Hafta sonu cumartesi ve pazar akşamları kuzenlerimin çocuklarının düğünlerine mutluluklarına katıldık ve mutluluklarına ortak olduk. Önce cumartesi akşamı Pazarcık'ta, dayımın oğlu İbrahim Oyman'ın dünya güzeli kızı Elif'in düğünün vardı. Pazar akşamı ise Narlı‘da, Pazarcık’ın sevilen sayılan Avukat amcaoğlu Ali Ortaş'ın yakışıklı oğlu Mehmet Güney'in düğününde bulunduk. Çok güzel organize edilmiş, yemekli, hiçbir eksiklik yaşanmayan her yönü ile zengin içerikli düğünlerdi. Pazarcık'taki düğünde, İbrahim Oyman'ın eşi sevgili Fatoş, Narlı ‘da ise sevgili yengem Tülay’ın yeteneği ve birleştirici güçleriyle düğünlerin orkestra şefleri olarak ne güzel organize etmişler düğünleri ve ortamı. Yetenekleri, becerileri ve liderlik gerektiren işleri kadınlarımız çok daha iyi yapıyorlar. Tülay ve Fatoş'u ve emeği geçenleri ve çocuklarımızı içtenlikle kutlarım. Bir kez daha kadın elinin değdiği yerde işlerin daha içtenlik ve sevgi ile organize edilmekte olduğunu görmekten mutlu oldum.
Pazarcık’taki Düğünlerinin Havası İyi Geldi
Aslında kırsalın yaz düğünlerinin keyifli tarafı, ortalık biraz sakinleşince “as solistler” sonradan sahneye oynamaya çıkınca başlıyor. Uzun halaylarda arada birilerinin geçmişin aşk türkü ve manilerini söylemesi ve kalabalığın can kulağı söylenenleri dinlemesi, arada bir genç kızların zılgıt çekmesi, coşkuyu ve keyifli mutluluğu daha da büyülüyor. Ayrıca köydeki kadınlarımızın iki mendil ile oynadıkları oyunlar ve halay başı oyunları izlemeye değer nitelikte. Yerel kıyafetli kadınların ağır ve yaylanarak müziğin ritmine göre vücut hareketleri topraktan dans etmeyi öğrenmişler gibi coşturuyorlar halayı. Her iki düğünde de bu bağlamda oynana oyunlar ve toplumun içten katkısı ve dinamizmi ilgimi çekti. Her iki düğünde sabahın 02:00'a kadar sürdü ve katılımcıların coşkusunu sonuna kadar izledim. İnsanların eğlenmesi, halaya katılması, arkadaş gruplarının kendi halaylarını kurarak eğlenmesi düğünlerin coşkusunu ve havasını zenginleştirdi. Sabaha kadar ağırbaşlılıkla gece yarılarına kadar usanmadan ne güzel oynuyorlar. Hepsine imrendim. Gençliğim ve geçmişte yaşadığımız düğünler, kendi köy düğünüm ve dönemin ruh hali gözümün önünden geldi-geçti. Geçmişte düğünlerde hoş olmayan silah sıkma gelenekleri kaybolmuş olmasına-dan ayrıca memnun oldum.
Aslında mutluluk, mutluluğu tetikliyor. Her iki düğünde de ailelerin mutluluğuna tanıklık etmek için gelenlerin samimiyeti ve içten eğlenceye katılması ve coşkuları diğer insanları da teşvik ettiğini gözlemledim.
Pazarcık’ı Yeniden Var Etmek ve Değerlerine Sahip Çıkmak Gerekir
Pazarcık gibi geçmişte çok kıymetli, zeki ve yetenekli gençler yetiştirmiş bir toplumda eğitim hayatıma başladım. 1970’li yılda sosyal ve kültürel etkinlikler çoğunlukla konserler, Pazarcık sineması ve düğünlerde bir araya gelinen dönemlerdeki gençliğimi düşündüm. Gençlerin erken sorumluluk alır ve sorumlu davranırlardı. Düğünleri birazda dünden bugüne karşılaştırması gözü ile değerlendirdim. Yeniden gençlerin düğündeki coşku ve oyunlardaki yaratıcı figürler görmek beni fazlası ile etkiledi. Uzun zamandır sürekli göç veren ve nüfusu azalan Pazarcık ve köylerinde yeniden çok sayıda genç, güzel kız ve yakışıklı delikanlı görmek geleceğe dair umutlarımı yeniden artırdı. Yurtdışından gelenlerle birlikte yeni büyüyen gençlerin tutumu bizim genliğimiz gibi olması beklenmez, ancak iyi değerlendirilirlerse her biri birer potansiyel gelecek olabilirler. Gençlerin canlı, dinamik barut gibi coşkulu oyunları ve dansları görmeğe değer niteliktedir. Aklım Mustafa Erdoğan’nın “Anadolu Ateşi Dans Akademisi” geldi önerim buralarda akademiye kazandırılacak ateş gibi adaylar olduğunu belirtmek isterim.
Her iki düğünde de nikahları yeni Belediye Başkanı, değerli arkadaşımız, yakınımız Avukat Haydar İkizer kıydı. Belediye Başkanımız ile ayaküstü sohbet ettik. Her zaman kendilerinin yanında olacağımızı belirtim. Depremin merkezi Pazarcık’ta yurtdışındaki insanların emekleri ile yapılan güzelin evlerin ciddi hasar gördüğü alt yapının zarar gördüğü ilçemize hepimizin destek olması ve katkı sunması toprağımıza olan borcumuzdur. Yıkıcı depremin yaralarını sarmak tekrar Pazarcık’a sahip çıkmak ve elimizden geldiği ölçüde yardımcı olmamız boynumuzun borcu olmalı!
12 yaşında ortaokula başladığım günden bugüne Pazarcık’taki insanların sıcak ilgisi hep hafızamda tazedir. Pazarcık’taki o dönemin ortaokulu ve lisesi çok nitelikli insanlar yetiştirdi. O dönemde mezunlarının çoğu çok iyi üniversitelerde eğitim gördü, çoğu yurtiçinde ve dışında girişimci, iş insanı ve akademik çalışma yaptı çok sayıda insana ortam hazırladı. Ancak ülkemiz bu değerlerinin çoğunu memlekettin yararına değerlendirmedi. Düğünde yurtdışında gelen bir eski dost ile sohbet ederken çok yetenekli ve zeki insanların burada/ülkemizde değerlendirilmemesinin ülkemizde yarattığı kuraklığı konuştuk. Bu nedenle Pazarcık’taki her bir insanımızın üzerimizde büyük emeği var. Ben bu sorumluğu hep hissettim ve ediyorum. Ben de Adana’da üniversitede olduğum süre boyunca yolu düşen ve yardımımı gerektiren durumlarda elimden geleni yapmaya çabaladım/çabalarım.
Tekrar sevgili Tülay ve Ali Ortaş’a ve Fatoş ve İbrahim Oyman’a teşekkür ederim nazik davetleri için. İyi ki zamanımız uygundu birkaç düğünde bira arada birlikte olmaktan büyük keyif duyduk. Açıkçası iyi ki düğünler ve bayramlar var diye de düşünüyorum. Yoksa çağın önümüze koyduğu yoğun iş yükü ve meşguliyetler birbirimize zaman ayıramıyoruz. Uzun zamandır açık havada kalabalık düğünlerde bulunmamıştım. Hepsinden önemlisi, bu vesileyle peş peşe denk gelen düğünlerde çok sayıda dost ve akrabaları bir arada görmekten onlarla candan sarılarak hasret gidermiş olmaktan mutluluk duydum. Bu vesileyle, köyde ve çevre köylerde taziye ve anma yemeklerine katılarak çok sayıda akraba, dost ve köylülerimizle ile karşılaştım. Gündüz hüzünlendik, akşamları düğünlerde mutluluklara katıldık. Bu da çağın önümüze koyduğu paradoksu. Uzun zamandır yurtdışında yaşayan çok sayıda tanıdıkla yeniden karşılaştık. Çocukları büyümüş, torunlar bile evlenmiş, çoğunu tanıyamadım ve hatırlayamadıklarım da oldu. Tabii bizde de yaş artık ilerledi.
Bu tür etkinlikler, yorucu çalışmaların ardından Adana'nın sıcak ve nemli havasından kaçışın bir sonucu olsa gerek bana şahsen bu düğünler ve ortam iyi geldi. Kuru ve görece serin havayı teneffüs ettiğim iki gün sonrası ilk defa birkaç yıl sonra emekli olduktan sonrası köye dönmeyi (en azından yazları) ciddi ciddi düşünmeye başladık. Bakalım hayat bizi hangi rüzgârın esintisine kaptıracak.
Kuzenlerimi, ailelerini ve evli çiftlerimizi bir kez daha candan kutluyorum. Tekrar hayırlı olsun çocuklarımızın evlilikleri, mutlu olsunlar. Gelecekleri sağlıklı esenlikler ve güzel olsun. Darısı diğer gençlerimizin başına. Gençlerimiz ile gurur duyuyorum.
30 Temmuz 2024, Adana
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....