Aile hekimleri yine iş bırakma eylemi yapıyor, kendilerinin ve hastalarının hakkını savunmak için. Ama eylemleri A. Öcalan’la ilgili faaliyetlerin gölgesinde kalıyor gibi.
Doktorlarımız niye eylem yapıyor diye düşündük mü acaba? Haklılar mı, gereksiz mi, boşuna mı? Sorular soruları doğuruyor. Kimse durup dururken, uğruna Hipokrat yemini ettiği mesleğini ve hastalarını, bu soğukta sıcak odasını bırakıp sokaklara dökülmez. Üstelik doktorluk son derece zorlu ve büyük mücadelelerle ulaşılan saygın ve kutsal bir meslek iken.
Yeni çıkan yönetmelik evlere şenlik, akıl mantık dışı. Bir kişi altı ay aile hekimine gitmezse hekim suçlu. Bu süre içinde bireyler hasta olmak zorunda bir yerde. Nasıl bir düşünce, sağlıklı insanları hasta olmaya, işini gücünü bırakıp doktora gitmeye zorlamak?
Aile hekimi antibiyotik yazamıyor. Hasta kişi uzman doktora gitmek zorunda. Uzman doktor randevusu ise en az 15 günlük süreyi gerektiriyor. O süre içinde hasta ya ölür ya da kendiliğinden iyileşir. Daha pek çok ilaç da kısıtlı olarak yazılabiliyor. Sürekli kullanılan raporlu ilaçlar konusunda da kısıtlamalar var. Yaşlılar, emekliler ölse diye bakılıyor. Gelinen sonuç bu!
Çoğu kişi doktorların sadece kendi hakları için böyle bir eyleme gittiğini düşünebilir. Ama gerçek öyle değil. Doktorlarımıza “giderlerse gitsinler” dendi. Bu değersizleştirme düşüncesi ve yaklaşımının sonucunda bunlar oluyor. Doktora şiddet de üstüne tuz biber ekiyor.
Doktor hasta ilişkisi tahteravallinin iki ucu gibi birbirine bağımlıdır. Olaya o açıdan bakmak gerekir.
Gariban halk ve bir yerde onların koruyucusu olan aile hekimleri ne zamana kadar mücadele edecekler? Umarım bu yanlış yönetmelik daha fazla insana zarar vermeden sonlandırılır.
Prof. Dr. Esergül BALCI
Eğitim Politikası Uzmanı