ÖZKAN GÜNAL yazdı: "Erlik Bunun Neresinde? -3-"

Er olmak doğuştan erkek olmak değildir!

Er olmak, verdiğin ikrar üzere olmaktır, adil olmaktır, merhametli olmaktır, Allah’ın rızası üzerine bulunmaktır, Allah’ın kulum diye zikredeceği değerler üzerine yaşamaktır. Bakalım iddia ettikleri gibi erler mi değiller mi? Allah kulum dediğinden ne istiyor? Zariyat suresi 56. Ayeti kerimede,

Cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

buyurmaktadır. Ancak kendisine kulluk yapılmasını. Kulluğun ne olduğunu bulursak er olmanın ne olduğunu da bulacağız. Namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek diyecekler. Neden bunları sayacaklar? Çünkü o hal üzereler, kendilerini tanımlayacaklar. Allah, dürüst olun diyor, bakalım ne kadar dürüstsün? Allah, adil olun diyor, ne kadar adilsin? Çalışkan olun, doğru olun, merhametli olun, ilim tahsil edin, aklınızı kullanın, düşünün, merhametli, sevecen, zulmanî vasıflardan uzak olun diyor. Bunları ne kadar yapıyorsun? Siz, Allah namaz kılmaktan başka bir şey istemiyor, diğerlerine gerek yok diye ilim tahsil etmeyi yasaklayanlarsınız. Bu Allah’ın emrine karşı gelmek değil mi? Bu nasıl kulluk? Allah’ın emrine karşı gelerek kul olunur mu? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Uydurdunuz ibadet ayrı yaşam ayrı diye bir küfür, küfre batmış, küfrettikçe boğuluyorsunuz ama kendi halinize cahil, cahil olduğunuz için de kör ve sağırsınız. Allah şehadet ehli olun diyor. Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet! Allah’tan başka ilah olmadığına şehadetin var mı? Allah’tan başka ilah olmadığı gerçeğine şehadeti öldükten sonraya öteliyorlar. Kendisinde olmadığı için öteliyor, kendisinde yoksa o zaman kimsede olmayacak, dinde böyle bir şey de yok diyecekler. Öldükten sonra diyerek kendi halini anlatıyor. Erlik bunun neresinde? Erlik yani kulluk tanımına giren ne var sende?

Allah cemadatı yarattı, nebadatı yarattı, mahlûkatı, insanı yarattı dolayısıyla cemadatın da bu yaşamın içinde bir hayatı var, cemadat da kendisine göre bir yaşam sürüyor. Cemadat denilen dağlar, taşlar, madenler vs bunların hepsi cemadat. Demirin bile bir ömrü var, paslanıyor eriyip yok olup gidiyor. Bir taşın bulunduğu yerde duruyor olması o taşa göre yaşamdır, orada onun bir vazifesi var. Orada durmakla bir şeye etkisi var onun. Evrende var olan her şeyin birbiriyle etkileşimi var. Güneşin büyüklüğü, kütlesi, çekim gücü, uzaya yaydığı ısı enerji, bunun içinde radyasyon olması, foton olması hepsi bir etki. Dünyanın güneşin etrafındaki yörüngesi, kendi etrafında dönüşü, güneşin etrafındaki dönüş hızı, yirmi beş derecelik açısı dünyadaki yaşamın var olması için gerekli. Bu tam altın oran dedikleri oranın içerisinde olduğu için mümkün olabiliyor. Dünyanın uydusu olması, uydusunun mesafesi, büyüklüğü, dünyanın üçüncü gezegen olması, Merkür’ün, Venüs’ün olması, dünyadan sonra Mars olması, Mars’ın büyüklüğü, kütlesi, yörüngesi, çekimi tam olması gerektiği yerde olduğu için dünya yaşanılabilir. Jüpiter tam olması gerektiği yerde olduğu için dünyada yaşam devam ediyor. Venüs, Neptün, Plüton, güneş sisteminin en dışındaki meteor kuşağındaki herhangi bir meteor o büyüklükte, o kütlede, o hızda ve o yörüngede orada olduğu için dünya tam bulunduğu konumda ve dünyada yaşam olabiliyor. Bunların hepsinin birbiriyle bir etkisi var. Taşın da durduğu yerde, orada durmaklığı onun yaşamıdır. Cemadatın bulunduğu yerde kendi cemadatlığıyla orada bulunuyor olması yaşamıdır, bir görevi yerine getiriyor oluşudur. Cemadatın yaşamını ortadan kaldırırsan yaşam olmaz. Aynı şekilde nebadatın ve mahlûkatın da yaşamını ortadan kaldırırsan yaşam olmaz. Mahlûkat da yaşıyor. Onlarda diri, yiyor, içiyor, seçimleri var, bilgileri var, o bilgiyi kendi nesillerine aktarmaklıkları var, yerine getirdikleri vazifeleri var. Mahlûkatın yaşamını kaldırırsan insan için de yaşam olmaz. Hatta dünyadan cemadatı, nebadatı ve mahlûkatı kaldırırsan insan yaşayamaz ama insanı kaldırırsan dünya, cemadat, nebadat ve mahlûkatıyla yaşamaya, şimdikinden daha iyi koşullarda devam eder. İnsan yaratılmazdan evvel de vardı bunlar. Bizim dünya dediğimiz yaşam gezegeni cemadatıyla, nebatatıyla ve mahlûkatıyla vardı zaten, onların yaşamı yaşanıyordu. İnsan en son çıktı varlık sahnesine. Neden?

Devam edecek

.....

Yazarın tüm yazıları için tıklayınız

.....