Sevgi, her canlının yüreğinde daha yaradılışından itibaren var olan temel bir duygu.
Herkesin sevmeye, sevilmeye ihtiyacı var. Bu bağlamda doğanın dengesi de, bence bu ilahi noktada kurulmuştur.
İnsanı, hayvanı, doğayı, hülasa tüm yaradılanları sevmek..
İnsan gülmeyi sever, seyahat etmeyi, yemek pişirmeyi, resim yapmayı, fotoğraf çekmeyi gibi gibi bir çok şeyi sevebilir, sever de.. İnsan önce kendisini sevmeyi bilirse, ancak o zaman her şeyi de sever.
...
"Cehennem: İnsan yüreğinde sevginin bittiği yerdir" demiş Dostoyevski..
Öyleyse “sevmeyi bilmeyenler için yaşasın cehennem” derse içimdeki şeytanın gör dediği, ne diyelim?
Bu sevmek var ya; tamamen insanın gönlünün mayası, hücrelerinin yansıması gibi bir şey.. İşte tam da bu noktada “soğuk bir kalpten, sıcak bir ses çıkmaz” dersek, haklı olacaktır..
...
Sevgi..
Vicdan, iyilik, emek, anne yüreği, aşık ve maşuk, sahip çıkan dost, gönlün sesi, sıcak insan eli..; gibi derken, her maddi ya da manevi olgunun ötesinde; yani daha derinden bakınca, "yağmurlu bir havada izlediğimiz gökkuşağının renklerinde, ilahi bir gönül akışı" demek geliyor içimden..
...
Cengiz Aytmatov'un eseri ve daha sonra Türk beyaz perdesine de film olarak kısmen aktarılan "Selvi Boylum Al Yazmalım" hikayesi geldi aklıma.. O hikayede, bırakın romantizmi, sosyolojik olarak da çok farklı bir olguydu sevgi.. İşte, hikayenin özgün dersini vurgulayan bir cümle; "Hak eden aşıklar, her zaman kavuşmalı.."
...
Sevgi neydi... Sevgi iyilikti, dostluktu..;
Yüzlercesini saysanız, ilk öne çıkan bir tarif vardır ki, o tek başına olsa da tüm tariflere hakimdi; "Sevgi Emektir.."
...
İnsanlar doğduğu andan itibaren sevmeyi biliyor; ilk annesini, babasını diğer aile bireylerini gördüğünde, daha bebekken onlara tebessümle bakıyor ve bir şekilde belli ediyor sevgisini.
Daha sonra yetişkin bir birey olduğunda yön veriyor sevgisine veya sevgisizliğine..
Yüreği sıcak ve sevgi dolu yaklaşıldığında bırakın insanları, herhangi bir hayvandan dahi alabiliriz bu sevgiyi.
Evimizde beslediğimiz kedi, köpek, kuş dahi bilir, aldığı sevginin kıymetini de; birçok insan farkına bile varmaz..
Sahip oldukları şeylerin kıymetini bilenler, sevgi sözcüğünü daha iyi kavrarlar ve hep severler. Hayatı, doğayı, anneyi, babayı, kardeşi, sevgiliyi.. Yeri geldiğinde bir karıncayı, ya da o rengarenk kanatlarıyla bir kelebeği..
...
Ben güne bu küçücük güzellikle başlıyorum; “seni seviyorum hayat" diyerek..
Sevgi her canlı için bu kadar önemli bu kadar içten bir duygu olduğuna göre, sevgiden mahrum insanlar bundan nasıl etkileniyor ve nasıl bir psikolojide oluyorlar? Sevginin ne olduğunu bilmeyenler, bence beyin engelli gibidirler ve ne yaparlarsa yapsınlar, doğruyu bir türlü göremezler...
Bazen örneklerine rastlıyorum ki; çocukluğunun ilk yıllarında bir şekilde sevgisiz kalan bazılarının, gelecekte sevmeyi bilmeyen birer yetişkin olarak hayatlarını idame ettirmeye çabaladıkları da çok acı..
Tüm insanlığın (korona virüs üretkenleri başta), önce “SEVGİ” kelimesini iyi okumalarını diliyorum..
Haydi, bu hafta da yine, bu evrensel çizgide buluşalım ve ona sahip çıkalım; “SEVGİ..”
Sevgiyle, saygıyla, sağlıcakla kalın...
Teşekkürler cici yazar. Sizi izliyorum.