Köy Enstitüleri, ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere planlanan ve tamamen bize özgü olan bir eğitim projesiydi.
Anadolu’nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak, Cumhuriyetin çağdaşlaşma ve aydınlanmada başarılı olabilmesi için, zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç tarafından 17 Nisan 1940 tarihli yasayla kurulmuştu.
Proje, ezberciliği reddeden, özgür, bilime dayalı ve çok yönlü yetiştirilmiş bir genç nesli hedefliyordu.
Anadolu’nun tarıma dayalı zenginliğine göre “Topraksız ülkeden hayır gelmez” düşüncesiyle bir program hazırlamışlar ve yüzde 80’i köy çocuklarından oluşan eğitime hazır bir ‘çocuklar ordusu’ kurmuşlardı.
Bir süre sonra Ata’nın istediği gibi fikri, irfanı, vicdanı hür 247 öğretmen yetiştirdiler. Atatürk ve devrimlerinin, devlet ve millet sevgisinin genç nesle aktarılmasını sağladılar.
Kısacası, artık herkesin anlayabildiği gibi, ülkemizin kalkınması ve insanımızın eğitilmesi adına yapılan harika bir çalışmaydı.
Ancak, 1947 yılından itibaren eğitim sistemimize bir el uzandı ve Anadolu insanının bu aydınlanma sürecini durdururcasına, faaliyetteki okulları 1954 yılında çıkarılan bir yasayla tamamen kapattılar..
…
Eğer Köy Enstitüleri kapanmasaydı şimdi ülkemiz çok farklı bir durumda olabilirdi.
Kalkınma ilk olarak köylerden ve köy çocukları eliyle başlatılacağı için, öncelikle köyden kente o şuursuz göçler olmayacaktı, ülkemiz özellikle tarımda çok daha önlerde olacaktı, daha bilinçli bireyler olarak daha bilinçli evlatlar yetiştirilecekti.
Güdülenmeye uygun kalabalıklardan ziyade; aydın, bilime dayanmış ve daha çalışkan bir toplum olacaktık.
Mesela, Japonların nasıl da kısa bir zamanda kalkındıklarına bakıp, iç çekmeyecek, hatta aydınlanma ve kalkınma konusunda tüm dünya toplumlarına örnek olacaktık.
Yani gerçekten çok şey çok daha güzel olacaktı..
…
Dün, Şehit Uğur Mumcu'nun Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümü nedeniyle 1990 yılında düzenlenmiş bir toplantıda yaptığı konuşmasının videosunu izledim. Etkilenmemek mümkün değil. Konuşmasının son bölümünü de siz okuyucularımla paylaşmak niyetiyle aşağıda aktarıyorum;
(Uğur Mumcu’nun konuşmasından)
“../..Bugün çeşitli siyasal rejimler depremler yaşıyor. Bu depremler düşünceleri, inançları yeniden değiştiriyor. Ama biz 21. Yüzyıla girerken şunu görüyoruz ki;
Bugüne kadar sonuç almış en güçlü örgüt Türkiye’de KUVAYİ MİLLİYE Örgütüdür. Mustafa Kemal ve Arkadaşlarıdır. Kuvayi Milliye toplumun en önemli Sivil Örgütlenme modelidir.
İkincisi kırklı yıllara rastlayan KÖY ENSTİTÜLERİ’dir.
İkisi de sivil toplumun vazgeçilmez kurumlarıdır.
İdeolojide KUVAYİ MİLLİYE tam bağımsızlık ilkesi,
Eğitimde KÖY ENSTİTÜLERİ.. İki hedef budur.
Bizler genç değiliz, o ak saçlı delikanlılar gençtir. Hepsini saygıyla selamlıyorum, düğme ilikliyorum önlerinde.. Teşekkür ederim..”
…
Bu ülke insanları Köy Enstitüleri’nin kıymetini onca yıl geçtikten sonra günümüzde ancak anlayabildi; görülüyor ki çok geç anladı, çok geç kalındı.. Maalesef.
Köy Enstitülerinin fikir babası İsmail Hakkı Tonguç ve dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile bu konuda taş üstüne taş koymuş tüm insanlarımızı ben de saygıyla selamlıyorum, mekanları cennet olsun.
Ve 1950 yılına ait Köy Enstitüsü öğrencilerinden bir - iki fotoğraf. Şu güzelliklere bakar mısınız;