Yaratılmışlık dediğimiz o bütünsellik Allah’ın kendiliğidir. O nedenle “Eşhedü en la ilahe illallah” Allah’tan başka ilah yoktur yani tecelli eden yoktur. Allah var ilah yoktur yani Allah’tan başka tecelli de yoktur demiş oluyorsun. Bunu yakalamak lazım. Tecelli eden ve tecellisi ama bu ikilik gayrılık anlamında bir ikilik değil tabilik anlamında bir ikiliktir. Tecelli anlamı kazanan ikiliktir. Birliği bozmayan ikiliktir. Tekin bire tecellisiyle zahir olduğu ikiliktir. İnsan suresi 1. Ayeti kerimede,
Anılmaya değer bir şey değilken, insanın üzerinden uzun bir zaman gelip geçmedi mi?
denilerek dikkat çekilen ve merkezdeki insanın kendi gerçekliğine ulaşarak “İnsan” denilen olmasının bir maddesel yönü bir de mana yönü vardır. Maddesel yönüyle bu surete insan denilir. Başka bir surete insan denilmiyor. İnsan dediğimiz öz bu sureti giyindiği için bu surete de insan deniliyor. Bunun henüz insan denilir olmadığı boyut var mı? Evet var. Ona alâk diyor, cenin diyor, embriyo diyor vs. Daha da geçmişe gidiyor halk dilinde portakaldaki vitamin diyor. Şu hakikati yakalamamız lazım. “Anılmaya değer bir şey değilken” diyor “Yoktunuz” demiyor, bunu yakalamamız lazım. “Yoksunuz değil, varsınız ama o var olduğunuz hal henüz insan diye anılmıyor” diyor. Allah neden yokluktan bahsetmiyor? Çünkü yokluk bizim zannettiğimiz anlamıyla sadece yokluğun kendisinde kullanılabilir. Yok yoktur. Tevhidî anlamıyla yokluk başka bir boyuttaki hali ifade eder. Biz de başka bir boyuttaydık, aslında hep vardık. Hiçbir şey yoktan var olmaz var dahi yok olmaz. İnsan tahsil ettiği bilgiyi içine doğup içinde büyüdüğü toplumun anlayışıyla gelişen anlayışı sayesinde harmanlar. İşte bu harmanlama kendi anlayışına göre olduğu için bazen bildiği bilginin tam olarak ifadesi, hali ve anlayışı olmaz. İnsan bilinci böyle çalışır. Allah da diyor ki “Ben sana görme verdim, o görme neyi görüyorsa onu gör, o işitme neyi işitiyorsa onu işit, o fikretme neyi fikrediyorsa onu fikret yani Beni gör Beni işit Beni fikret. Beni gör beni işit beni fikret diye seni Kendimle ziynetledim, sen Benim Kendiliğim olarak şehadet âlemindeki tecellimsin, muhabbetimsin. Seni Ben bu özelliklerimle ziynetlediğim için sen insansın ve bu özelliklerle ziynetlememin gayesi de verdiğim özelliklerin kendisidir” diyor aslında. Hani “Ben bildirmediğimle imtihan etmem, taşıyamayacağınız yükü yüklemem” diyor ya Allah onun gibi.
Allah bizden, Kendisinden başka ilah olmadığına yani yaratılmışlık ve yaşam denilen bütünselliğin, Kendiliği olduğuna şahit olmamızı istiyor. İstediği şeyi yapabilecek özellikte olduğun için istiyor bunu senden. Bildirmediğiyle imtihan etmeyen, taşıyamayacağımız yükü yüklemeyen Allah, bunun sözünü ve garantisini veren Allah, senden bunu istiyorsa neyin ispatıdır? Kendisinin tecellisi olduğunun, Kendisinin Kendiliği olduğunun ispatıdır. “İnsanoğlu iki zıttı bünyesinde taşır” derdi Efendi Baba. Madde ve mana, kesret ve vahdet, nefis ve ruh demekteyiz buna. Sad suresi 75. Ayeti kerimede,
Dedi ki, "Ey İblis, iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklük mü tasladın, yoksa kendini artık sorumsuzlardan mı sandın?"
denilerek anlatıldığı gibi Zat-ı Hakk Âdem’i iki elinin arasında yarattı.
(Devam Edecek)
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....