Hep duyarsınız şu kadar hizmet ettim, ben şu şu işleri yaptım ben olmasaydım... gibi serzenişleri. Siyaset arenasında bulunmuş ama elde ettiği karşılığı azımsamış veya hiç karşılık bulamamışların şikayetlerini dinlediğinizde içinizi tuhaf bir güvensizlik kaplar!
Bazen iş o kadar abartılır ki şaşar kalırsınız.
Şahıs milletvekili olmuştur, Bakan yapılmadığından sızlanır. Milletvekili olmuştur, bazen bir dönem bazen iki üç dört dönem ama tam da bu seçimlerde milletvekili yapılmamıştır.
Bakarsınız adam bulunmaz Bursa kumaşı! Onsuz siyaset mi olurmuş!
Başlar kendisini oraya taşıyanlara akıl almaz ithamlara.
Ya da dört dönem mebus yapılmıştır - yapılmıştır diyorum çünkü genel başkanların takdir etmediği bir şahsın milletvekili olması ya da herhangi bir göreve getirilmesi mümkün müdür!? - ama ne çare ki gene de kıymeti anlaşılmamış da bakan yapılmamıştır. Öyle ya bakan olanlardan fazlası vardır eksiği zinhar yoktur. Öyle inanır.
Bürokraside bir yerlere getirilmiştir ancak beyimizi kesmez, en üst neresiyse o orada olmalı ona inanır!
Oysa milyonlarca insan arasından kendisi çıkarılmış makam verilmiştir aslında fakat beyimiz kerameti kendinden görmekte ustadır. Ha bir de falan var ya falan iki yönetim kurulu üyeliği bir denetim kurulu üyeliği bir yerde danışman on parmaklarında on marifet tipler vardır ya işte onların inanın çoğuna on koyununuz olsa gütsün de akşam eve getirsin diye teslim etmezsiniz. Hatta iddia ediyorum kendilerinin iş yerleri olsa kendileri gibi birini işe almayı bırak semtlerine yanaştırmazlar. Çünkü haksız bir şekilde birkaç kurumda görev almak gibi sorumsuz ve hakkaniyetsiz birisini niye işe alsınlar ya da işlerini emanet etsinler ki?
Eğitimi, formasyonu, birikimi, çalışkanlığı ile milletvekili, bakan, belediye başkanı, bürokrat olanlara elbette sözümüz yok!
Ancak tabi hemen her ilgili kendisini yetkin göreceğinden bu makalenin zinhar konusu olmazlar zaten(!)
Siyasi partiler kanunu Türk siyaset kurumlarını yönetim usullerini EHLİYET ve LİYAKAT gibi ana kriterleri gözardı ederek ya da kriteri kendilerine uydurarak yürütülen süreç sonunda ise;
Makamını kaybettiğinde tek başına orta yerde kalmaları kaçınılmaz olmakta,
İHANET VE VEFASIZLIK duygusu her kademede boy göstermekte, kişinin bütün benliğini kuşatmaktadır.
Onun için kimileri her nasıl olmuşsa olmuş bir makam ve ünvan yakalayan elde ettiği konumu kaybetmeyi bir kenara bırakın daima en üst makamların kendi hakkı olduğu inancı ile içini kemiren onulmaz hasetlik ve vefasızlıklar yapabilmektedir.
Bütün bu gelişmelerin başlangıç noktası ise siyasi partilerin yönetim şeklini düzenleyen yasalardır.
Siyasi partiler yasası mevcudiyetini koruduğu "LİDER HEGEMONYASI" sürdüğü müddetçe bu süreç en tepeden en aşağıya sürüp gidecek ve sonuç olarak da "SAHTE BAĞLILIKLAR VE DOSTLUKLAR" MEZARA KADAR DEĞİL PAZARA KADAR devam edecektir.
Sonuç olarak da vefasızlık ve ihanet kelimesini her zaman duymaya devam edeceğiz.
Yazdıklarımın testinin yapılması çok kolaydır.
Birkaç dönem milletvekili, belediye başkanı yapılmış veya üst düzey bürokrat yapılmış ama şu anda tekaüt durumuna gelmiş birine sorun da görün anlattıklarımın ne kadar az olduğunu, durumun ne kadar vahim olduğunu.
Bir de gerçekten vefasızlık gösterilenler vardır. Onlara görev teklif edilmez. Onların emekleri, birikimleri görmemezlikten gelinir. İşte onları genellikle kimseye eyvallah etmeyen, belki boyun eğmeyenlerden oluşur. Tabi onların kontrolü zordur. Bu sebeple o tiplerin uzak durması tayin edicilerin işine gelir. Öyle ya herkese görev verecek değiller ya(!)
Peki bu durumda başta siyasi partiler kanunu yani "lider hegemonyası" sistemi değişir mi?
Zinhar değişmez! Niye değişsin ki!
Liderlerin iki dudağı arasına sıkışmış partilileri, bürokratların kendi haline bırakıldığını ve onların yeteneklerini göstererek halkın teveccühü ile Parlementoya geldiklerini veya belediye başkanı veya adeta tırnakları ile tırmanarak geldiği makamdaki adamı siyasi parti liderleri nasıl zaptı rapt altına alsınlar ki!
Onun için şimdiye kadar nasıl yapılmamışsa şimdiden sonra da kesinlikle bilin ki Türkiye'de böyle bir sonuç doğmaz. Bırakın Parlementoda bulunan partileri yüzde birlerde dolaşan parti başkanları bile bu durumu mevzu etmezler!
Niye etsinler tek tayin edici kendileri olmak varken niye gücü paylaşınlar?
Öyle ya da böyle vefasızlık siyaset alanının en sık yaşandığı bir alan olduğu ya da öyle hissedildiği bir alan durumundadır.
Siyaset suya yazılan yazıdır siz yazının bir harfini yazamadan yazı silinir!
Elde ettikleri pozisyonu korumakta "istiklal harbine" eş tutanlar bilir ki siyaset pozisyonu bir an bile boş bırakmaya gelmez, boş alan hemen dolar ve siyasi figür gözünün yaşına bakılmadan alan dışına itilir!
Siz bakmayın şık kıyafetler içinde gülücükler dağıtıldığına o gülücükler çoğu zaman yapmacıktır.
Kendisini bu tasnifin dışında görenlere bir sözümüz olamaz tabiki.
Bir de şayet vefasızlık yapıldığına inanıyorsanız onu da dert etmeyin çünkü tabii bir sonuçtur çoğu zaman. Kim bilir belki de yaratan sizi makam para ve kadın sınavından ve olması muhtemel işlerden (!) koruyordur. Üzülmeyin işte size de gerekçe ve çözüm bulmuş olduk arkanıza yaslanıp kahvenizi için mütevazı yuvalarınızda.
Sınavı kazananlardan olmak dileklerimle.
Kalın sağlıcakla..
Vesselam