“Var oluşsallık ayrı değil tâbî olarak, varlığın aslı Zat-ı Hakk ile birlikte, varlık anlamı içeren bireydir ve bireyliği, batın zahir, Zatta gerçekleştiği için Zatın “Ehad” oluşu değişmez!”
Zat-ı Hakk sana, “Göresin diye görme verdim” diyorsa bu görme kimin? “İşitesin diye işitme verdim” diyor işitme kimin? Sana, görmeyi, işitmeyi, fikretmeyi bir yerden alıp koymuyor ki! Kendisindeki görme, işitme ve fikretme özellikleriyle zahir ediyor. Allah’ın Kendisindeki görme, işitme ve fikretme özellikleriyle seni zahire getirmiş olması, bu zahirliğin gayesini de beraberinde getirmiyor mu? Allah’taki görme neyi görüyor? Kendisini tabi ki, Allah’ın tekliğinden söz ettik. Allah tektir, tek olanın görmesi neyi görür? Allah’taki işitme neyi işitiyor, fikretme neyi fikrediyor? Kendisini, çünkü Allah tektir, iki tane değil! O sadece Kendisini görür, işitir ve fikreder. Allah’ın Kendisini görmesiyle görme sahibisin, Kendisini işittiği işitmeyle işitme sahibisin, Kendisini fikrettiği fikretmeyle fikretme sahibisin. O zaman sen nesin? Kendiliği değil misin? .../.....