir personel geliyor, 10’uncu gün bitiyor işe başlıyor, corona virüsü servisi dışındaki diğer servislerdeki hastalarda zaman zaman corona virüsüne benzer belirtiler çıkıyor, test yapıyoruz bir türlü temizleyemiyoruz. Bir bakıyorsunuz 3-4 hasta pozitifleşmiş. Halbuki bunların testi yatarken negatif. Sonra personel taraması yaptık. Baktık personel 10’uncu gün işe başlamış; ama PCR testi halen pozitif. Böyle bir şey varsa eğer 10 günlük izolasyon süreleri yeterli değil. En az 14 güne çıkarılması lazım. 14 günden daha uzun süre de gerekir mi’ bunu çalışmalarla görmek lazım. Yetişkinler için de aynı verilerin yayımlanmasını bekliyorum. Bu durum çocuklara özel mi, yetişkinlerde de var mı; ama personelde de buna benzer durumlar görmeye başladık; bu salgın kontrolü açısından son derece önemli bir nokta. Aynı durumun yetişkinlerde de olma ihtimali çok yüksek. Halen pozitifliği devam eden çocuklar var takip ettiğimiz, bunlar kaç gün devam edecek bilmiyorum. Biz diğer iki artış döneminde görmediğimiz kadar ağır hasta görüyoruz. Bunlar etrafa bulaştırma konusunda da risk oluşturuyorlar.”
Böylesine değerler kolay yetişmiyor. Kıymetini bilelim. Görüşlerinden ve deneyimlerinden istifade etmeye çalışalım. Kaldı ki, Mehmet Ceyhan’ın bugüne kadar açıkladığı ve söyledikleri açık biçimde ortaya çıktı. Ortada yalan ve yanıltıcı bir şey olmadığı da görüldü.