Bu hafta, 2024 başında köşemde yer vermeye başladığım “haftanın notlarını” özet olarak paylaşacağım sizlerle...
Başlayalım.
“Ben sana 50 milyon dolara tank palet fabrikasını satıp 55 milyon dolara başkasının mekiğiyle ‘uzaya insan gönderemezsin’ demedim ki! Ben sana ‘vatandaşlarını refah içinde yaşatamıyorsun’ dedim.”
**
Mecliste verilen ‘Depremde kaybolan çocuklar araştırılsın’ önergesi AKParti ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.
**
Yerelden merkeze kadar, birilerinin, bir gün olsun çıkıp “Yapamadık, yanlış yaptık, özür dileriz! Kamudan, milletten, halktan ‘emanet’ aldığımız maddi manevi her türlü değeri asıl sahibine iade ediyoruz. Yapan gelsin!” diyebilme onurunda olmalarını çok isterdim.
**
Türkiye Cumhuriyeti devletinin ne olduğunu ya da olmadığını anlayamayanlar için düşünme sorusu:
Toplumun kutsal bildiği ne varsa kullanıp bir avuç muktedire hizmet eden her anlamda çok parçalı “emperyal devlet” mi, eğitim gibi, sağlık gibi temel hizmetleri her bir vatandaşına kaliteli ve sosyal güvenlik şemsiyesi altında vermeyi yükümlülük olarak gören üniter bir “sosyal devlet” mi?
**
16. yüzyıldaki reformun ardından Avrupa’nın hangi ülkesinde papazlar, “Biz zulüm gördük, Martin Luther deccaldır(!)” deyip “sıra bizde, üzerinde yaşadığımız ülkeleri kafamıza, keyfimize göre artık biz yöneteceğiz, kaynaklarını yağmalayacağız.” ihtirasına kapıldı?
**
Feodal güçlerin, tarikat ve cemaatlerin, ruhban sınıfının, etnikçilerin, kutsalları, sembolleri, acı ve yaraları kullanan siyasetçilerin güç sahibi oldukları, adaletin gelir dağılımı başta olmak üzere hiçbir yerde tesis edilemediği yerlerde demokrasi sadece bir temenni olarak kalmaya mahkumdur.
**
Politika dendiğinde akla gelen şey, siyasetle zengin olanlar değil, incelikli düşünülmüş, uzmanlar ve konunun tüm paydaşlarıyla birlikte yapılandırılmış kurumsal yöntem ve organizasyonların yönetenlerce hayata yansıtılması olmalı.
**
Eğitim ve sağlık sektör olmuş, patronların elinde. Patronlar iktidara, iktidar cemaat ve tarikatlara göbeğinden bağlı. Cemaat ve tarikatlar en az 100 yıldır emperyal güçlerin güdümünde… Bu şartlarla mücadele, ülkesini seven her vatandaşın en doğal demokratik hakkı, hatta görevidir.
Kendine güvenerek…
Kurtarıcı beklemeden…
**
Yeni vergi kanununda yer alan ve engellilerin ihtiyaç duyduğu ithal teknolojik ürünlerdeki KDV muafiyetini kaldıran 18.Madde TBMM’de kabul edildi.
**
Herhangi bir bakanı, hükümeti ya da hükümetin başını istifaya davet etmek, hainlik ya da terörle ilişkilendirilebilecek bir şey değil durumdan memnun olmayan her vatandaşın en doğal hakkıdır.
**
40 yıl sonra altın madalyasız bir olimpiyatı geride bıraktı Türkiye… Suçu federasyonlara yükleyip aradan sıyrılmak işin en kolayı… Yeni üretilen tabirle “affını istemek” en tepeden başlasa olmaz mı?
**
Ana baba olmanın bu kadar kolay olmadığı, çocukların öldürülmediği, “narin” gülüşlerin soldurulmadığı, çoğu zaman inançla kol kola giren çarpık sosyal yapıların mazide kaldığı bir Türkiye diliyorum.
**
Anayasamızın 4.maddesiyle dolayısı ile ilk 4 madde ve 66.madde ile sorunu olanla sorunumuz vardır. Hem cumhuriyetten yana olduğunu söyleyip hem kokuşmuş feodal yapıları savunan insanlarla kol kola girenlerle de öyle…
**
Okullarda temizlik yok. Çünkü personel sıkıntısı var deniliyor. Bu arada velilerden tasarruf tedbirleri bahane edilerek erişilebilir, tekerlekli sandalyelere uygun okul servislerinin iptal edildiğini öğrendik.
İstanbul’daki özel bir bakımevinde, %95 otizmli 17 yaşındaki bir gencin vefatı gündeme geldi. Adli Tıp raporuna göre, vücudunda ciddi yaralar ve darp izleri bulunduğu ifade edildi. Medyaya düşen görüntüler dehşet verici olmasına rağmen savcılığın "kovuşturmaya yer olmadığı" yönündeki kararı daha da korkunç.
**
Vatandaşlarını başta savaş olmak üzere yaşattığından beteri ile korkutan yönetimlerin bir geleceği olamaz, olmamalıdır.
**
Kadınlar, çocuklar, hatta son çete olayında gördük ki bebekler de tehdit altında… Sınırlar delik deşik… Ülkenin sayılı bilim insanlarının görev yaptığı göz bebeği kurumlardan biri başkentte terör saldırısına uğruyor, insanlarımızı kaybediyoruz.
Bu ülkede iktidar var değil mi?
İktidar ortağı çıkıyor, “terörist mecliste konuşsun” deyip katili meclise çağırıyor. Durur mu ana muhalefet lideri? O da buna karşı “el arttırıyor.”
Bu ülkede muhalefet var değil mi?
Son soru:
Burası “Türkiye Cumhuriyeti” değil mi?
**
Kimsenin “hukuk” istemediği, sadece “güce” sahip olup kafasına göre takılmayı arzuladığı, kurumların ve kurumlara olan güvenin yerle yeksan edildiği bir ülkede kuvvetler ayrılığını esas alan, laik, sosyal, hukuk devletinden, nihayetinde cumhuriyetten söz edilemeyeceği gibi “at izinin it izine” kolayca karışması kaçınılmazdır. Sonrası? Her türlü virüs, bakteri ve kanser hücresinin çoğalması için uygun habitat, bundan nemalanan kesimler, kaos, patinaj ve dertleri unutulup ezilen vatandaş…
**
Türkiye Cumhuriyeti ile hesabı hatta husumeti olandan, tarikatçıdan, cemaatçiden Millî Eğitim Bakanı olmaz!
**
Az laf, çok iş hanımlar, beyler! Bakım Yasası bir an evvel çıkmalıdır.
**
Suistimaller bahane edilerek çıkarılan ÖTV muafiyetine ilişkin yönetmelik, zaten evden zor çıkan engelliyi eve daha da hapsetmenin yolunu açar. Devleti yönetenlerin görevi, hak gasp etmek değil, suistimalleri önlemektir.
**
Irak, Suriye… Sıra kimde?
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....