Ben halk tipi yaşayan bir insanım; sabahları işyerime yürüyerek gider, akşamları bazen yürüyerek eve çıkar, bazen de belediye otobüsüne biner, yakın durakta iner ve evime ulaşırım.

İşten yürüyerek eve çıktığım bir akşamüstü Namazgah otobüs durağının önünden geçiyordum ki; babamın vaktiyle aynı işyerinde beraber çalıştığı, sevdiği saydığı yakın arkadaşı olan ve aynı zamanda ağabeyi gibi gördüğü "Makinist Ali Abi" ile karşılaştım, gözgöze geldik.

Namazgah'ta ikamet ediyordu. Öyle tahmin ediyorum ki; otobüsten inmiş evine doğru yönelmişti.

Benden ziyade sanki babamı görmüş gibi gözleri ışıl ışıl olmuştu.

Karşılıklı hal hatır sorup gönül aldıktan sonra Makinist Ali Abi'nin ağzından "İsmail, babanla beraber çok çalıştık. Baban; çok temiz, çok dürüst, çok iyi, çok çalışkan, çok güzel bir insandı. Rahmetli sizden başka hiçbir şey düşünmez, sizin için var gücüyle gece gündüz çalışırdı. Sizi çok severdi." sözleri döküldü ki; o sözlerle birlikte Makinist Ali Abi'nin de benim de gözlerimizden boncuk boncuk yaşlar dökülmüştü. 

Yine bir akşamüstü işten çıkmıştım. Bursa Valiliği'nin önündeki duraktan otobüse bindim. Kendime oturacak bir yer buldum ve oturdum. 

Hemen ardımdan mahallemizde yıllarca bakkallık yapmış olan emektar İsmet Abimizin otobüse bindiğini gördüm.

Hızla ayaklandım; İsmet Abiye yer verdim. "Sen otur evladım, rahatsız olma" dedi ama bizim ahlakımızda böyle bir olayın yeri olmadığı için ben de O'na "Olur mu İsmet Abim, lütfen gel, buyur otur" dedim.

İsmet Abi koltuğa oturdu, elindeki bir iki küçük alış veriş poşetlerini dizlerinin üstüne koydu. 

Birbirimize hal hatır sorduk ve yaklaşık on, on beş dakika sürecek yolculuğumuz içinde yüz yıllık bir muhabbet ettik. Mahallemizin eski insanlarından ve eski hayatlardan konuştuk.

Sohbetin bir yerinde İsmet Abi; "İsmail, yalnız senin baban çok mert, çok dobra bir adamdı. Bir sıkıntı olduğunda mahallede hiç kimsenin bana söyleyemeyeceği şeyleri yüzüme yüzüme söylerdi. O yüzden babanı herkesten ayrı tutardım" dedi...

Babamın bu şekilde anılması her zaman hem yüreğimi büyütüyor hem de gözlerimi dolduruyordu ki; bu tür hatıralar insanın ruhunu da okşuyor.

Dolayısıyla benim de yaşadığım bu hadiseler hayatım boyunca ruhumu okşayan istisna hatıralarım arasına girmiştir...

 Sevgili babacığım!

Hey gidi koca çınar, ne mutlu ki; biz senin gölgende var olduk, büyüdük, yaşadık.

Büyüyünce senin gibi olacağımızı sandık...

700 yıllık Çınar Ağacının gövdesinin güneş görmeyen dip kısmında hayat bulan yosunlar, büyüdüklerinde Çınar Ağacı olacaklarını sanarlarmış...

Bugün babalar günü..

Babalar günü sana yakışırdı,

KORELİ MEHMET...

Ruhun şad, mekanın cennet olsun.

Tüm yakınlarımın, arkadaşlarımın, dostlarımın babalar gününü kutluyorum. Vefat eden babalarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, hepsinin mekanları cennet olsun...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.