Bu makalenin başlığında yer alan üç isim, birer kuzey kutbu komşusu olarak ortaya çıkan başlıca kuzey devletlerinin adıdır. Bunların bir arada söylenmesi tempolu bir söyleyişi öne çıkarırken, normal koşullarda dünya trafiğinin dışında kalan, ancak dünya haritası üzerinde bir araya gelerek yapılmakta olan uluslararası görüşmelerin temel dayanak noktası olarak da Kuzey Kutbu haritalarını öne çıkarmaktadır. Bir futbol topu gibi küresel bir yapılanmaya alet olan dünya gezegeni, üzerinde yaşadığımız gezegenin var olan durumunu ortaya serdiği için, genel anlamda dünya işleri küresel haritalar üzerinden ele alınarak incelenmekte ve insanlığın anayurdu olan dünya gezegeninde yapılması düşünülen değişim ve dönüşümlerin ana düzenleme alanı olarak öne çıkmaktadır. Dünya bir gezegendir ama aynı zamanda insanlığın ortaya çıktığı ve de yaşadığı ana merkezdir. İnsanlığın geçmişten bugüne gelen yaşam süreci ile geleceğe uzanan yazgılarının belirlenmesi sırasında, gene yer küre platformu üzerinde bazı değişiklikler gündeme getirilmekte ve her ülke ile her toplum ya da devlet, dünya haritasındaki yerine göre kendi jeopolitik konumunu belirlerken, dünyanın doğusu-batısı ile birlikte kuzey ve güneyini de ele alarak değerlendirmeler yapabilmektedirler. Dört yön de hedef belirleyen harita ve bilimsel belgeler, değişen dünya yapısında gündeme gelen dönüşümlerin ele alınmasında insanlık için bir çıkış noktası ya da bir dayanak köşesi haline gelmektedir. Yeryüzü haritası tüm genişliği ile ele alındığı zaman, merkezi bölgeler dışında kalan köşeler ya da kutup başları dikkate alınmakta ve bu doğrultuda yapılan değerlendirmeler çizgisinde harita üzerinden yenilik önerileri geliştirilmektedir. Normal koşullarda dikkate alınmayan kıyı ve köşe bölgeleri yerküre düzenlemelerinde ikinci planda kalırken, önemli dönemsel dönüşümler sırasında buraların daha farklı boyutlarda ele alınarak, yeni proje ve planlar çizgisinde farklı yapılanmalar buralara doğru da yansıtılmaktadır.
Makalenin başlığında yer alan üç büyük Kuzey devleti olarak İsveç-Norveç-Danimarka günlük yaşamda normal olarak diğer devletler gibi harita ve dünya atmosferinde yerlerini alırken, günlük yaşamda çocukların ve gençlerin oyun oynarken birbirlerini saymak ya da sırayı yanındakine devretmek gibi adım atmak ya da sıra devretmek aşamasında birbirine uygun söylem türünde ifade edilirken, önce “İsveç-,Norveç-Danimarka gibi devlet isimleri birbiri ardına dile getirilmekte ve daha sonra sıra devredilirken ikinci satır içinde birinci cümlenin devamı olarak “Belçika-Felemenk-Hollanda devletlerinin isimleri dile getirilmektedir. Çocuk oyununun ilk satırında üç kuzey devletinin isimleri zikredilirken İsveç, Norveç, Danimarka adları yan yana söylenirken, ikinci satırda Belçika –Felemenk-Hollanda isimleri gene kuzey devletleri tasnifinde belirtirken bugünkü Hollanda devletinin ismi eskisi de birlikte dile getirilerek kullanılır. Bugünün genç nesilleri dünya haritası üzerinde kuzey denizlerine kıyısı olan Hollanda ismini görürlerken, bu ülke ya da bölgenin eski adı olan Felemenk adını görememektedirler. Bir çocuk oyunu esprisi içinde aynı ülkeyi temsil eden eski ve yeni devlet isimleri birbiriyle aynı çizgide kullanılırken, Hollanda devletinin geçmişten gelen kraliyet modeli dikkate alınırken, bazen Hollanda adı yerine Felemenk isminin de kullanıldığı görülebilmektedir. Şimdiye kadar kuzey ülkelerinin isimleri önemli olaylar ya da dönüşümler gündeme gelmedikçe, daha çok çocuk oyunları çerçevesinde kuzey ülkelerinin adları, basın ve medya organlarının günlük trafiğinin kullandığı dilin içinde geçer ya da çocuk oyunları sırasında kullanılırdı. Günlük yaşamın dışında kalan kuzey ülkelerinin son zamanlarda fazlasıyla, dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan insan toplulukları tarafından kullanılmaya başlandığı göze çarpmaktadır. Özellikle küreselleşme dönemi sonrasında Kuzey ülkeleri artık günlük yaşam diyaloglarında öne çıkmaktadırlar.
Biz de dünyanın merkezinde yer alan ve orta dünyanın tam ortasında önemli bir konuma sahip olan Türkiye’den dünya haritasına baktığımızda, Türkiye batıya doğru açılırken dünyanın bölgeleri olan doğu, kuzey ve güneydeki alanlara karşı uzak ve mesafeli bir bakış içine girdiğini ve bu nedenle de dünyanın tam ortasına çakılıp kalırken, diğer bölge ve kıtalarda yer alan büyük devletlerin giderek güçlenerek emperyalist vizyon kazanan merkezi ülkelerin cirit attığı yeni yapılanmaların hedefi haline gelmişler ve bu yüzden de geleceğe dönük yeni emperyalist plan ve projelerin ana hedefleri konumuna sürüklenmişlerdir. İnsanlığın ilk devrelerinde Asya ve Afrika kıtalarının orta bölgelerinde canlanan insanlık, üzerinde yaşamakta olduğu yer kürenin diğer bölge ve kıtalarını da yürüyerek dolaşmaya başladıkları aşamada, ilk insanları dünyayı tanımak ve görebilmek üzere harekete geçmişlerdir. Böylesine yeni bir döneme geçilen aşamada büyük okyanus ve doğu Asya bölgelerinde ortaya çıkan canlı insan uygarlıkları zaman içerisinde büyük okyanustan orta Asya’ya, orta Asya’dan kuzey Asya ve Afrika kıtasına doğru göçler başlamıştır. Sonraki aşamada uygarlık girişimleri Avrupa merkezli bir yapılanmaya yöneldiğinde köle ve esir ticareti başlamış, böylece gündeme gelen göçler aracılığı ile insanoğlu yer değiştirmeye başlayarak, zamanla dünyanın her yerinde belirli alanları ele geçirerek bugünkü dünya yapılanmasına giden yolları açmışlardır. Eski uygarlıklardan bugünün dünyasına doğru geçiş yapan insan toplulukları, keşifler ve icatlar ile birbiri ardı sıra hızla ortaya çıkan dönüşümleri yaşayarak en alt çizgide başlattıkları uygarlık arayışı çizgisini dikkatli ve istikrarlı bir süreç içinde geleceğe doğru yeniden yapılandırma arayışlarının da yansımaları dünyanın her bölgesinde ortaya çıkmıştır. Bugünkü dünya düzeni açısından geçmişe doğru bir genel bakış başlatınca, orta bölgelerde yerleşerek devlet düzeni kuranların sosyal ve siyasal düzenler kurabildikleri daha aktif bir biçimde görülmektedir. Orta dünya ve bunun değişik bölgeleri ele geçirildikçe yeni ve büyük devletler kurulması aşamasına gelince merkezi bölgeleri ele geçiren emperyalist devletlerin dünya kıtaları ve adalarını ele geçirerek daha büyük siyasal yapılanmalar doğrultusunda geleceğe yöneldikleri anlaşılmıştır. Bu aşamadan sonra dünyanın her bölgesinde yeni kurulan devletler kendileri ile birlikte yeni uygarlıkları da getirerek, üzerinde yaşanılan gezegenin eşit biçimlerde paylaşılan uygarlık alanı olmasına giden yol açılmıştır.
Emperyalizm doğu bölgelerinde oluştuktan sonra dünya kıtalarını fethetmeye yönelmiştir. Asya kıtasının ortalarında ve çevresinde yüzyıllar boyunca kurulmuş olan Türk devletlerinin, yörük topluluklar oluşturarak ve daha sonra da at sırtında büyük toplulukları çevre ülkelerinin keşfedilmesi amacıyla büyük seferlere kalkışarak dünyaya yerleşirken, on bin yıllık bir zaman dilimi içinde artan nüfus ve büyüyen endüstri ya da ticaret yatırımları üzerinden gelecek arayışı, insanlığın yeni bir uygarlık arayışına yönelmesine yol açmıştır. Merkez de yer alan orta dünya ve çevresindeki bölgelerde birbirini izleyen yeni büyük devletler kuruldukça emperyalizm ve sömürgecilik daha da gelişmiştir. Nüfusun artması doğrultusunda şehirler ve ülkeler kalabalıklaştıkça yeni iş alanları açılmış ve bu doğrultuda ekonomik yatırımlar artarak dünyanın her bölgesinde iş ve çalışma düzenlerinin kurulmasına giden adımlar atılmıştır. Orta çağ sonrasında emperyalizm bütün kıtaları ve adaları işgal ederek kendi merkezli dünyasına bütün devletleri bağımlı kılmaya doğru çalışırken, önce denizleri ve çevre ülkeleri ele geçiren batı emperyalizminin, yirmi asır sonrasında yirmi birinci yüzyılın başlarında merkezi alan ve çevreleri tümüyle ele geçirerek, bir büyük merkezi devlet yapılanmasına yönelerek, artık dünyanın çevre ülkelerinde birbirinden farklı küçük uygarlıkları bir araya getirerek uygarlığın gelişim aşamasında yeni bir politika ile var olan yapıların bir arada olmasıyla, daha güçlü bir merkezi uygarlık üzerinden bütün dünyanın yerleşim bölgelerine doğrudan el atılmaya başlanmıştır. İşte bu nedenle batı emperyalizmi bugün hem kuzey kutbunun hem de güney kutbunun alanlarında yer alan çok değerli nadir maden ve enerji kaynaklarını tümüyle ele geçirmek istemektedir.
