Binalarının yasallaşması için çıkartılan İMAR BARIŞI onlar için umut olmuş, devlete gönüllü olarak istenilen rakamları peşinen ödemişlerdi. Ancak; devletin bazı organları tarafından yapılan incelemelerle başvuruları iptal edildi, bazı binalar için yıkım kararı çıktı. Bursa’da binlerce mağdur bir araya geldi ve bir dernek çatısı altında toplanarak Türkiye’nin ilk kendi konusundaki STK’sının oluşumlarına imza attılar! İmar Yasasına Takılanlar Derneği şimdi seslerinin duyurulmasını istiyor.
Dernek Başkanı İbrahim Hacıoğlu;
Ülkemizde ruhsatsız veya ruhsat eklerine aykırı 5 Milyondan fazla yapı bulunmaktadır. TMMOB’a göre de bu rakam 10 milyonu bulmaktadır. Sadece İstanbul ve Ankara’da 2 Milyona yakın yapı bu durumdadır. Ayrıca, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca 2018 Yılında çıkarılan İMAR BARIŞI yasasının uygulanmasından sonra da çok çeşitli mağduriyetler oluşmuştur. Bu sebepten dolayı toplumsal bir sorun haline dönüşen bu konuya ilişkin olarak yetkililerden yeni bir yasal düzenleme beklentisi oluşmuştur.
Nitekim 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ve 10 ilimizi etkileyen deprem sonrasında milyonlarca vatandaşımız zarar görmüş, binlerce vatandaşımız ise hayatını kaybetmiştir. Depremde can ve mal kaybının bu kadar çok olması bazı çevreler tarafından hemen İmar Barışı’na bağlanmaya çalışılmış, ne hikmetse hiç kimse yıkılan koca koca binaların, rezidansların, daha bir yaşını bile doldurmamış yeni tamamlanmış RUHSATLI, İZNİNLİ, KONTROLÜ YAPILMIŞ gökdelenlerin yıkımlarını kimse tarafsız bir şekilde değerlendirmemiştir. Şehirlerde evi yıkılan birçok depremzede vatandaş köyünde bir yada iki katlı olan O DEVAMLI GÜNAH KEÇİSİ GİBİ GÖSTERİLEN DEPREMDE YIKILMAMIŞ SAPA SAĞLAM AYAKTA DURAN O İZİNSİZ RUHSATSIZ YAPILMIŞ baba evine sığınmıştır. Dönemin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Murat Kurum konuk olduğu bir TV programında depremden yaklaşık 2 ay sonra yıkılan binaların sadece %6’nın 2018 yılında çıkartılan yasadan faydalandığını açıklamıştır.
Burada birileri, birilerini eleştirmiş olabilir. Yapılan eleştiriler, ortaya konulan çözüm örnekleri ile birlikte olması durumunda değerlidir. Yoksa bir yıkıcı bir eleştiriden öteye geçemez. Hiç kimse ülkemizin gerçeğini görmeden, gerçekte var olan en az 5 Milyon yapıyı nasıl kazanacağımız noktasında öneri sunmadan, bu yapıları yapan vatandaşları direk günah keçisi ilan etmek, onları rantçı sınıfına koymak, kaçakçı muamelesi yapmak son derece yanlıştır, haksızlıktır.
“HAKKIMIZIN YIKIM OLMASIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ!”
Deprem, ülkemizin sağlam yapı stoku konusunda ciddi sorunları olduğuna da işaret etmektedir. Deprem kuşaklarının içindeki ülkemizde ileride oluşacak depremlerde insanlar nereye sığınacak sorusunu kendimize sormamız gerekiyor.
Eğer insanların kendi arsasında ruhsat alamayıp yaptığı sağlam evi de yıkarsak, olası depremlerde insanlar nereye sığınacak, yıkmak çözüm mü? Yoksa devlet eliyle bindiğimiz dalı mı kesiyoruz?
Buna ek olarak, dünya ve ülkemizdeki ekonomik krizlerin tam ortasında, artan kira, ev, inşaat malzemesi fiyatları toplumsal huzursuzluk konusu olmakta, kiracılar-ev sahipleri, birbirlerini öldürmeye teşebbüs etmekte, milyonlarca TL ev fiyatları, binlerce TL ev kiraları insanları patlama noktasına getirmiştir. Bu şartlarda, bir kişinin ruhsatsız diye köyündeki 1 katlı sağlam evini yıkmak demek, onun şehirlerde potansiyel bir“sözde ruhsatlı” apartman dairesi kiracısıya da müşterisi olması demektir, bu da göçün, kira ve ev fiyatlarının, kavgaların artması demektir, depremlerde kaçıp sığınacak yerimizin olmaması demektir, mutsuz evsiz vatandaşlar demektir, milli ve bireysel servetin yok olması demektir. Yani bindiğimiz dalı kesmek demektir.
Yıkmak çözüm değildir, özel mülk üzerindeki bu evleri sağlamsa kayıt altına alarak ya da güçlendirerek topluma ve ekonomiye kazandırmak kuşkusuz en mantıklı çözümdür. Bu şekilde devlet, hem konut soruna olumlu bir katkı yapacak, hem sağlam yapı stokunu ve milli serveti koruyacak hem de vergi ve yapı kayıt ücretleri ile devlet ekonomisine milyarlarca dolar katkı sağlayıp toplumsal huzuru tesis edecektir.
“KARARLIYIZ SORUNLARIMIZ ÇÖZÜLSÜN!”
Burada doğru olan bu yapıların belki bu şekilde hiç yapılmamış olmasıdır ancak gelinen noktada bu kadar yapıyı yık(a)mıyorsak bunlardan sağlamlarına yapı kayıt belgesi verip diğerlerini güçlendirtmek suretiyle dayanıklı hale getirmek ve kayıt altına almak zorundayız. Yeni bir düzenleme yaparak bunları kayıt altına almak, bundan sonra da tekrar bu tarz yapıların yapılmaması adına güncelliğini yitirmiş tarım ve imar kanunlarını güncelleyerek, vatandaş yerel idarelere gittiğinde onlara ruhsatlandırmada ve diğer inşaai faaliyetlerde KOLAYLIKLAR VE TEŞVİKLER sağlayarak yeni ruhsatsız yapılanların önüne geçmeliyiz.
Özetle konuyu Sebep – Yarar ve Sonuç olarak ele almak gerekirse;
RUHSATSIZ YAPILAŞMANIN SEBEPLERİ:
- Vatandaş artan nüfusa karşı 40-50 yıl imar çalışması yapılmayan tapulu yerine müstakil bir ev yapmak için izin alamadı.
- Vatandaşın önüne mali ve bürokratik engeller çıkarıldı.
- Pandemi ve deprem gibi durumlarda insanlar acilen arsasına bir müstakil ev yapıp sığınma ihtiyacı hissetti.
- Balkon kapama vb. eklentiler şikâyetler üzerine dava konusu oldu.
RUHSATSIZ YAPILARIN GENEL ÖZELLİKLERİ:
- Evlerin özel mülk üzerinde olması.
- Evlerin az katlı (Yatay Mimari Esasına Göre)ve prefabrik yapılardan oluşması.
- Karmaşık mühendislik ve statik hesapları gerektirmeyen az katlı basit risksiz yapıların olması.
- Yap-sat kaygısı olmadan vatandaşın ailesiyle oturmak için yaptığı malzemeden çalınmamış sağlam yapılar olması.
TALEPLERİMİZ:
- Yeni bir düzenleme ile2018 imar barışında kapsam dışı tutulan yerler* dışındaki özel mülk üzerindeki tüm yapıların kontrol edilerek sağlam olanlarının yapı kayıt altına alınması diğerlerinin güçlendirme ve kentsel dönüşüme sokulması.
*Kapsam dışı tutulan yerler; üçüncü kişilere ait özel mülkiyete konu taşınmazlarda bulunan yapılar, Hazineye ait sosyal donatı için tahsisli araziler üzerinde bulunan yapılar, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun Geçici 16. Maddesinde belirtilen istisnai alanlarda bulunan yapılardır.
- Hisseli tapularda (ortak mülkiyetler hariç) muvafakat name istenmemesi.
- Mahkeme ve para cezalarının iptali ve onun yerine yapı kayıt bedeli alınması.
OLUŞACAK YARAR:
- Millî ve bireysel servetin korunması.
- Olan ve olması beklenen depremlerde az katlı evlerle konut stokunun desteklemesi.
- Yapı kayıt ücretleri ve vergilerle milyarlarca dolar kamu geliri sağlaması.
- Şehirlerde nüfusun azaltması
- Konut fiyatları, kiraların ve ev sahbi kiracı ihtilaflarının daha da artmasının önlenmesi
- Toplumsal huzurun sağlanması
GELECEĞE DAİR ÇÖZÜM:
Yıkım hiçbir zaman çözüm olmamıştır. Olsaydı bugün bu durumda olunmazdı. İlerde, yerel idarelerin, eskimiş imar planlarını revize edilip yeterince yeri imara açması, vatandaşın önündeki bürokratik engelleri kaldırması, mali yükleri hafifletilmesi, vatandaşı kaçak yapı yapmaya sevk etmenin önüne geçecektir.
Her bölge için TİP projeler geliştirerek bunlardan vatandaş ücretsiz faydalanması sağlanmalıdır.Belediye imkânı olmayan vatandaş için mühendislik ve teknik hizmetler sunmalıdır. Vatandaş belediyelere gittiğinde yasak, yok demek yerine alternatif imkânlar sunulmalı, yeni çözüm önerileri getirmelidir.Böylelikle hiç kimse kaçak yapıya tenezzül etmeyecektir.