BURSA ARENA / Haber Merkezi
İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı İsmail Tatlıoğlu Cumhuriyet tarihinin ikinci en kötü büyüme döneminin 2016-2020'de gerçekleştiğine dikkat çekerek, her ay 5 milyar dolar sermaye çıkışı ile gelecek 6 ayda çok kritik bir dönemece girileceğini söyledi.
İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı İsmail Tatlıoğlu Cumhuriyet tarihinin ikinci en kötü büyüme döneminin 2016-2020'de gerçekleştiğine dikkat çekerek, her ay 5 milyar dolar sermaye çıkışı ile gelecek 6 ayda çok kritik bir dönemece girileceğini söyledi.
SÜMEYRA KIRCA / İSTANBUL / ÖZEL HABER
İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, Türkiye'nin reel ekonomideki sıkıntılarının ağırlaştığını, her ay Türkiye'den çıkan 5 milyar dolar sıcak para nedeniyle 6 ay sonra ekonomide çok kritik dönemece girileceğini söyledi. Tatlıoğlu, "Ekonominin patronu güvendir" hatırlatmasını yaparak, Türkiye'de hukukun üstünlüğü sağlanmadan, reel ekonomiye, piyasalara ve yabancı sermayeye güven verilemeyeceğine dikkat çekti. Bursa Milletvekili Tatlıoğlu, Türkiye'nin sorunun yönetilememek olduğunu, bunun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle birlikte hukukun üstünlüğünün bitirilmiş olmasından kaynaklandığını söyledi. Tatlıoğlu "Biraz daha zaman kaybedersek 21.yüzyılı kaybedeceğiz" dedi.
Türkiye'de yapısal bir tıkanma olduğunu ifade eden Tatlıoğlu "AK Parti'nin 2007'ye kadarki ekonomik politikalarını onaylıyoruz. Yapısal reformlar vardı, denetim vardı, AB süreci vardı. Bugün artık yapısal bir tıkanma var. Ekonomideki krizin çözümü için kesinlikle ülkede hukukun üstünlüğünün hissedilmesi lazım" diye konuştu.
İşsizlikteki artışın çok tehlikeli olduğuna dikkat çeken ve cumhuriyet tarihinin en kötü döneminin yaşandığını vurgulayan tatlıoğlu, Türkiye'de istihdamın acilen artırılması gerektiğini anlatarak, istihdamın hızla gerilediğini 20 milyona kadar düştüğünü ve bunun yatırım politakaları ile 38 milyona çıkarılması gerektiğini kaydetti. Türkiye'de 3 milyon 150 bin KOBİ olduğunu, bunların ağırlıklı olarak küçük ve orta işletmelerden oluştuğun vurgulayan Tatlıoğlu, KOBİ başına ortalama 3 kişinin istihdam edildiği tespitini yaparak şöyle dedi: "Bu 3 milyon 150 bin KOBİ'nin 500 bininin orta teknolojiye geçmesini sağlayarak KOBİ başına 3.4 kişi ilave istihdam sağlanır ve işsizlik azaltılabilir."
Halkın 2009'a göre fakirleştiğini, fert başına milli gelirin gerilediğini belirten Tatlıoğlu, Türkiye'nin 10 yıl önceye göre yoksullaştığını ileri sürerek, milli gelirinin yüzde 25 artırılması halinde 1 trilyon dolara geleceğini ve Türkiye'nin dünyadaki yerinin 19'ncu büyük ekonomiden 17'ci büyük ekonomiye yükselebileceğini söyledi. Ekonomideki bu fakirleşmeyle birlikte Türkiye'nin son 20 yılda 220 milyar dolar faiz ödemesi yaptığını bunun da kaynakların dışarıya aktarımı anlamına geldiğini kaydetti.
Tatlıoğlu "Cumhuriyet tarihinde ilk en kötü büyüme 1976-1980 yılında gerçekleşmiş, ikinci en kötü büyüme ise 2016-2020 yılında gerçekleşmiş" dedi.
Türkiye ekonomisinin kovit sürecinden önce de 2109'da kriz yaşadığını belirten Tatlıoğlu, kovit süreci ile birlikte krizin ağırlaştığını, hükümetin kredi politikası ile tüketimi artırarak kovit sürecindeki ağır bunalımı atlatmaya çalıştığını, iktidarın kovit döneminde düşük faizli kredilerle vatandaşı fert başına bin 470 lira borçlandırdığını, 4 kişilik bir ailede bu borçlanmanın 5 bin 600 lira olduğuna dikkat çekti. Tatlıoğlu, bu borçlanma politikası ile hükümetin piyasada 600- 700 milyar lira parasal genişlemeye gittiğini ve Merkez Bankası'nın para bastığını söyledi.
ENFLASYON YÜKSELECEK
2019'dan itibaren doları tutmak için Merkez Bankası'nın sürekli döviz sattığını ve bunun döviz rezervlerini erittiğini belirten Bursa Milletvekili Tatlıoğlu, şayet döviz girişi olmazsa ekonominin 6 ay sonrasının kritik bir dönemece gireceğini, enflasyonun yükseleceğini ve doları tahmin etmenin de mümkün olmadığını söyledi. Türkiye'nin dijital ekonomiye geçmesinin kaçınılmaz olduğunu bunun için idari ve yapısal reformlar gerektiğini kaydeden Tatlıoğlu "Türkiye'de 500 bin kilometre fiber optik altyapısı var. Bunun hemen 3.5 milyon kilometreye çıkarılması gerekiyor. Bunun için de 15 milyar dolarlık yatırım gerekiyor. Fiber optik de Afrika ülkelerinin bile gerisindeyiz" dedi.
Ekonomide hukukun üstünlüğünün bitmesinden dolayı sermaye kaçışı olduğuna dikkat çeken Tatlıoğlu, yılbaşından bu yana Türkiye'den 30 milyar dolar sıcak para çıktığına dikkat çekti. 2109 başından bu yana Merkez Bankası'nın doların yükselmesini durdurmak için 100 milyar doları kamu bankaları aracalığıyla sattığını belirterek, şu anda 40 milyar dolar döviz rezervi bulunduğunu ve satmaya devam ederse , bu rakamın 15-20 milyar dolara inmesi halinde Türkiye'yi 6 ay içinde kritik sürecin beklediğini kaydetti. Tatlıoğlu, ekonomiye güven sağlanarak hemen döviz girişi sağlayacak imkanların ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi.
TARIM VE HAYVANCILIK BİTİRİLDİ
Tarım sektöründeki gelişmelere dikkat çeken Bursa Milletvekili Tatlıoğlu, son 18 yılda tarım sektörünün yanlış politikalarla bitirildiğini ve çiftçinin toprağı işlemekten vazgeçerek büyük şehirlere göç ettiğini söyledi. Tatlıoğlu, tarımın milli gelirdeki payı 75 milyar dolarken 43 milyar dolara gerilediğini, AKP iktidarı dönemindeki ithalat polititakasının tarım ve hayvancılığı bitirdiğini kaydetti. Türkiye'nin 20 milyon ton buğday ürettiğini 30 milyon ton da tükettiğini belirten Tatlıoğlu, 10 milyon tonu ağırlıklı olarak Rusya ve Kazakistan'dan ithal ettiğini söyledi. Bugün Rusya ve Kazakistan'ın tarımda çok büyük atılımlar yaptığını anlatan Tatlıoğlu, Türkiye'nin hububatta olduğu gibi izlenen bu yanlış politikalarla gelecek yıllarda domatesi de Rusya'dan ithal eder duruma düşürüleceğini söyledi. Tatlıoğlu, "Anadolu coğrafyası üretimden uzaklaşmış. Bugün 1 milyon 600 bin dönüm Muş ovası, kavun, karpuz, üzüm yetişiyor. Milli gelire bakıyorsun, sondan üçüncü olmuş. Demek ki yanlış politikalar var. Bölgeye TİGEM kurulmuş, tarımla ilgili olmayan ne kadar adam varsa içine doldurmuşlar" dedi.
YENİ EKONOMİ MODELİ GELECEK
Türkiye ekonomisinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle birlikte hukukun üstünlüğünü kaybetmesinden dolayı Tatlıoğlu, İYİ Parti'nin iktidara gelmesi halinde ilk yapacaklarının hukukun üstünlüğünü sağlayarak yeni ekonomiye geçiş modelini uygulamak olacağını söyledi. Tatlıoğlu, şöyle devam etti "Yeni ekonomi modelini yakında kamuoyuyla paylaşacağız. Birincil yapacağımız hukukun üstünlüğü, ikincisi üretim ekonomisi, Türkiye tüketimle büyümeyi bırakarak digital yatırımlarla üretimi destekleyecek, reel ekonomiyi destekleyerek büyümeye geçecek. Üretim olmadan, Türkiye dışa bağımlı kalmaya devam eder. Türkiye'nin bağımsızlığı üretim ekonomisine bağlı. Dış politkikamızda ekonomik coğrafya üzerine kuracağız. Komşularla birlikte zenginleşip dönüşme politikası izlenecek.
ÇİFTÇİ PİYASA ŞARTLARINA BIRAKILMAYACAK
Tarım girişimcisi modeline geçilecek. Küçük orta ve büyük tarım işletmeleri oluşturulacak. Anadolu'daki bütün ovalar bomboş tarım yapılmıyor. Burada aile işletmelerinden orta büyüklükteki işletmelere ve büyük işletmelere kadar geniş bir model uygulanacak. Bu işletmelere meslek okullarında ziraatle ilgili teknik eleman yetiştirilecek. Tarımda üretim planlaması yapılarak, çiftçinin zarar etmemesi alım gArantisi ile sağlanacak. Çiftçi asla piyasa şartlarına bırakılmayacak. Ürün ihtisas birlikleri oluşturulacak. Tarım Bakanlığı, tarımın patronu değil, sadece regülasyonunu sağlayacak. Bugün iktidarda üretim değil ticari zihniyet hakim... Tütün de bile dışa bağımlıyız.
"BAKANLIĞI İTHALAT LOBİSİ YÖNETİYOR "
İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkan Yardımcısı, Erzurum Milletvekili Naci Cinisli de tarım sektörünün Türkiye'nin milli güvenlik sorunu haline geldiğini belirterek şunları söyledi "8,5 milyar lira hayvan ithalatına harcanmış. Kars'tan Sivas'a kadar göç nedeniyle coğrafya boş kalmış. Bu sadece üretime zarar vermez, aynı zamanda bu bir milli güvenlik sorunudur.
Tarım Bakanlığı'nı ithalat lobisi yönetiyor. Üretimden çok ithalata dayalı politikalar yürütüyorlar. Bundan 10 yıl önce baklagil ihracatında dünyada önemli bir yere sahip olan Türkiye artık baklagili bile ithal ediyor. Tarım bugün Milli Savunma kadar stratejik bir alandır. Bu alana uygun plan ve envanter çalışmalarıyla, çiftçiyi kazanır hale getirerek hem Anadolu’ya dönüşü sağlamak hem de üretimi canlandırmak istiyoruz." (Yeniçağ)