İnsanın kendisine ait bir yaşamı var ve buna insanî yaşam deniliyor. İnsanî yaşam ise yaratılış gayesi olan, “Ancak Allah’a kulluk yapmak” üzerine sürdürülen yaşamdır. O kulluk, o insanî yaşam, Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet üzerine sürdürülen cemadat, nebadat ve mahlûkat da dâhil cümle yaratılmışlıkta muhatabımızın Hakk olmasıyla gerçekleşen bir yaşamdır. Muhatabın ne? Er misin değil misin, kul musun değil misin? Muhatabının ne olduğu bunu ispat ediyor. Niyazi Sultan,
Her neye baksa gözün bil sırr-ı Sübhân andadır
Her ne işitse kulağın mağz-ı Kur'ân andadır
Her şey'e mahlûk gözüyle baksan ol mahlûk olur
Hakk gözüyle bak ki bî-şek nûr-i Yezdân andadır
dizelerinde, “Her şeye mahlûk gözüyle baksan ol mahlûk olur” derken, henüz Allah’ın kulu olmayanı yani er olmayı başaramamış olanı tarif ediyor. Er olmayan için neden mahlûk gözüyle bakmak tanımını kullanıyor? Mahlûk gözüyle bakıp mahlûk gören er değildir de ondan. Mahlûk gözüyle bakan, suret görendir. Yaşamsallığını devam ettirmek için ihtiyaç duyduklarından başka bir şey görmeyen, bu âlemde kendisini gören, kendisinden başka bir şey göremeyendir. Mahlûk da bakıyor aynı eşyaya ama eşya görüyor. Mahlûk gözüyle bakarsan mahlûk görürsün, dağ taş, ağaç, kuş yani suret görürsün. Canlı olmayı ama er olamamayı tanımlıyor! Devamında ne diyor? “Hakk gözüyle bak ki bî-şek nûr-i Yezdân andadır” diyor. Kimi tarif etti? İkrar verip verdiği ikrar üzerine kalarak er olmayı, Allah’ın kulu olmayı başarmış olanı tarif etti. Er olanı Hakk gözüyle bakan diye zikrediyor. Hakk gözüyle bakabilmek için ne yapmak lazım? Allah’a ulaşmaktan bahsettik. Zikrimizin Allah’a ulaşması, ilmimizin Allah’a ulaşması, aşkımızın Allah’a ulaşması yani varlığımızın, bizliğimizin, talipliğimizin Allah’a ulaşmasından bahsettik. Allah’a ulaşırsa, Allah Kendisine ulaşanı Kendisiyle değerli kılar. Allah’ın Kendisiyle değerli kıldığına tüm insanlık değer verir, saygı ve sevgi gösterir. Allah’ın Kendisiyle değerli kılması, onu tevhidî, imanî kutsiyetlerle ziynetleyip güzelleştirmesidir. Cenab-ı Allah, Bakara suresi 138. Ayeti kerimede,
Allah'ın boyası ile boyanın! Allah'ın boyasından daha güzel boyası olan kimmiş! Biz yalnızca O'na kulluk edicileriz.
buyurarak işaret ettiği gerçeklikle, “Allah’ın boyasıyla boyanmak” denilir er olmaya. Nasıl bir boyanmaktır bu? Görüşün, işitmenin, kelamın, fikretmenin tevhitleşmesiyle tevhide boyandın bak. Hakk ile boyandın? Hakk’ın değerleriyle değerlendin.
Halik olan Cenabı Allah, bu âleme bakınca ne görüyor? Kendisinden gayrı bir şey görmüyor, Kendisinden başka bir şey işitmiyor, kendisinden başka bir şey zikretmiyor. İşte er olabilirsek Allah’a ulaşabilirsek, Hakk olabilirsek o zaman biz de aynı görüşe, aynı işitişe ve aynı fikredişe ulaşarak ziynetleniriz. Gördüğümüz Hakk olur, işittiğimiz Hakk olur, fikrettiğimiz Hakk olur. Bu şehadet âlemi olan Hakk’ın zahirliğinde, her yüzde muhabbet edeni Hakk bilirsek, muhabbeti Hakk’tan dinleriz. Hakk’ın zuhura gelişinde muhatabımız Hakk olmaya başlar. İşte er olmak, muhatabımızın Hakk olmasıyla ve ancak Allah’a kulluk yapmakla mümkündür.
Devam edecek
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....