Boş verin siyasetle bu kadar haşır neşir olmayı ve şu pandemi sürecinde içinize kapanıp sus-pus olmayı. İşte güzel bir hafta sonu daha geldi ve ben sizlere yine öyle konusu çok ağır olmayan bir anlatımda bulunayım, ne dersiniz?

Bazı insanlarımız vardır bilinç yetisi gelişmemiş. Bu dünya ile ilişkisini kesmişçesine; yaşamın tek anlamını para, araç, gereç, mal, mülk biriktirmek gören bazı insanlarımız..

Çıkar peşinde koşarlar, birikimlerini tüketmemeye çalışırlar. Bu arada hayatı da es geçerler ve bunun farkına bile varmazlar.

Seyahat etmez, doğru düzgün yemez-içmezler de.. Paralarının bekçisi olurlar ve gereğince harcayamadan da ölürler. Biriktirmekle mutlu olduklarını sanırlar, oysa ki o mutluluğu tanıyamadan göçüp giderler.

‘Kefenin cebi yok’ cümlesi onlar için söylenmiş sanırım.

Tabii ki insanlar yarınlarını düşünerek, bugün de yarın da kimseye muhtaç olmadan yaşayabilmek için, ekonomik anlamda birikim yapmalı. Fakat bunu tamamen “pintilik” çizgisine götürmeden bir mantık ve hesap çizgisinde taşımak önemli. İnsanın sahiplenmek istediklerini illa ki bir “ihtiras” düzeyinde ve “istif” ederek çoğaltmaya çalışması, çok kötü olsa gerek.

Yine bir anımı anlatayım sizlere;

Uzaktan akrabamız da olan bir yaşlı çift var. Çocukluğumuzdan beri onları hep pintilikleriyle tanırız. Çok hoş sohbet ve sevecen insanlar ancak her ikisi de “dünya cimrisi” desem yeridir.

Lüks bir semtte oturan, varlıklı ve gelir düzeyi de yüksek bir aile. Fakat dedim ya “pintiler” işte..

Bir vesile oldu ve amcamın kızıyla birlikte ziyaretlerine gittik.

Güler yüzle, sevinç ve samimiyetle karşıladılar sağ olsunlar.

Sohbet, muhabbet derken bir kolonya, çay – kahve falan ikramının, lafını bile etmediler. Bir, bir buçuk saat hasbıhalden sonra “kalkalım artık” dedik. Teyze hemen atıldı “yoook, billahi bırakmam, oturun, ne güzel sohbet ediyoruz işte..”

“Haydi az daha kalalım bari” dedik, fakat yine bıcır bıcır konuşuyor.

Akrabalardan, ortak tanıdıklardan, gençlik yıllarından anlatıyorlar.

Sözü teyze bırakıyor, eşi kaldığı yerden devam ediyor.

Aklımızdan “yaşlılığın verdiği yalnızlık duygusu, konuşma, anlatma ihtiyacı” diye geçirerek, yaşlarına hürmeten sus pus dinledik saatlerce.

Eh.. artık akşam olmak üzere ve “bizler gidelim” dedikçe “yoook oturun” deyip duruyorlar.

Bizim bir Orta Anadolu lafı vardır, ne kadar da isabetli “kuru kuru kurbanın olayım..” diye..

Artık dayanamadık “acıktık evimize gidip yemek yiyeceğiz bırakın gidelim” dedim.

Demiyorlar ki “Olur mu çocuklar akşam oldu, bu saatte yemek yemeden göndermeyiz”

Yahu bir teklif edin hiç olmazsa, adettendir.. Zaten kabul edecek falan da değiliz.

Diye düşünüyordum ki teyze atıldı “Çocuklar haydi şimdi biriniz gidin şu köşedeki meşhur kebapçıdan hepimize yemek alın gelin, yanında tatlı da olsun” dedi. Amca sürdürdü siparişi “şalgam suyu da iyi gider, birer şişe alın isterseniz..”

Neyse aldık getirdik siparişlerini, tabi restoranın ödemesini biz yaptık. Ev sahiplerinden ses yok, seda hiç yok..

Helal olsun da bir kere lafını bile etmediler.

Ve bir de yemek arası sohbette demezler mi “Yeyin çocuklar yeyin, varken yenir” diye.

Haydi bunlar bir yana, bari yemek sonrası bir çay-kahve lafı falan da gelmiyor ortaya.. Çay-kahve gurbete, uzaklara gitmiş sanki..

Gülüyoruz tabii ki için için gülüyoruz..

Kuzenim, “Çok haklısın teyze varken yenir, sizler gibi, bak ne güzel bir eliniz yağda, bir diğeri balda. Para da bol maşallah, ehhh ne güzel, siz de herhalde öyle yapıyorsunuz, varken yiyerek..”

Biraz esprili, biraz da alaycı bir şekilde söylendi.

Yine "kalkalım geç oldu” dediğimizde, son olarak bizden rica ettiler ki, “evde bir iki eksik var alıp getiriverseniz, markete gidip gelmek bizim için zor oluyor” diye.

Neyse siparişlerini de bir koşuda alıp geldi sevgili kuzen.

Fakat ne sipariş verirken, ne de siparişler eve geldikten sonra fiş bedelini ödemek gibi bir hareket yok. Yine ses yok, yine seda hiç yok..

Eğildim ve mırıldanarak, “hemen gidelim artık, yoksa yarınki kahvaltılıklarını da bize yıkacaklar..”

Neyse vedalaşıp kalktık ve uğurlarken “Çocuklar sık sık gelin bekleriz” diyorlardı.

..

“Yeyin çocuklar yeyin, varken yenir” sözü, o teyzenin vecizesi olarak kaldı aklımızda. Yıllar boyu arada bir yemeklerimiz esnasında söyler, yad eder ve güleriz tabii ki..

“Yeyin çocuklar yeyin, varken yenir”

Canları sağolsun, sağlıklı ve çok yaşasınlar da, hey Yarabbim bu nasıl bir pintilik? Çayı-kahveyi bile uzaklara göndermiş; ayıbı, utanmayı da askıya almış..

Sağlıkla, saygıyla, sevgiyle kalın.

ŞŞŞ…İİİÖÖKŞ

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.