Müzik kariyerindeki 20. yılını kutlayan Cem Adrian, Milliyet Sanat'tan Suzan Somalı Sönmez’in gerçekleştirdiği söyleşide, “Hayatımdaki en büyük değerin özgürlük olduğunu düşünüyorum. Kendi alışverişimi kendim yapabilme, dışarı çıkma, gezme tozma, istediğim insanla görüşebilme ve istediğim yerde kalma özgürlüğü. Bir şeyden çok korkuyordum; eğer çok ünlü olursam kısıtlanacağım, yanımda sürekli biri olacak.” dedi.
Müzik kariyerinin 20. yılını, 80 şarkısını 92 sanatçının seslendirdiği “Mücevher” albümüyle kutlayan Cem Adrian, uzun yıllar süren sessizliğini bozarak verdiği röportajda geçen 20 yılı ve gelecek planlarını anlatıyor.
“Konser yapmak beni mutlu ediyor”
Türkiye’nin açık ara en çok konser veren sanatçısı olan Cem Adrian, konserleri çok sevdiğini söylüyor: “Galiba, ruhumda sabit durmak yok. Seyahat meselesini seviyorum mesela, bir de alıştım. Bazen diyoruz ki menajerimle, 10 gün ara verelim. İnanın, üçüncü gece ne yapacağımı bilemiyorum. Bilgisayarımı açmadan, notlarıma bir şeyler yazıp, kafamda bir proje üretmeden durmam mümkün değil! Ne yapmak seni rahatlatır derseniz, konser yapmak beni mutlu ediyor.”
“Sanat, zekâyı geliştiren bir şey”
“Sanat, temelinde zekâyı geliştiren bir şey. Bir karakteriniz oluşuyor, zekânız gelişiyor, bir bakış açınız, bir vizyonunuz oluşuyor. Sanatı çekersek geriye, ne kalacak bizi kurtaracak? Eğer sanat olmazsa hayatımızda hangi vizyon ile hareket edeceğiz bundan sonra?” diyen üretken sanatçı, müzik dışında fotoğrafa da ilgi duyduğunu anlatıyor. “Çok seviyorum fotoğraf çekmeyi. Bunun dışında bütün video klipler, görseller, gördüğünüz bütün albüm kapaklarındaki fontlara kadar, tasarımlarına, renklerine kadar her şeyi ben yapıyorum,” diyen Adrian üç eserinin Contemporary İstanbul’da sergilendiğini de ekliyor.
“Yüksek oktav ses meselesinden çok uzaklaştım”
Benzersiz bir ses sahip olan Cem Adrian, sesinin geçmişte üstünde büyük bir baskı yarattığına da değiniyor: “O dönemde, ana akım medyanın ilgilendiği buydu. Bir sansasyon lazımdı. Sesimin yedi oktav olması çok dikkat çekti. Bununla ilgili yazıldı, çizildi elbette fakat ben o kadar büyük bir baskı altına girdim ki bir süre sonra kendimi göstereceğim diye çırpınmaktan konserden bir ay önce sesi kısılan bir tip oldum. Son yıllarda neredeyse tüm yıl konsere çıkıyorum ve hiçbir şey olmuyor artık sesime. Evet, sesim benim için gerçekten bir armağan ama asıl vurgulamak istediğim kendimle alakalı ifade biçimini sergileyebileceğim dildi. Yüksek oktav ses meselesinden çok uzaklaştım. Konserlerde sesimi müziğin bir parçası olarak kullanıyorum.”
Bülten
bursaarena.com.tr