Akıl bir şeyi anlamak için başka bir şeyle kıyaslar. Onun kıyasladığı kendi zannedişi olduğu için her şeyi onunla ölçer yani onun mihenk taşı kendi anlayışı, bildikleri ve sınırlarıdır. Şimdi, yaratılmışlık ve yaşamsallık dediğimiz Allah’ın Kendiliği olarak tecelli edişinde, tevhitliğin içerisinde, bedene de cahil olduğundan beden kaydında kaldığı için kendisini ayırır, “Ben benim” der. Kendisini ayırışı beraberinde Allah’ı da ayırmayı getirir ki Kendi tecellisinden, tecelli eden Zat-ı Hakk’ı ötekileştirmek diyoruz buna ve bu zannî anlayış ikiliği ortaya çıkartır. Kendisi zamana, mekâna tabidir, ihtiyaçlık sahibidir, varlığının devamlılığı var edene tabidir. Zat-ı Hakk’ı Kendi bütünselliğinden ayırıp ötekileştirdiği ve kendisiyle kıyaslayarak anlamaya çalıştığı için Zat-ı Hakk’a da bir tabilik yükler. “Zamanın içerisinde zamana tabi” der. Mekân tabiliği yükler, “Ben bir mekândaysam Allah da bir mekânda olmalı” der.
ÖZKAN GÜNAL yazdı: "İnsan Nedir -5-"
22 Ocak 2024 Pazartesi 12:45