Kendine has sesi ve yorumu ile tanıdığımız Edip Akbayram, hemşerimiz, 2 Mart 2025 tarihi itibariyle bu dünyadan göçtü. Gaziantep Atatürk Lisesi ve öğretmen okulunda öğrenci iken, o dönemin koşullarında kaset teyplerden müzik dinlerdik. Edip Akbayram'ı o dönemlerde yeni parlayan bir yıldız olarak izlerdik. Sonradan, sanırım ünü Gaziantep’in dışına taştı ve özgün stiliyle önemli yorumlar yaparak kendini çok geliştirdi.

Edip Akbayram belki bedenen zayıftı ancak konserlerindeki sesi o kadar yüksekti. Çok büyük insani yönü yüksek, toplumsal duyarlılığı olan bir sanatçıydı. Bu toprakların otokton şairlerinin ve yazarlarının, kendi bestelerini de söylerdi. Mahsuni’nin çok sevilen türkülerini, kendi yorumu ile çok daha coşkulu bir şekilde seslendirerek bizlere daha çok sevdirirdi. Sabahattin Ali’nin “Aldırma gönül, aldırma” şiirini ne güzel okurdu. “Sen Benden Aldın Alalı,” “Değmen Benim Gamlı Yaslı Gönlüme,” “Hasretinle Yandı Gönlüm,” “Türküler Yanmaz,” “Bekle Bizi İstanbul’da Haramilerin Saltanatını Yıkacağız” gibi türküleriyle kendine özgü yorumu ile gönülleri fethetti.

Sanatın Soyut Düşünce Üzerindeki Etkisi Önemsenmelidir
Sanatın önemini, son yıllarda soyut düşünme konusunu araştırırken daha iyi anlamıştım. Söyleyerek insanları coşturmak, dinlendirmek kadar düşündürtmek de çok önemlidir. Müzik, bir tür eski söz söyleme ve iletişim aracı olarak, söylemiyle kişileri ciddi şekilde harekete geçirebilmektedir. Son dönemlerde hakkın rahmetine kavuşan sanatçıların arkasında on binlerin duygu, sevinç ve üzüntülerinden daha iyi anlaşılıyor ki; kişilerin hayatına dokunanlar unutulmuyor. Edip Akbayram da sanırım bu bağlamda müziği ve kişiliğiyle unutulmazlar arasına girdi. Müzik tarihindeki yerini aldı. Ancak sanırım en çok hafızalarda kalanı, Edip Akbayram’ın "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olamaz" adlı dinletisi, tam da günümüzde büyük bir anlam ifade ediyor.

Kendine has kişiliği, insani duruşu ve müzik yapma stiliyle söylediği "Aldırma gönül aldırma", "Eşkıya dünyaya hükümdar olamaz" gibi güzelim türküleri hepimizi düşündürttü ve eğlendirdi. Dünyanın son dönemlerinde içinde geçtiği çatışmalı ve baskıcı dönemleri anlatırcasına, elinde para, silah ve güç sahibi olan devletlerin ve otoritelerin ülkeleri, toplumları ve insanları kendilerine biat etmeye zorlaması, yerinden yurdundan etmeye zorlamasının yaşandığı bölgelerde, başta Filistin, Ukrayna ve diğer çatışmalı bölgelerde uygulanan emperyal güçlere karşı, Edip Akbayram’ın "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olamaz" türküsü sanki bugünü söylüyor.

İnsan, ne eşkıya olmalı ne de mağdur. Dünyanın kendine özgü doğasının sunduğu bütün değerlerin olduğu gibi kabul edilmesi, saygı duyulması beklenir. İnsanlığın yaşadığı bunca yanlış ve zorluklarına rağmen, "Aldırma gönül aldırma" türküsündeki:

Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül, aldırma
Ağladığın duyulmasın
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma

sözleriyle, hep teselli olmuş ve geleceğe dair umutları diri tutmuştur. Umudu, baharın gelişi ile doğaya uygun olarak diri tutalım. Zorluklara aldırmadan, zorlukların üzerinden gelmek için insanca çabalayarak yaşama anlam katmaya bakalım.

Yaşar Kemal’in o güzel ifadesiyle, "İnsanlar beyaz atlarına binip bu dünyadan gittiler," diyor. İnsani değerleri olan, tutumu ve kişiliği açık olan, insan ve doğadan yana her insanın değeri her zaman yüksektir. Allah rahmet eylesin. Bahar ile yeni başlangıç yapan çiçekler ve güller bütün güzellikleriyle kabrini cennet bahçesine dönüştürsün.

iortas@cu.edu.tr

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner5

banner1