Depremlerin vurduğu bölgelerde tarın yeniden canlanması için tedbirler alınıyor. Tarımda rekolte açısından umutlu oldukları belirten ilgililer “Tarım ihracatı enflasyonu düşürür” diyor.
Tarımın önemine vurgu yapılıyor. "Hafif hasarlı üretim tesisleri bir an önce ekonomiye geri kazandırılmalı. Bunun için depremden etkilenen ihracatçı firma çalışanlarının SGK ödemeleri 2 yıl süreyle devlet tarafından karşılanabilir veya faizsiz ertelenebilir” deniliyor.
Ortaya konulan gerçekler çerçevesinde eğer önlemler zamanında alınırsa tarımda bir patlama yaşanabilir.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Tarım Kurulu, deprem felaketinin üretime etkilerini yerinde görmek ve alınacak önlemleri belirlemek için Hatay ve Samandağ’da incelemelerde bulundu.
Saha ziyaretlerinin ardından bölgedeki üretici birlik yöneticilerinin de katılımıyla Adana’da toplanan TİM Tarım Kurulu, sorunları ve çözüm önerilerini ele aldı. TİM Tarım Kurulu Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu, Türkiye’nin yaş sebze meyve üretiminde yaklaşık 55 milyon ton ile dünyada dördüncü sırada yer aldığını söyledi. Mutlu, Hatay başta olmak üzere depremin etkilediği bölgenin Türkiye’nin toplam yaş sebze meyve üretiminde önemli payı olduğunu vurguladı.
Bölgede yaptıkları incelemede üç başlığın öne çıktığını ifade eden Melisa Tokgöz Mutlu şöyle devam etti:
“En acil olarak tarımda sürdürülebilirliği kaybetmemek için çalışanların bölgeye dönüşünü sağlamamız gerekiyor. Bunun için nitelikli barınma, çocukların eğitimi ve sağlık taleplerinin karşılanması lazım. Ardından tarımsal üretim için vazgeçilmez olan ve depremde ağır hasar alan sulama boruları ve kanalları ile derin kuyu pompaları yenilenerek aktif hale getirilmeli. Bunun için çiftçimiz zaman geçirmeden desteklenmeli. Son olarak da küçük ve orta ölçekli işletmelerin ayağa kaldırılması öne çıkıyor. Hafif hasarlı üretim tesisleri bir an önce ekonomiye geri kazandırılmalı. Bunun için depremden etkilenen ihracatçı firma çalışanlarının SGK ödemeleri 2 yıl süreyle devlet tarafından karşılanabilir veya faizsiz ertelenebilir. Afet bölgesi istihdamına katkıda bulunmak ve işgücünün farklı illere yönelmesini önlemek amacıyla KOBİ çalışanları için kalıcı barınma desteği sağlanabilir. Tüm bu tespitlerimizi ilgili bakanlıklarımıza ileteceğiz.”
Melisa Tokgöz Mutlu, bunca olumsuzluk içinde 2023’ün “bereketli bir sene” olduğunun altını çizerek “Fındıkta, meyvede, domateste, narenciyede bereket var. Üretim ve rekolte açısından çok umutluyuz. Biz bu işi doğru yönetemezsek birbuçuk iki yıl sonra ‘yok senemiz’ olur” dedi. “Bu mutluluğumuzun devamı için yukarıda sıraladığımız üç başlık için acil önlem alınması gerekiyor” diyen Mutlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“işçilik problemi sadece bu bölgeye ait değil. Sezona göre biz buradaki tarım işçisini Karadeniz’e, Ege’ye ve diğer bölgelere çekiyoruz. Güneydoğu’daki tarımsal istihdamı doğru yönetemezsek sadece bu bölge değil tüm Türkiye tarımsal hasadı yapmakta büyük sıkıntı çekecek.”
Tarımsal üretimde verimlilik ve kalite için ihracatın lokomotif rol üstlendiğini belirten Melisa Tokgöz Mutlu, Türkiye’nin tarım ve hayvancılığa dayalı ihracatının enflasyonun düşmesine katkı sağlayacağını ifade etti. Tarımın net döviz girdisi sağlayan, istihdam dostu bir sektör olduğunu kaydeden Mutlu, “İhracata getirilen her türlü kısıtlama, Türkiye’yi bir iki sene içinde o üründe kaçınılmaz olarak ithalatçı konumuna sürükler” dedi.