Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Alevi canlarımızı kışkırtarak siyaset yapmak iç cephemizi sarsmayı hedef alan bir sabotaj girişimidir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Bizler binlerce yıldır bu coğrafyada bir arada yaşamış, birlikte yaşamış, aynı kaderi paylaşmış insanlarız. İnşallah, ebediyen burada yan yana yaşamaya devam edeceğiz. Türkler, Araplar, Kürtler, Sünniler ve Aleviler olarak birbirimizin hamisiyiz, dostuyuz, kader ortağıyız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ve Aleviler konusunda şunları söyledi:

Komşumuz Suriye’de 14 yıllık zulmün ardından kardeşlerimiz ilk kez Ramazan ayını üzerlerine bomba yağma korkusu duymadan geçiriyorlar. Aynı şekilde geçen Ramazan’ı İsrail’in vahşi saldırıları altında idrak eden Gazzeli kardeşlerimiz ateşkesin sağladığı kırılgan ortamda yıkıntıların arasında bile olsa 471 gün sonra rahat birer nefes alıyor. Suriye ve Gazze’deki kardeşlerimize bir kez daha muhabbetlerimizi, dayanışma mesajlarımızı yolluyoruz. Bu Ramazan’ın ülkemizle birlikte tüm bölgemizde ve ötesinde kardeşliğe, barışa ve huzura vesile olmasını yürekten temenni ediyoruz.

“BİRÇOK YERDE KİMİ ZAMAN ETNİK, KİMİ ZAMAN DA İNANÇ AYRIMI ÜZERİNDEN GERİLİM VE KARGAŞA ÇIKARILMAYA ÇALIŞILIYOR”

Burada şu noktayı da ifade etmeden geçemeyeceğim: Biz herkes için barış, herkes için istikrar dedikçe İslam coğrafyasının istikrarsızlığından beslenen güç odakları da boş durmuyor. Afrika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Balkanlar’a kadar birçok yerde kimi zaman etnik, kimi zaman mezhebi, kimi zaman da inanç ayrımı üzerinden çatışma, gerilim ve kargaşa çıkarılmaya çalışılıyor. Bunun son örneğine komşumuz Suriye’de eski rejim artığı provokatörlerin mezhep kavgası çıkarmayı amaçlayan terör eylemlerinde şahit olduk. Ülkenin özellikle azınlıkların yaşadığı bölgelerinde patlak veren olaylarda Suriye ordusu mensuplarının yanı sıra, pek çok sivil de hayatını kaybetti. Maalesef bunların arasında teravih namazındın çıkarken kalleşçe şehit edilen kardeşlerimiz de var. Suriye hükûmet güçlerinin etkin müdahalesi sayesinde olayların büyük oranda kontrol altına alındığını, ancak sahadaki durumun hassasiyetini hâlen koruduğunu görüyoruz.

Öncelikle burada şunu açık açık söylemek isterim: Türkiye olarak Suriye’nin birliği, dirliğini, toplumsal barışını hedef alan her türlü saldırıyı terör ve tedhiş eylemini en güçlü biçimde lanetliyoruz. Ülkemiz aleyhine herhangi bir gelişmenin olmaması için gereken tedbirleri alıyoruz. Ayrıca gergin havanın süratle geride bırakılması için Suriye makamlarına gerekli telkinlerde bulunuyoruz. Cumhurbaşkanı Şara’nın mutedil ve yatıştırıcı olduğu kadar hukuk dışına çıkanların cezalandırılacağına dair kararlı mesajlarını olumlu karşılıyoruz. 8 Aralık’tan beri Sayın Şara rövanşizm tuzağına düşmeden kucaklayıcı bir politika izlemektedir. Bunun güçlenerek devam etmesi Suriye’ye yönelik oyunları bozacaktır. Suriye’nin on yıllardır hasretini çektiği kalıcı barış ve huzur ortamına bir an önce kavuşmasını samimiyetle arzu ediyoruz. Arap, Türkmen, Kürt, Dürzi, Nusayri demeden Suriye halkının tamamının basiretli davranarak ülkelerinin parçalanmasını ve istikrarsızlık batağına sürüklenmesini isteyenlere müsaade etmeyeceğine inanıyorum.

Şu hakikatin altını bugün tekrar çiziyorum: Bizler binlerce yıldır bu coğrafyada bir arada yaşamış, birlikte yaşamış, aynı kaderi paylaşmış insanlarız. İnşallah ebediyen burada yan yana yaşamaya devam edeceğiz. Türkler, Araplar, Kürtler, Sünniler ve Aleviler olarak bir birimizin hamisiyiz, dostuyuz, kader ortağıyız. Şayet biz tefrikayı kapımıza yaklaştırmazsak, Müslümanların kanından ve gözyaşından beslenenler hiçbir şey yapamaz. Ama birbirimize düşersek o zaman da bizi kimse koruyamaz. Bölgemizde huzura açılan kapının anahtarı ittihattır, vahdettir, acımızın da, sevincimizin de ortak olduğunun şuuruna varmaktır. Birlik ve beraberliğimiz ne kadar sağlamsa, kardeşlik kalemiz de o derece muhkem, o derece aşılmaz olacaktır.

“HANGİ MEZHEBE MENSUP OLURSA OLSUN HİÇ KİMSEYE FARKLI GÖZLE BAKMIYORUZ”

Suriye’deki yangını tam 14 yıldır ülkemize sıçratmaya çalışanlara da şunu tekrar hatırlatıyorum: Biz ne Irak’ta, ne Suriye’de, ne Lübnan’da, ne de diğer bölge ülkelerinde hiç kimsenin kökeniyle, diniyle, mezhebiyle, inancıyla ilgilenmiyoruz. Hangi mezhebe mensup olursa olsun hiç kimseye farklı gözle bakmıyoruz. Tüm insanları Hazreti Ali Efendimizin Aleyhissalatu Vesselam buyurduğu üzere; ya dinde kardeşimiz ya da yaratılışta eşitimiz olarak görüyoruz. Her kim Suriye’ye baktığında sadece mezhep, meşrep, köken görüyorsa kör bir taassuba hapsolmuş demektir. Her kim sırf meşrebinden dolayı zalime arka çıkıyorsa, insanlığa dair tüm değerlerini kaybetmiş demektir. Biz asla böyle olmadık, bundan sonra da olmayacağız. 1 milyon Suriyeli Baas rejimi tarafından katledilirken nerede duruyorsak, bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. Geçen sene seçim kazanmak uğuruna faşizmin en ilkel biçimi sergilenirken neyi savunuyorsak, bugün de aynı ilkeleri dirayetle savunuyoruz. Suriye konusunda kimse bize vicdan dersi veremez. Varil bombalarıyla, kimyasal silahlarla masum çocuklar öldürülürken 14 yıl boyunca susanlar bugün çıkıp bize hadsizlik edemez. Biz hem Suriye’de, hem de Gazze’de kardeşlik sınavımızı alnımızın akıyla vermiş bir hükûmetiz. Türkiye, insani ve ahlaki olarak ne yapılması gerekiyorsa dün olduğu gibi bugün de fazlasıyla yapmaktadır. Muhalefet, en azından böyle muhataralı bir konuda sorumlu davranmalı, fitne ateşine odun taşımaktan artık vazgeçmelidir.

Bakın çok açık ve net söylüyorum; Alevi canlarımızı kışkırtarak siyaset yapmak iç cephemizi sarsmayı hedef alan bir sabotaj girişimidir. Hele hele soykırımcı canilerden medet ummak, kelimenin tam anlamıyla mandacılıktır. Türkiye gibi Suriye de bağımsızlığını şehit kanlarıyla kazanmış özgür bir devlettir. Eski kötü günlerin hayalini kuranlar Allah’ın izniyle hüsrana uğrayacaktır.

“SURİYE’NİN TÜM ETNİK VE MEZHEBİ UNSURLARIYLA HUZURA ERMESİ İÇİN HER TÜRLÜ DESTEĞİ SUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Bir başka önemli husus ise şudur: Türkiye, 40 yıldır başına bela olan bir musibetten kurtulmaya çalışırken yeni fay hatları oluşturmanın ülke düşmanları dışında kimseye faydası olmaz. Milletçe iç cephemizde gedik açılmasına eyvallah diyemeyiz. Yakın çevremizde yıllardır oynanan kirli oyunu Türkiye’de de sahnelemek isteyenlere 14 yıldır olduğu gibi yine fırsat tanımayacağız. Yeni süreçte komşumuz Suriye’nin toparlanması, toprak bütünlüğünü ve üniter yapısını koruması, tüm etnik ve mezhebi unsurlarıyla huzura ermesi için elimizden gelen her türlü desteği sunmaya devam edeceğiz. Ülkemiz toprakları üzerinde ameliyat yapılmasına nasıl izin vermediysek, Suriye’de de kadastro mühendisliğine asla rıza göstermeyeceğiz.

bursaarena.com.tr

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner5

banner1