Bir kadın olarak siyasette yol alışını hep izledim. Daha zarif daha anaç daha sevecen olmanı isterken, siyasetin kaba saba erkek hegemonyasında öyle davranması gerekli belki de diye düşünerek üzerinde çok durmadım. İç sesim makam odası tekmeleyen, namus, şeref gibi çok dikkatli kullanılması gereken sözcükleri uluorta söyleyiveren bir kadını çok da önemsememek gerektiğini söylüyordu.
Meral Hanım’ı Ankara’dan tanırım. Çiller’in yardımcısı olduğu zamanlardan.. Saf görünümlü zarif başbakanın yanında baskın bir karakter olması bazılarının hoşuna gitmiş olabilir. “Erkek gibi kadın!” söylemi oldum olası rahatsız etmiştir beni. Kadın kadın gibi, erkek erkek gibi olmalıdır. Alman başbakanı komünist parti tek düzeyliğindeki Merkel tarzı giyimi de ona hiç yakıştıramamışımdır. Giyim kuşam kişinin kimliğidir. Tersini kabul edemem.
Erkek siyasetçilere öykünmek yerine o zor kulvarda yakaladığı bu şansı kadınların önünü açacak şekilde dik durabilseydi, sözünün eri olabilseydi; kaba saba söylemler, mahalle ağzı nutuklar yerine ezilen, zorluklar içinde kıvranan halkımızın yanında olabilseydi, sorunlarına samimi olarak sahip çıkabilseydi, kırk kapı gezen birileri gibi kırk parti değiştirmeseydi ne güzel olurdu.
Öğrenci evinde menemen yapan Meral Hanım’a gençler “mommy” deyiverdi. Oğluna “Babanı al git” diyen, protesto için kendini zincirleyen kaba saba kadın görüntüsü, erkek seçmenleri fazlasıyla memnun etmiş olmalı ki, etrafında harelendiler. Eski ve davasına sadık ne kadar ülkücü varsa hepsi için umut oluvermişti. Eşine “kocam, adam" gibi hitaplarıyla da Anadolu insanına göz kırpmış ve başarılı da olmuştu.
Üç aşağı beş yukarı, kötünün iyisi diye düşünenler, bir kadının çalıp çırpma yeteneği olmadığı noktasında temiz bir sayfa açılır umudunda olanlar ve her gün hayatı elinden alınan ezilmiş, horlanmış hatta öldürülen kadınlara çare olur umudunda olanlar, Türklük elden gidiyor kaygısı güdenler ve her gün çığ gibi büyüyen göçmen sorunu karşısında kaygıya düşenler için de umut olmuştu. Diğer siyasi partiler ile kurduğu diyalog, Gezi davasındaki tutumu, haksızlık ve adalet söylemleri, tutuklu gazeteciler gibi gündeme düşen sorunlara sahip çıkması aydın ve entelektüel kesim için de umut olmuştu. Kimse kızmasın, iç sesim hep mesafeliydi. Geçmişinin hikayesi o kişinin ana fikridir. Bir türlü yerini ve çizgisini bulamamış siyasetçinin, zaman aşımına uğraması kaçınılmazdır. Şimdi herkes başa döndü.
Cumhurbaşkanı ile görüşmesi beni hiç rahatsız etmedi. Sonuçta ülkenin yüce çıkarları için herkes herkesle görüşür. Onun evladı için bir şeyler istemek üzere “Saray”a gittiğine hiç inanmamıştım. Anlaşıldı ki onunla görüşmek isteyen Erdoğan’mış.
“Torun bakalım demişti adam, onu dinlemedim belamı buldum.” dediği gün de ona hiç inanmamıştım. Siyaset de sahne tozu gibidir, akıl gitmemişse yaşın önemi yoktur, illa ki gündemde olmak unutulmamak isterler bir kez o hastalığa tutulanlar.
Geçmişte pek çok örneği var. Kendi tabanından tekme yiyenler, her daim ağza alınmayacak sözlerle eleştirdiklerinden bir adım geldi mi on adım gider, kucaklarına düşerler. Siyaseti halkın çıkarı için yapmak söylemi asla samimi değildir. İktidar partisinin belediye başkanlarını yolsuzlukla suçlayanların hiç de onlardan farklı olmadıklarını gördük. Görmeye de devam edeceğiz. Meral Hanım "çark eden" ilk siyasi değil, son da olmayacak..
Ona kızmam, “Büyük lokma ye büyük söz söyleme!” sözünün gereğindendir: Yıllarca yanlış bazen de doğrularla sürdürdüğü siyasi yaşamını "tükürdüğünü yalayan" bir kadın lider olarak bitirmesindendir. Yoksa insanın değer yargıları, bakış açıları, olgunlaşması veya karşılaştığı olaylar karşısında yeni duruşlar sergilemesi bazen kaçınılmazdır ve bir siyasetçinin de bunu bilmemesi toplumu hiç ciddiye almadığının en net göstergesidir.
Sana “Topuklu Efe” demişlerdi. Söylemler, davranışlar, ünvanların kalıcılığını belirler. Bir varmış bir yokmuş diye başlayan masalın, “namussuzum, şerefsizim, namerdim!..” söylemleri ile noktalandı..
Yerinde olsam elimde kalan son saygınlığımı da tüketmemek için “kocamı” dinlerdim. Ancak Erdoğan’dan “Bye bye Meral” i beklerken ”Welcome Meral!” dedi. Ne değiştiyse artık!!
Umudun tükenmediği, sağlık, huzur, mutluluk ve herkesin doyabildiği nice bayramlar dilerim..
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....
Teşekkürler