Yapılan eylem, iş kimler tarafından, kimin işine yarıyor arkasında kimler olabilir sorgulamadan atılan adımlar düşmanın amacına hizmet edebilir!
Kahramanmaraş, Çorum'da Alevi Sünni çatıştırılması ve 15 Temmuz Din/Dindar kisvesi ile İHANET girişimi!
Ve Bugün olası tehlikeler!
15 Temmuz ihanet girişimini anlatarak vaktinizi almayacağım, 15 Temmuz ihanetini hep birlikte yaşadık. 15 Temmuz sürecini konuşmak müzakere etmek elbette çok önemli.
Ancak Türkiye'yi 12 Eylül 1980 ASKERİ MÜDAHALESİNE hazırlayan PROVAKASYONLAR unutulmuş ya da daha doğrusu yaşı kırkın altında olanların bilmediği dolayısı ile oluş biçimini, tertip şeklini daha da önemlisi sonuçlarını ve TOPLUMSAL olayların ne kadar da BASİT GEREKÇELERLE yapılabildiğini, sonuçların olağanüstü hazin olduğunu anlatmak ve BUGÜNE projeksiyon tutmak istiyorum.
1978'de Kahramanmaraş, 1980'de Çorum olayları 12 Eylül askeri müdahalesine giden yolun taşlarını onlarca insanın hayatını kaybetmesi, onlarca insanın suçlu suçsuz hapishanelerde ömrünün çalınması sonucunu doğurmuş Türkiye'de gerek Alevi vatandaşlarımız gerek Sünni vatandaşlarımız için ÇOK PAHALI bedeli kan can olan derslerini almışlardı.
Ancak olayların üzerinden 40 yılı aşkın zaman geçmesi yeni nesil insanların unutması dolayısı ile de toplumu YENİ PROVAKASYONLARA açık hale getirmiştir.
Kahramanmaraş Katliamı veya Kahramanmaraş Olayları, 19 Aralık ile 26 Aralık 1978'de Kahramanmaraş'ta meydana gelen katliam. Resmi açıklamalar Kahramanmaraş olaylarının yedi gün sürdüğü, olaylar sırasında 120 insanın hayatını kaybettiği, 200'ün üzerinde evin yakıldığı, 100'e yakın işyerinin tahrip edildiği, davaların yirmi üç yıl sürdüğü, davalar sonunda 22 kişinin idam, 7 kişinin müebbet hapis, 321 kişi için ise 1-24 yıl arasında cezaya çarptırıldığı, olaylarda önemli rolü olduğu düşünülen 68 kişiye ise ulaşılamadığı yazılmakta olduğu gibi Kahramanmaraş olaylarının 12 Eylül Darbesi'ne gerekçe olaylardan biri olarak kabul edildği bilinmektedir.
Olayların nasıl tertip edildiği ve darbecilere zemin hazırlamak maksadı güttüğü merhum Ecevit'in açıklamalarından anlaşılmaktadır. Bu konuyu Mamak Zindanlarında Bir Akıncı Tarihe Notlar kitabımızda genişçe anlattım. Ecevit "Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren'e hilal bölgesinde de sıkıyönetim ilan edilmesini istedim. Evren yeterli askerin olmadığı gerekçesi ile sıkıyönetim ilan etmedi ama aynı Evren 12 Eylül Müdahalesinde bütün Türkiye'de sıkıyönetim ilan etti." Sözleri aslında bunun bilinçli, planlı daha da önemlisi "askeri müdahaleye gerekçe olsun/oluşsun" diye kanlı olaylardan birisi olduğu bugün daha aşikar olarak ortaya çıkmıştır.
Olayların başlaması sanıldığı gibi çok karmaşık bir olayın sonucu değildir.
19 Aralık'ta Çiçek Sineması'na Cüneyt Arkın'ın başrol oynadığı "Güneş ne zaman doğacak" filminin gösterimi sırasında sinemaya saat 21.00'de patlayıcı atılması ile olayların fitili ateşleniyor.
Aynı şekilde 57 kişinin hayatını kaybettiği Çorum olayları da çok basit bir provakasyonla..
Ramazan ayının başlamasıyla birlikte, belediye hoparlöründe komünistlerin suları zehirlediğini, "sular zehirli sakın içmeyin" diye bir anons yapılması ile halk kışkırtılmaya başlamıştır. Halk yavaş yavaş galeyana getiriliyor. Ülkemizde yabancı ajanlar cirit atıyor, bunlardan Amerikan Ajanı Alexader Pech isimli ajanın varlığı bilinmesine rağmen ihmal ya da işbirlikçilerin görmezlikten gelmesi ajanın faaliyetlerini kolayca sürdürmesinin yolunu açıyor. Çorum'da yavaş yavaş galeyana getirilmeye başlanılan halk Kahramanmaraş’tan sonra Çorum'da da karşı karşıya getirilmek istenilmiş ve çeşitli müdahalelerle getirilmiş hem de çok basit asılsız yalan haberlerle 29 Mayıs 1980 Çorum'da olaylar başlamıştı.
Kahramanmaraş'ta Alevi Mahallesi'nde "Türkiye'de Sünniler alevi katliamı yapıyor" yalanını Sünni mahallelerinde ise "Aleviler Sünnileri katlediyorlar" yalan haberlerini yaydıkları gibi kimler tarafından yapıldığı bilinmeyen(!) her iki tarafa silah dağıtılarak insanlar birbirlerine kırdırılmış ve sonuçta 12 Eylülde ABD başkanının "bizim çocuklar Türkiye'de yönetimi devraldı" açıklaması ile askeri müdahalesinin kimlerin desteği ile yapıldığı tarihe kaydediliyor ve vatandaş darbecilerin "kimin çocukları" olduğunu böylece öğrenmiş oluyordu.
Bugün ülkemizde pek çok konunun istismarı yapılabilir. Unutulmamalıdır ki en tehlikeli yalan ve provakasyon gerekçesi GERÇEĞE EN YAKIN OLANDIR dolayısı ile halkın galeyana getirilmesi ve sonuçlarının nereye varacağı nasıl bir faturasının ve tahribatının olacağı, olaylara alet edilen halkın önceden öngöremediği ve beklemediği hazin sonuçlar doğurabilir.
Çok dikkatli olmalı ve geçmişte yaşadıklarımızdan kesinlikle İBRET VE DERS almış olarak hiçbir provakasyonla alet olmamalıyız.
Unutmamalıyız ki "demokratik ve yasal" olmayan yolların sonu çıkmaz sokaktır. Ve tertipçileriyle Türkiye düşmanları dışında kimsenin işine yaramayacak sonuçları olacaktır.
Mülteci meselesi ya da başka birtakım kışkırtılmalarla GEZİ OLAYLARINDA OLDUĞU gibi olaylar çıkarılmak istenebilir. ANKARA ve URFA'DA yaşanılanlar pek hayra alamet değil! Aman dikkat!
Mülteci meselesi SIĞINMACILARLA KAVGAYLA ÇÖZÜLEMEZ!
MÜLTECİ MESELESİ ÇOK CİDDİ BİR MESELEDİR, BU MESELE DEVLET TARAFINDAN MUTLAKA ÇÖZÜME KAVUŞTURULMALIDIR. Türkiye'nin yumuşak karnı, zayıf yanı olmasına fırsat verilmemelidir.
Lütfen dikkat!
"İstanbul Pendik'te iki kişi CEMEVİNE saldırıyor cemevinin camlarını kırıyor!"
Buna benzer provakasyonlara karşı hep birlikte dikkatli sağduyulu ve meteyakkız olmalı oyunlara gelmemeliyiz.
Su uyur düşman uyumaz!
Bir sözüm de siyasetçilere; ayrıştırıcı çatıştırmacı dil kullanmaktan vazgeçin. Vaziyeti fırsata çevirmeyi sakın aklınızdan bile geçirmeyin bu millet canı pahasına gereğini yapar ancak buna meydan verenleri asla unutmaz!
GÜN BİRLİK BERABERLİK GÜNÜDÜR
Başka Türkiye yok!
Vesselam..