1973 Yılında ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger şunu demişti: “Biz gelecekte insanları, çip takarak kontrol edeceğiz”
Bu söylem o zamanlar bir hayalden ötreye gitmezken, son 10 yılda gerçek olmaya başladı.
Dijital teknolojiyi (kendi iddialarına göre) Dünya dışı uygarlıkların temsilcilerinden alarak ve son 60 yılda ancak çözerek, insanların günlük hayatına sokan ABD, bu gücü insanları kontrol etmek üzere kullanıyor. Bugün Facebook, İnstagram, WhatsApp, X gibi sosyal ağlar insanları cep telefonlarına bağlarken, insanların ellerinden düşmüyor. Bu kadar bağımlı olmak insanları aslında yalnızlığa sürüklüyor. Bu teknolojinin 1960’lardan itibaren çözülüp geliştirilmesi yönünde, 1969 yılında Fransa’da gazeteci-yazar J. Servan- Schreıber’ın “Amerika Meydan Okuyor” adlı kitabında gelecekteki teknolojinin gelişeceğini ve insanları yalnız bırakacağını açıkladı. Bu teknolojinin insanların hayatına 1980’lerden itibaren gireceğini yazmıştı. Planlar, ancak 2000 yılından sonra özellikle 2015’den itibaren üst seviyeye çıktı.
Dijital dünyayı kontrol edenlerin başında Marc Zuckerberg ile Elon Musk geliyor. Bu isimler Dünyayı Yöneten Ailelerin proje adamlarıdır. Onların projelerini gerçekleştirirler. Onların sahip oldukları bu sosyal ağların içindeki en oluşum You Tube’dur. Burada kanal açıp paralar kazanmak Türkiye’de ve Dünya’da popüler bir iş alanı olurken, gerçekte parayı Youtube kazanıyor. Bir video açtığınızda şirketin gösterilen her reklamdan 9-10 Dolar para kazandığı biliniyor. Peki Video yapan bu reklamdan ne alıyor derseniz 0.50 sent yani yarım dolar belki alıyordur. Sonuçta parayı şirket kazanıyor.
İnsatagram, Facebook ve Youtube’a sahip olanlar, Yahudiler, İsrail, ABD ve ABD Başkanlarına hakaretler edince hemen sansür uyguluyorlar. Mesela Corona veya Covid 19 sözünü çektiğiniz bir video’da kullanırsanız Youtube hemen siliyor veya yasaklıyor. Benzer şekilde bir kaç yıl önce Facebook’ta adamın biri Türkiye, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı üzerine hakaret etmişti. Ben de gerekli cevabı yazdım. Orada Mustafa Kemal savaşı kazanmasaydı, senin adın Yunan ismi olurdu deyince, Facebook kurallara aykırı hareket ettiğim gerekçesiyle bana 2 aylık yasak gönderdi. Ben de zehir zemberek bir yazı yolladım. “Adam bize hakaret edecek biz cevap verince suçlu olacağız” dedim. Ayrıca hesabı dondururum ya da kapatırım deyince geri adım attılar. Ondan sonra zaten Face‘e girişi azalttık.
Sonuç itibariyle sosyal medya ağlarının sahipleri ülkelerin kanunlarına uymayacaklarını söylerken, AB ülkeleri katalog suçlar için kanunlar çıkardılar. Bu şirketler de bunları kabul etti.
Türkiye’de ise son instagram kapanması için ileri sürülen katalog suçlar listesinde haklıyız. Zamanlama ise yanlış oldu diyebiliriz. Daha önce uygulansaydı instagram devlet ile anlaşma yoluna gitmek zorunda kalacaktı. Bu kapanma ile bir anlaşma yoluna gitmek zorundalar.
Bu arada büyük bir ticaret hacmi de kapanırken, zarar büyüyor. Çözüm bulunması gerekiyor.
Türkiye’de genç nesil içinde çok iyi bilgisayar uzmanları var. O zaman biz kendi İnstagram benzeri sosyal ağımızı açabiliriz. O yüzden bu konu Teknoloji Bakanlığı’nın gündemine gelmelidir.
Sosyal medya patronları sansür kafası ile devam ederlerse kendi ayaklarına sıkmış olurlar. Onların ağlarını yasaklayan ülkeler arttığında zararları büyük olacaktır.
Özgürlükler ülkesi diye dünyayı kandıran ABD şirketlerinin, sansürcü bir kafaya sahip olmaları düşündürücüdür. Dünya insanlığını kontrol etmek kolay değildir. Dünyada sizin projelerinizi görüp çözerek tedbirler alacak yüz milyonlarca insan bulunuyor.
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....