“Stresin kaynağından ziyade bizim olaylara nasıl yaklaştığımız, oluşacak psikolojik durumumuz üzerinde daha çok etkilidir.” Örneğin yoğun bir trafiğin ortasında kaldınız; o kargaşanın içerisinde buharlaşmak ya da uçup kurtulmak gibi bir şansınız olmadığına göre iki alternatifiniz var demektir.
Ya boş yere iyice sinirlenip kendi kendinize bağırıp çağırarak “stres kimyasallarının vücudu tahrip etmesine sebep olursunuz” ya da “derin derin nefes alıp verirken hoşunuza gidecek bir müzik açıp, dikkatinizi trafik dışında başka konulara yöneltip, güzel hayaller kurarak daha da sakinleşip mutluluk hormonları salgılatarak vücudu daha da rahatlatabilirsiniz.”
Her iki yaklaşım da trafik akışı üzerinde hiçbir etki yapmayacaktır. Ancak bu iki yaklaşımdan birisi sayısız hastalık için zemin hazırlarken diğeri bağışıklığınızın daha da güçlenmesine destek olarak sağlık potansiyelinizi artıracaktır.
Hepimiz biliyoruz ki “çoğu stresli durumlardan kaçınmamız imkansızdır.” Stres kaynağı diyebileceğimiz birçok olayı, birçok etkeni bile bile isteye isteye para harcayıp emek vererek kendimiz hazırlarız.
“Eğer tüm stres kaynaklarından uzak durmaya çalışsaydık, görünüşte bizim için hem de çok yoğun mutluluk kaynağı olması gereken, aşık olmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, birilerine yardım etmek, arkadaş olmak, dost veya kardeş sahibi olmak, her hangi bir iş yeri sahibi olmak veya bir işte çalışmaya başlamak, herhangi bir araç sahibi olmak, ev sahibi olmak ve yeni bir buluş yapmak gibi daha bir çok stres kaynağını sayabiliriz.”
Yukarıda saymaya çalıştığım birçok olayda, mutlulukla stres arasında sadece bir çizgi var. Birçoğundan vazgeçmemizin asla mümkün olmadığına, insan olmanın gereği pek çoğunu gönüllü olarak, para harcayarak, isteye isteye yapmak zorunda olduğumuza göre, stres kaynaklarının pek çoğundan kurtulmak ya da uzak kalma şansımız pek yoktur.
Hafta sonunun yeni umutlara vesile olması dileğiyle…