Kadim medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu kültürüne sahip olan Türkiye'miz, sevgi ve hoşgörünün, demokratik hayatın barış içinde yaşam tarzının beşiğidir. Yurttaşlık bilincine değer veren Atatürk, kurucu iradede, çağdaş olmaya, milli egemenliğe, cumhuriyet yönetimine, akla ve bilime dayalı hukuk devletine, kadın erkek eşitliğine ve laikliğe çok önem vermiştir. Bu değerleri yaşatmaya devam etmeliyiz! Günümüzde emeğe önem veren, adil bir vergi politikası uygulayan, sosyal politikaları derinleştiren, tarım kentleri oluşturan, insanı, çevreyi ve doğayı odağına alan toplumcu bir demokrasi anlayışını inşa eden iktidara ihtiyaç vardır. Monarşi yönetimi değil ulus devlet inşa eden, siyasal, kültürel ve toplumsal devrimlere damgasını vuran öncü kanaat önderlerine, liderlere ve Türkiye ittifakına ve bu bağlamda bir milli mutabakata ihtiyaç vardır. Toprak bütünlüğümüz, korumamız gereken değerlerin en başında yer alır. Dış ve iç tehditlere rağmen, siyasi istikrarsızlıklara, iktisadi hayatta karşı karşıya kalınan sayısız olumsuzluklara rağmen, “milli güç unsurlarımızı” her zaman koruyoruz, korumalıyız!
Güncel olduğu için, 2025 bütçe görüşmelerini de burada kısaca tahlil etmemizde yarar görüyorum: Bütçeler, iktidar partisinin terazisidir. Öz kaynaklarımızı kendi ihtiyaçlarımıza göre yönelttiğimiz, dışa bağımlılıktan uzak, kendi ekonomimizi planladığımız bir çalışmadır. Bütçeye bakarak devletin iyi çalışıp çalışmadığını, nelere öncelik tanındığını, adaletin, vicdanın, sorumluluğun olup olmadığını anlar, bütçenin sefalet mi, yoksulluk mu, refah mı, bolluk mu, yaşam standartlarında yükseliş mi, yoksa aşağıya doğru iniş mi olduğunu tespit etmek mümkündür. Misal olarak, 2025 bütçe giderleri 14 trilyon 731 milyar, ama bütçe gelirleri 12 trilyon 800 milyar lira ile 2 trilyon açık vatandaşın sırtına yüktür. Bu bütçe, hükümetin aynası, ekonomi anlayışının da yansımasıdır. 2002'den önceki dönemde eğitime ayrılan pay yüzde 17.8 iken bu pay 2025’te yüzde 9.73'e gerilemiştir. Çiftçiye destek programına ayrılan pay ise 135 milyardır.Bu miktar üreten hangi çiftçimize yetecektir? Bu bütçede dolaylı vergilerin oranı yüzde 65'tir. Dolaylı vergiler dünyanın en adaletsiz, eşit olmayan vergilerdir, zengin ve fakirin ayırt edilmediği vergilerdir. 'Varlık Fonları Sayıştay denetiminden neden çıkarılmıştır' sorusuna cevap bulunamamaktadır! Sonuç olarak, bu bütçe halkın bütçesi değil, rant bütçesidir. Üretim bütçesi değil, tüketim bütçesidir. Bu bütçe gariban vatandaşın sorunlarını çözen bir bütçe değil, zengini daha zengin yapan bir bütçedir.
Bu dönemde millet egemenliğinin yerini, parti hakimiyeti almış, ehliyet ve liyakat rafa kaldırılmış, vatandaşlık, yolsuzluk ve yoksulluk, partizanlık, ikiyüzlülük ve kayırmacılık almış yürümüştür. Kanunlar yerine kararnameler gündeme gelmiştir. Seçilmişler değil, atanmışlar Bakan seçilmektedir. Demokrasi gerilemiş, monarşideki tek adam anlayışı gelmiştir. Bu bakımdan "bir olmak, iri olmak, diri olmak" zamanıdır. Tüm yurttaşlarımızın hesap verebilir yönetim istemesi kadar doğal bir şey olamaz. Sayıştay kurumunun işlemini yapamadığı ortadadır. Türkiye ekonomisi krizdedir. İyi bir yönetime ihtiyaç vardır. 200 TL'ye 2009 yılında 76 litre benzin alırken, şimdi aynı paraya 5 litre bile benzin alamıyorsanız gelecekte sorumluluğunuzu yerine getirerek yepyeni, pırıl pırıl çalışan, ülkemizi önceliklerine göre yöneten yetenekli yönetim ve kadro oluşturmak gerekir!
Acil çözüm bekleyen hususları da şöyle ifade etmek istiyorum:
1-Ülkemizde Siyasi istikrarın sağlanması sadece iktidarla değil siyasi güçlerin toplumun her alanında yönlendirici, güven verici, özendirici, paylaşıcı ve halkı bilgilendirici tutum ve davranışlarla mümkündür.
2-Tüm adalet ve adalet mekanizmaları acilen güven verici bir duruma getirilmelidir.
3- Bürokrasi yeniden düzenlenmeli, devlet planlama teşkilatı yeniden kurulmalıdır.
4-Fiyat istikrarı günümüzde büyük bir sorundur. Enflasyon artışı ne pahasına olursa olsun durdurulmalıdır. İktisadi istikrar güven verici şekilde sağlanmalıdır.
5-Türkiye, bilgi ve teknoloji üreten, kullanan bir ülke olmak zorundadır.
6-Yeni dünya düzeninde Türkiye yerini belirlemeli ve askeri gücünü, araç, gereç ve donanımlarını sürekli yenilemelidir.
7-Sosyal ve kültürel değerlere sahip çıkmalı, dünyada Türkçe konuşan toplumlarla ilişkilerini güçlendirmelidir.
8-Kadına şiddet durdurulmalı, uyuşturucu tehdidi altındaki gençlerimiz bu girdaptan acilen kurtarılmalıdır!
Sözlerimi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu veciz sözleriyle bitirmek istiyorum;
“Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.”
“Büyük kutsal hedefler erişilemeyecek hedeflerdir. Bu sebeple herhangi bir hedefe erişmekle yetinmeyeceğiz. Daima daha ilerisine varmak için çalışacağız.”
Saygılarımla...
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....