Dünya Sağlık Örgütü 2020 verilerine göre; dünya genelinde “en sık rastlanılan kanser türünün meme kanseri (açık ara) olduğu” açıklanmıştır. Bu istatistiki verilere ek olarak “kanserin en tehlikeli tipi” olarak kabul edilip, “erken teşhis erken tedavi” gerekçesiyle kadınlarımıza sık sık kontrol yaptırmalarının tavsiye edilmesi de işin tuzu biberi olmuştur.
Ülkemizde de 20-50 yaş aralığındaki kadınlarımız arasında “patlama noktasına gelen meme kanseri;
–Gerçekten bu kadar yaygın mı?
-Bu kadar ölümcül mü?”
Yoksa insanımızın “bilinçsiz davranışları, gereksiz korkuları ve para için yapılan gereksiz uygulamalar nedeniyle mi bu kadar yaygınlaşıp kanser liginde ilk sıraya yerleşti.”
Yine Dünya Sağlık Örgütü 2020 verilerine göre “vaka sayısı olarak ilk sırada olmasına rağmen, kanser nedeniyle ölüm sıralamasında meme kanseri neden (5.sırada) gerilerde?”
“Ölüm yüzdesinin düşük olma nedeni modern tıbbın başarısı mı?” Yoksa “kanser olmadığı halde kanser teşhisi konulan vaka sayısının çokluğumu?”
Bu sorulara sizin cevap verebilmeniz için;
-Meme kanseri nedir?
–Bilinen sebepleri nelerdir?
-Memede kitle neden oluşur?
Gibi soruların cevabını mümkün olduğu kadar anlaşılır hale getirerek kısaca yazmak istiyorum.
Normal şartlarda meme kanserini “memedeki bir kısım hücrelerde DNA yapısının bozularak hücrenin (kafayı yemesi) sonucu) kontrolden çıkarak aşırı şekilde hızlı çoğalıp yaygınlaşarak kişinin ölümüne neden olan bir hastalık” şeklinde tarif etmemiz gerekir.
Ancak günümüzde “memede elle, mamografi ile, ultrason ile veya MR ile yakalanan her kitleye PET çekilip biyopsi yapılarak, hastanın iyi ya da kötü huylu kanser muamelesi görerek ya kemoterapi gibi çok ağır bir tedaviye alınmakta, ya da iyi belirli aralıklarla kontrole çağrılarak,” sürekli kanser korkusuyla yaşamaya mahkum edilmekte.
Halbuki dünya genelinde memede kitle oluşumu çok yaygındır ve “kanser dışında kitle oluşumunun birçok nedeni vardır.” Oluşan bu “kitlelerin de en az %80”inin bir tehlike arz etmediği yani iyi huylu olduğu, ölümcül olmadığı (kanserle ilgilenenler tarafından) bilinmektedir.”
Kadınlarımızın “meme kanserinin nedenleri ve oluşumu hakkında hiçbir bilgiye sahip olmamaları, tüm medya unsurları kullanılarak pompalanan korku ve iyi huylu kanser etiketiyle rutin kontrollere tabi tutulması,” hasta ve yakınlarının hem yaşam kalitesini düşürmekte hem de “kanser korkusuyla beynimizin salgıladığı düşünce kimyasalları nedeniyle gerçekten kanser olabilmektedirler.”
Not. İnsanımızın okumayı sevmediğini bildiğim için “memede oluşabilecek kitle çeşitleri, oluş nedenlerini ve yapılması gerekenleri” sonraya bırakıyorum.
Cuma günü vesilesiyle, Sağlık bilincimizin çoğalmasına katkı sağlar umuduyla…