Her gecenin bir sabahı vardır. İster gecede kalırsınız isterseniz de sabahı beklersiniz. Ancak başlangıçlar hiçbir zaman sonucu göstermez. Bu yüzden insanlar başlangıçtan değil sonuçtan korkarlar. Gidilen yolda, yol kazaları, yol sürprizleri, beklenmeyen zaferler, hüsranlar ya da mucizeler mümkündür. Başka bir deyişle siyahtan beyaza bir yığın renk vardır. Tıpkı geceden sabaha kadar olduğu gibi.
Yeni doğanın geleceği nasıl meçhulse, gidenin sonrası da öyle. Doğum ve ölüm arasına sığmış bir zaman dilimi yaşam. Ve o dilimde insan dediğimiz varlığın kendisini keşfetme serüveni ile alakalı yolu. Gücüne yapabileceklerine dair kendine yüklediği misyonu gerçekleştirme becerisini gösterenler, geceyi sabaha çevirenlerdir. Ve onlar insanoğluna sunulan sayısız nimetleri yine hemcinslerine sunmak için ömürlerini adamış sıra dışı kimselerdir. Kimselerdir, diyorum çünkü çoğunun adı bilinmez. Varoluşumuzdan beri insanın her adımına katkıda bulunan isimsiz kahramanlardır onlar. Ancak her zaman olduğu gibi ipi göğüsleyen alkışlanır.