Demokrasi, laiklik, adalet ve güzel olan her şeyimizle, Cumhuriyetimizin 100. yılını gören şanslı kişileriz.

Cumhuriyet en çok da kadın hakları demektir.

Kadının sosyal hayatın içinde tüm çağdaş haklarını kullanabilmesi demektir.

Resmi nikâh için reşit olmayanın evliliğine engel getirip, çocuk gelinlerin önünü keserken, tek eşliliğe teşvik edip, çok eşliliğe yasal sınır koymak da demektir.

Kadınlar için yaptıkları tabi ki bunlarla sınırlı kalmamıştır.

Öngörüsü bu kadar yüksek olan yüce lider kadınlara tüm çağdaş yaşam haklarını verdi. Miras paylaşımı ve diğer hukuki hakları, eğitim eşitliği, seçme seçilme hakkını verip, öğrenim görmeleri için üniversitelerin kapılarını hanımlara da açmıştır.

Cumhuriyet'ten önce nüfus sayımında dahi sayılmayan, sayımda listeye alınan büyük - küçükbaş hayvan kadar dahi itibarı olmayan kadının, erkeklerle eşit birey olduğunu kabul ettirirken de, siyasi haklarını ve serbestçe meslek edinme hakkını da ihmal etmedi.

Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin ilanıyla kadınlar eşit birey oldular..

Bir gün, eşi Latife hanımla sinemaya gittiğinde salonda sadece erkeklerin olduğunu gören Mustafa Kemal, salonun yarısını boşaltıp, dışarıda kendilerini görmek için bekleyen hanımları sinema salonuna alır ve ilk kez kadın erkek bir arada film izlerler.

Arkadaşının kızı olan Hukuk Fakültesi mezunu Süreyya'nın okuldan arkadaşı Melahat ile lokantada yemek yemesini kınayarak bakan gözlerle izleyen ve arkasından konuşan Milletvekillerine “Yarın eşlerinizle beraber buraya yemeğe geleceksiniz” der ve o yemek bir ilktir, tabii ki devamı da gelir.

O tarihten sonra hanımlar eşleriyle, tek başına ve sadece hanımlar toplu olarak lokantada rahatlıkla yemek yerler. Sadece eşinin yanında hayata dahil olan hanımların, tek başına restorana gidebilmesini sağlar.

Birçok ülke kadınlarını Türkiye'de toplayıp; "Uluslararası Kadınlar Birliği" - "Feminist Hanımlar" konferansına ev sahipliği yapar. Fransızca, İngilizce, Almanca dil konuşularak gerçekleşen toplantı dünya ülkelerinde de ses verir.

Atatürk'ün; kadının sosyal hayatın her alanında yer alması için gösterdiği çaba devam ederken, İzmir'de bir tiyatro oyunu izlemeye gittiğinde, “oyuncular arasında Müslüman Türk Kadını var mı?..” diye sorar. “Yok” cevabı alınca sinema oyuncusu Bedia Muvahhit hanımın da tiyatroya katılmasını önerir ve Türk kadınının sanatın her dalında görev alabileceğini çok güzel örneklemiş olur. Türk kadınının sahneye çıkma yasağını da kaldırır..

Türk kadını için bir güzellik müsabakası düzenlettirir ve sonrasında düzenlenen müsabakalarda ülkemiz güzeli dünya güzeli dahi seçilir.

Atatürk’ün, Cumhuriyet’in ilanını takip eden yıl Çankaya Köşkü’nde verdiği bir yemek davetinde; zamanın şair-i azamı diye anılan Abdülhak Hamit Tarhan ve Belçikalı genç eşi Lucien hanım da davetliler arasındadır. Şair alkolün etkisiyle eşini göstererek Türkler arasında böyle bir hanım var mıdır?..” şeklinde bir densizlikte bulunur. Herkes şaşkınlıkla bakarken Atatürk hatasını telafi etmesi için “Ne buyurmuştunuz beyefendi” diye sorar.

Şair Abdülhak Hamit kırdığı potun farkında bile değildir ve devam eder;
"Bana beyefendi demeyiniz lütfen sadece adam deyiniz"  
Bunun üzerine Atatürk;
"İşte o dediğinizi diyemediğim için size beyefendi dedim ya!.." ifadesiyle dersini verir.

O, Türk kadınını aşağılarcasına konuşan konuğuna, kibarca haddini bildirecek kadar da nazik bir insandı.

Cumhuriyet’e kadar "tek görevi evlenip çocuk doğurmaktan öteye gidemez" gözüyle görülüp, öyle lanse edilen Türk kadınının; eğitim ve öğrenimle bilinçlenerek, daha bilinçli evlatlar yetiştireceğini, sosyal hayatın her alanında yer alabileceğini herkese kabul ettirmiştir.

Bir Türk kadını olarak diyorum ki; iyi ki bizim, Allah'ın ülkemize lütfu olan Atatürk'ümüz var.

Bize kattığınız değerleri, aydınlık bir toplum için yaptıklarınızı ve Sizi asla unutmayacağız. Sevgiyle, Saygıyla, Minnetle ATAM..

Sizler de sevgiyle, saygıyla ve ATATÜRK ile kalın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.