Korona Virüsü hayatımızdan iki yıl çaldı, kimilerinin hayatının da tamamını..
Aradan kaç bayram geçti, kaç yaz tatili, kaç kez şehirler arası, ülkeler arası insan trafiği oluşmasıyla virüs iyice yayıldı ve yok olma süreci uzadı.
Kimileri aşılarını düzenli olurken, kimileri kendilerini aşı karşıtı ilan etti.
Ve bu bela üçüncü yılına girdi.
Normalde de olması gereken; Maske, Mesafe, Hijyen dilimize pelesenk olduysa da kimileri bu kurallara uydu, kimileri hiçe saydı .
Bu virüs son zamanlarda sanki yok olmaya başladı gibi algı oluştu.
Sağlık Bakanlığı'nın günlük veri tablosunda açıklandığı üzere, vefat olayları da günlük 30'un altında seviyelere düştü.
Tüm dünya genelinde virüsten kaynaklı ölümler azaldı ise de "salgın" gerçeği unutulur gibi değil.
Peki salgının hala sürdüğünün vatandaş ne kadar farkında?
Virüse karşı kişisel tedbirler uygulanmaya devam ediyor mu?
Bazı ülkeler tedbirleri halen sıkı tutuyorsa da, bazı ülkeler karantina zorunluluğunu dahi kaldırıyor.
Türkiye’de ve dünyanın bir çok ülkesinde kısıtlamalar kalkarken, maske kullanımı da gevşetildi.
Bu süreçte, tanıdığımız, tanımadığımız, akrabalarımız ve komşularımızdan birçok kayıp duyduk.
Toplumca travma yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz.
Kalabalık ortamlara girmemek, yüz yüze iletişime ara vermek stresi tetikledi.
Evdekal sloganıyla başlayan izole hayat, home ofis devam eden işler, tatil edilen okullar, şehirler arası, ülkeler arası kısıtlamalı seyahatler, sinema, tiyatro, restoran vs. aksiyonların tamamen kısıtlanması da sosyal hayatı bitirdi, bu durumlar bizleri psikolojik olarak da çok etkiledi. Her ne kadar o günden bugüne tedbirlerin çoğu esnetilse de çok da normale dönemedik.
Yapılan plan programlarda aksamalar ve planların ne zaman gerçekleşeceği konusundaki belirsizliğin devam etmesiyle; güven, korku, mutsuzluk psikolojisiyle mücadele etmekte zorlandık hepimiz.
İnsanın sosyal hayatı kısıtlandıkça yalnızlık psikolojisi daha çok stres doğurdu.
Toplumun genelinde öfke kontrolleri azaldı, hoşgörü, iyi niyet, sabır gibi ılımlı davranışları kısmen de olsa yok oldu.
Bu illet virüs bitsin gitsin artık istiyoruz.
Bu süreç ekonomiyi de olumsuz yönde etkiledi.
İthalat ve ihracata kısıtlamalar geldi, üretim kısmen geçici durdu, hayat durdu adeta.
Tabi öfkeli kaygının tek nedeni Korona Virüsü de değil, paramızın günden güne alım gücünün azalması, enflasyondan kaynaklı hayat pahalılığı, gelirlerin gideri karşılamaması da toplumda birer travma yarattı.
Net sayılar olmasa da 15 milyona yakın kişi koronavirüse yakalandı, 96 binden fazla kişi de virüs nedeniyle hayatını kaybetti.
En son haberlere göre; Çin'de koronavirüs vakalarının rekor düzeyde artması üzerine, pandeminin başlangıcından bu yana en kapsamlı sokağa çıkma kısıtlamalarına neden oldu.
Başta Doktorlar olmak üzere bütün sağlık görevlileri gücünün dışında uğraş verdiler. Günlerce uykusuz, yorgun ve ailelerini dahi görmeden aylarca gece gündüz canhıraş çalıştılar. Haklarını ödeyemeyiz, emeklerini inkâr edemeyiz, hepsine minnettarız. İyi ki varlar ve hep de var olsunlar.
Dilerim bu Korona illeti bütün dünyada son bulsun ve kurtulalım.
Sağlıkla, saygıyla, sevgiyle kalın.