Daha önce gerek Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Fatih Erbakan ve Sayın İlhan Kesici ile ilgili yazmıştım.
Gerek iktidar gerek muhalefet partilerini uyarmış ve bundan sonra Dr. Fatih Erbakan’ın Türkiye siyasetinin çok önemli figürü olacağını yazmıştım. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde elli artı bir “prangası” seçimlerde Cumhurbaşkanı adaylarını ittifaka zorunlu kıldığı bir süreçte Fatih Erbakan’ın partisi YRP anahtar konumunda olmakla birlikte seçimin sürprizi ve Türkiye’nin geleceğinin de en önemli partisi haline gelmeye namzettir. Kimi kamuoyu yoklamacıları YRP’nin oy oranını yüzde üçe yakın gösterseler de benim şahsen sorduğum anket yetkilileri YRP’nin oy oranının yüzde sekizlerde seyrettiğini ifade etmekteler. Yüzde sekiz olur mu daha fazla olur mu onu zaman gösterecek. Ancak yadsınamaz gerçek YRP kesinlikle bu seçimin anahtar partisidir.
YRP’yi hafife alan siyasetçileri bir kez daha uyarmış olalım!
Gelelim Sayın İlhan Kesici konusuna…
Daha önce Millet ittifakının Kesici ile sınavı diye yazmıştım. Sayın İlhan Kesici’nin sağ kökenli olduğu ve milletin değerleri ile ters düşmeyeceği düşünülen, aday yapılmasının hem İYİ partinin milliyetçi akımını hem de ittifakın diğer ortaklarını seçmen nezdinde rahatlatacağını ve Sayın Kesicinin millet ittifakı için bir şans olduğunu yazmış ve DPT eski müsteşarlarından olan İlhan Kesici’nin cumhurbaşkanı adayı yapılması seçimleri “hamaset ve ucuz ithamlardan” çıkarıp projelerin, ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiğine dair beyanların tecrübelerin kamuoyu ile paylaşılması sonucunu doğuracaktır diye yazmıştım. Dolayısı ile de seçimlerin oldukça seviyeli geçeceği umudumu ifade etmiştim. Ayrıca Sayın Erdoğan ile Sayın Kesici’nin 1994’de İstanbul belediye seçimlerinden kalma rövanş karşılaşmaları ilginç olmaz mı?
Görünen o ki Kemal Kılıçdaroğlu fırsat bu fırsat bir daha elime geçmez, kesinlikle aday benim demezse Sayın Kesici millet ittifakının kurtuluş bileti olacaktır.
Ancak Sayın Kesici seçilmesi halinde nasıl bir cumhurbaşkanı olacaktır? Sayın Davutoğlu’nun “cumhurbaşkanının altı liderin emrinde olacağı” şeklinde anlaşılan ifadeleri ne olacak! Anayasada tarif edilen Cumhurbaşkanlığı yetkileri ne olacak?
Millet çok başlı durumlar için kısa öz veciz bir şekilde “yedi kocalı Hürmüz” nitelemesi yapmaktadır. Halk şayet seçerse! Altılı masa liderlerini değil cumhurbaşkanı adayını seçecektir! Sayın Kesici aday yapılması halinde bu konuya açıklık getirmelidir.
Şu andan itibaren Sayın Kesici ile Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylık şansı eşittir.
İlhan Kesici sürprizi yaşar mıyız zaman gösterecek ancak sayın Dr. Fatih Erbakan Türkiye’nin geleceğine damga vuracak siyasetçi olduğunu gösterecektir. Tabi bu süreçte önemli bir hata yapmazlarsa!
Hatırlayın MHP’den Cumhuriyet başsavcısı Nusret Demiral milletvekili adayı olmuş, adaylığını açıkladığı ilk gün “ezanın Türkçe okunması gerektiği” açıklaması ile MHP’yi yüzde on üçlerden baraj altına çekmişti.
Malum siyasette yirmi dört saat uzun bir zamandır.
Şimdiye kadarki süreçte Sayın Fatih Erbakan süreci başarı ile götürmektedir.
Sayın Kesicinin Sayın Erdoğan’a karşı kazanıp kazanmayacağının kararını millet verecektir ancak Sayın Erdoğan karşısında Sayın Kesici en ciddi aday olacağı bir gerçektir.
Bu seçimler de vatandaşların kararını etkileyecek en önce “tencere/ mutfak” olmakla birlikte, Türkiye dünyada ben de varım demeye, savunma sanayiinde dosta güven düşmana korku vermeye devam edecek mi?, Akdeniz’de ve adalar denizinde “Mavi Vatan” olma iddiasını sürdürecek mi? Dış siyasette şu ana kadar sürdürülen dünyanın şapka çıkardığı hem Rusya hem Ukrayna ile dostane sürdürülen politikaya devam edecek miyiz? Türkiye enerjinin, gıdanın, ulaşım yolunun merkezi konumunu sürdürecek mi? Yoksa Sayın Kılıçdaroğlu’nun ABD’de “bizim tercihimiz Ukrayna’nın yanında olmak!” şekline dönüşüp Türkiye’yi hem enerji konusunda sıkıntıya düşürecek hem de bağımsız karar vermekten vaz mı geçecek? Türkiye nerede duracak? Mesela IMF’yi Türkiye’ye davet edip IMF talimatları ile savunma sanayiinden vaz mı geçecek? Daha önce İnönü hükümeti döneminde ABD’den marşal yardımları aldıktan sonra Nuri Demirağ’ın yaptığı uçakların üretim ve satın alınmasını THK’ya kanuni düzenleme ile vermesi sonucunda Nuri Demirağ’ın yaptığı uçakları almamışlar ve Demirağ’ı iflas ettirip yapılan uçakları parçalayıp trenlere yükleyip Çekoslavakya’ya hurda olarak satılması ile sonuçlanmış. Çekoslovakya o uçakları kendi üretmiş gibi dünyaya satmasını kamuoyu unutsa da tarih unutmamıştır! Tarih tekerrür edip savunma sanayimiz durdurulacak mı?
Bunlar nasıl soru diyenler olabilir.
Endişelenmemiz için o kadar çok örnek var ki!
Merhum Erbakan’ın başlattığı ağır sanayi hamlesi, Erbakan’ın başbakanlığında üretilen uçakların hangarlarda çürütüldüğü, titreşimli telefonu dünyadan önce üretip ortadan kaybedildiğini, bunun yerine Türkiye milyarlarca dolarını cep telefonu almak için dışarıya gönderdiğini, Devrim otomobilinin hikayesini hangi birini yazalım!
Gerçekten Türkiye’nin önünün kesilmesinden endişelenmekte haksız mıyız!
Bu ülke kriptolar ve yerli işbirlikçiler eliyle çok ihanet gördü çok!
Erbakan’ın temelini attığı bu günlerde özelleştirilme ile satılan temel atılmasından altı ay sonra bacası tüten Kars çimento fabrikası ABD büyükelçisini harekete geçirmiş ve günün başbakanı Ecevit’e gelip “eğer hükümeti yıkıp erken seçime gitmezseniz Erbakan’ın temelini attığı fabrikalar bir bir açılır Erbakan’ı bir daha Türkiye’nin başından uzaklaştıramazsınız onun için derhal seçime gitmelisiniz” dedikten sonra Ecevit erken seçim kararı almış ve koalisyon hükümetini yıkmıştı.
Türkiye bu ve buna benzer çok operasyonlara muhatap olmuştur.
Türk halkı ABD Başkanı Biden’ın “dostlarımızla Erdoğan’ı indireceğiz” çağrısına cevabını sandıkta verecektir.
Türk milletinin ferasetine ve idrakine güveniyorum. Millet kendi değerlerine ters düşenlere yol vermeyecektir.
Vesselam.