Gökten yağışlar durdu ama asfalttan yağışlar sürüyor Bodrum’da. Çok yer patlayan borulardan sızan sularla ıslak.
Şöyle yarımadada bir tur atayım deseniz, günlük güneşlik bir havada çok cadde ve sokağın yaş veya dere görünümü taşıdığına tanık olursunuz. Boruları onarıp değiştirmeden, denizden ya da başka yerden Bodrum’u suya kavuşturmanın bir yararını görmek mümkün değil. Kuruyan Mumcular barajı, son yağışlarla yarıya kadar doldu ama, patlayan boru sorunu çözülmeden, barajın tamamı da dolsa faydası yok.
Son günlerde üst solunum yollarından hastalananların sayısı iyice arttı Bodrum’da. Öksüren, aksıran, hapşıranlardan geçilmiyor yollarda ve kapalı alanlarda. Hava değişikliği değil, henüz tanımlanamayan bir virüsten bahsediyor doktorlar. Kimi hafif geçiriyor hastalığı, kimi grip tedavisi görüyor, bazıları da zatürreye kadar gidiyor maalesef. Bodrum Sağlık Kuruluşları bakımından hayli iyi durumda. Yenilenen devlet hastanesinin boş kadrolarının çoğu doldu. Çok iyi bir başhekimi ve doktorları var.
Özel hastaneleri ve klinikleri de çok güçlü kentin. Gerçi çok pahalılar, doktor viziteleri 5000 lirayı geçti, tahlil faturaları can yakıyor ama, sağlığı korumanın ve düzeltmenin başka çaresi de yok. Devlet hastanelerinden ve sağlık ocaklarından kolay randevu alınamıyor. O yüzden hastalar, özel kurumlara mahkûm oluyorlar. Amerikan ve Acıbadem hastaneleri, Med-Life tıp merkezi, Clinic İnternational, Özel İnter Tıp ve Özel Klinik ihtiyacı karşılamak için yarışıyorlar adeta. Bunlara bir de sağlık ocaklarını eklemek gerek.
Çok önemli görevler üstlenen sağlık ocaklarını bitirmek ve doktorları ile yardımcı sağlık personelini küstürmek, kaçırmak için, son zamanlarda ne mümkünse yapıyoruz. Bakanlığın ikide bir değişen kararları, vizite ve mesailerdeki sayısal ve bilinçsiz değişimler, iyi kötü yürümeye çalışan bir sistemi tam manasıyla zora soktu. Her bakan değişikliği, sağlığın ve doktorlarla personelin başına musallat sorunları da beraberinde getiriyor.
Kaç defa protesto edildi, doktorlar ve personel kaç defa işi bıraktı ama Bakanlığın tepkilere kulak astığı yok. Böyle giderse, devlet hastanelerimizde olduğu gibi, sağlık ocaklarımızda da büyük doktor kaybı yaşarız.
Son 3 yılda devletten 3000’den fazla doktor ayrıldı. Yarısından fazlası dış ülkelere gitti. Gerçi pratisyen hekim açığımız pek yok gibi, ancak uzman hekim açığımız çok. Her yıl 15 bin kişi tıp fakültelerinden mezun oluyor. Ama mezunlar beyin, kan ve kanser, genel cerrahi, göğüs ve mide hastalıklarından çok, çocuk ve kadın doğum, plastik cerrahi ve göz gibi kolay para kazandıran branşları tercih ediyorlar.
Halen ülkemizde 210 binden fazla doktorumuz var. Bu hesaba göre her 410 kişiye bir doktor düşüyor. Öyle ama Sivas’tan ötesi pek öyle değil. Doğu ve Güneydoğu’daki doktor sayısı ihtiyacı karşılamıyor. Doktorları oralara yollamak için cazip şartlar yaratmak lazım. Daha düne kadar imamlar doktorlardan fazla maaş alıyorlardı. Bodrum’da kaç doktorun çalıştığını tespit edebilmiş değilim. Devlet bilgi vermemek için yeminli adeta. Ama tahminime göre hastaneler, özel klinikler, sağlık ocakları ve muayenehanelerde yaklaşık 650 hekim görev yapıyor.
Hazır sağlık konusundan bahsetmişken, bir de yeni haberi nakledeyim sizlere. Hani Ortakent-Yalıkavak sapağında yapımı süren ve İstanbul’daki çocuk skandalında adı geçen Reyap Hastanesi var ya, bitmek üzere olan binayı ve tüm haklarını Memorial hastanesine satmışlar. Anlayacağınız Bodrum’a üçüncü ve büyük bir özel hastane olarak Memorial geliyor. Biraz araştırdım, Turgut Aydın Holding’e bağlı Memorial grubunun ülkenin çeşitli yerlerinde tam 11 hastanesi var. Ayrıca 70.000 çalışanı ile Holding, gıda-denizcilik-tekstil-yapı ve sağlık gibi alanlarda faaliyet sürdürüyor.
İktidara yakın olduğu söylenen Holding, aynı zamanda A 101’in, English Home’un, Aydın Örme’nin, Pizza Lazza’nın, Salon Burger’in de sahibi olup, Bank Asya’nın kurucu 16 ortağından da biri. Aydın Holding’in patronu Turgut Aydın Trabzon’lu, Maçka ilçesinde doğmuş. Şimdilik bu kadar bilgi yeter herhalde. Memorial’ın Bodrum’a gelişiyle, Bodrum’daki başarılı doktorlar arasında futbolcularınkine benzer transfer olaylarına da tanık olacağız demektir.
Yazın kalabalığı ve kargaşası yok ama kışın da hayli hareketli oluyor Bodrum. Yahşi- Ortakent arasındaki çöken istinat duvarı, devlet yolunu tek şeride düşürdü. Sabah ve akşam trafiği araçları iyice zorluyor. Turgutreis’te yapımına başlanan Sahil Güvenlik bina ve iskelesi şehri ayağa kaldırdı. Kaçak yapılara gülüp geçenler, yasal tüm izinlerini almış ve milli güvenlik gerekçesiyle yapılacak olan iskeleye şiddetle karşılar. Gerçi pek de haksız sayılmazlar, sahilin doğal ve görsel güzelliği bozulacak, denize girilen alanlar zarar görecek, günbatımının muhteşem şekilde izlendiği bölge bozulacak. Aslında daha bakir ve elverişli bir yere de yapılabilirdi Sahil Güvenlik bina ve iskelesi. Ama devletin inadı da inattır işte..
Ortakent-Yalıkavak yolunun bir kısmı bitti. Biten kısmın düzenlemesi, ışıklandırması yapılamıyor, yol güvenliği hala sağlanamıyor. Dağbelen sapağından ötesi de halen tek şerit halinde duruyor. Burası Bodrum’un trafik açısından en tehlikeli yolu. Karayollarının parası bitmiş olmalı ki, Türkiye’nin her yerini modern yollarla çevirmelerine rağmen, Yalıkavak’ın 10 kilometresini yıllardır yapamıyor.
Yarımadanın şehir içi dahil tüm yolları yamalı, bazı yerler delik deşik ve çukurlarla dolu. Eskiden yarım yamalak da olsa yapılırdı. Şimdi öylece duruyor. Belli ki Belediye’nin de parası ve malzemesi yok. Son olarak trafik cezalarından bahsetmeliyim. Herhalde tepeden bir emir gelmiş olacak ki, araçların çoğu çevriliyor ve para cezaları kesiliyor. Meskün yerde hız 55 kilometre diye, bölünmüş yollarda bile basıyorlar cezayı. Bodrum-Milas yolunun üzerine de gizli kameralar yerleştirmişler, 500’er metre aralıklı bu kameralarda hız tespiti yapıp, görüntülü ceza makbuzunu adresinize yolluyorlar. Cezalar çok arttı ve sürücünün ödeme gücünün çok üzerinde. Aman dikkatli olun ve aracınızı yavaş sürün.
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....