Türkiye'yi yönetmeye talip siyasi partiler iktidarın yıpranmışlığından medet umarak yola çıkarlarsa, yolda kalırlar.

Projeleriniz, çözüm önerileriniz olmalı.

Kadrolarınız genellikle olduğu gibi sen/ben bizim oğlan, bizim toprak, hemşehrim ya da bizim mahalleden mi olacak?

İstanbul’da belediye başkanlıkları için iktidar ve muhalefet partileri Karadeniz kökenli bir başka parti ise Doğu kökenli adaylarla sahaya çıkmışlardı, bu mikro milliyetçilik değil de nedir?

Sayın Babacan’ın parti kuruluşu sırasında yaptığı “Cinsiyet eşitliği” konusundaki açıklaması “dışarıya” ve bir kesime verilmiş mesaj olarak alınmıştır.

Cinsiyet Eşitliği konusu İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’nin ısrarla yürütüleceği mi demektedir?

Şayet öyleyse eyvah ki eyvah!

Bu konuya açıklık kazandırmalılar.

Milli duruş ve milli anlayış bakımından çok hassas üzüntü verici yasal düzenlemelerle karşı karşıyayız.

İstanbul sözleşmesi ve aile ile ilgili yasal düzenlemelerdeki yanlışlardan dönülmesi için başta parlemento içinden Ak Parti ve MHP olmak üzere parlemento dışında kalan diğer partiler ile yasal düzenlemede dahli olan Sayın Davutoğlu, Sayın Babacan milli ve manevi değerlerimize uygun hukuki düzenlemeler konusunda müşterek gayret göstermelidir aksi halde düzenlemelerde dahli olanlar bu vebalden kurtulamazlar!

Yeni kurulan partilerin dini söylem ve iddia ile çıkmamaları doğru tavırdır.

Bazı siyasi şahsiyetler maalesef yaşam ve örneklikleri ile dini söylem ve iddiaların içini boşalttılar.

Ancak bir Müslüman için İslam’sız hayat düzenlemesi ve hedefi düşünülemez.

Siyasi şahsiyet ve kurumlar şeffaf olmalılar.

Tabi şeffaflığa mani bir durum yoksa.

Kürt Sorunu” olarak ifade ettikleri konuda da NET olmaları gerekiyor. Önerileri nedir?

Ülkenin bölünmez bütünlüğünü ÜNİTER” yapıyı korumak konusunda NET olmalılar.

Bunun dışında bir tavrı ve davranışları milletin affetmeyeceğini söylememize bilmem gerek var mıdır?

Sayın Davutoğlu ve Sayın Babacan Ak Parti iktidarında uzun süreli önemli makamlarda bulundular.

Devlet tecrübesi kazanmış siyasetçilerimizdirler.

Devlet adamı kolay yetişmiyor. İnsan hatadan ari değildir, önemli olan hatalarını anlayıp hatalarından ders çıkarmasıdır. Kaldı ki kimse sütten çıkmış ak kaşık değildir.

Kendilerine karşı akıl almaz iddialarla saldıranlar olmaktadır. Tenkit edilebilir, eleştirilebilir, soru sorulabilir zaten bunlar yapılmalıdır.

Ancak insaf ölçüleri içinde hakkaniyete ve iftira yapmadan olmalıdır.

Aksi halde birileri de dönse ve dese ki: “Söyledikleriniz doğruysa neden Sayın Erdoğan hükümetlerde ilgili şahıslara Başbakanlık, Genel Başkanlık, Dış İşleri ve Başbakan Yardımcılığı da dahil uzun süreli görevler verdi?” ne cevap vereceksiniz.

Sayın Erdoğan, Babacan’a ayrılmasının arefesinde hükümette görev teklif ettiği haberleri çıktı.

Eleştiri ve tenkit insaf ölçüleri içinde yapıldığında değer ifade eder.

Yazımda ben de oldukça eleştirel ve sorgulayıcı yaklaştım.

Her iki siyasetçi de tolerans ve hoşgörü sahibi oldukları bilinmektedir.

Öyle de olmalılar.

Hiç endişeniz olmasın ve telaşlanmayın. Bizim milletimizin engin sağ duyusu ile yapılan açıklamaları ve gelişmeleri VİCDAN VE İRFAN süzgecinden geçirmekte ve gereğini yapmaktadır.

Farklı olduğunu fark ettiren, çağdaş, donanımlı kadrolar ile güven sağlayan, milli ve manevi değerleri önceleyen kazanacaktır.

2023 seçimlerine, beş milyona yakın yeni genç seçmen ile girilecektir.

Yeni kurulan partilerin başarısı “genç seçmenlerin” beklentilerine, ufuklarına, umutlarına karşılık verebilmelerine bağlıdır.

Genç seçmenler sağ-sol ayrımlarıyla ilgilenmediği gibi herhangi bir partiye bağlılığa da kendilerini zorunlu görmemekteler.

Bu durum Ak Parti ve diğer partiler içinde önemlidir.

Başka bir önemli husus da Başkanlık seçiminde yüzde elli bir oy oranının zorunlu olmasıdır.

Elli artı bir zorunluluğu başka bir açmazı dayatmaktadır ve yüzde bir oranını yüzde elli orana eşitlemiş durumdadır.

Bu durum düzeltilmelidir.

Bu haliyle de seçimlerde ittifakları zorunlu kılmaktadır.

Yeni kurulan bu partilerin ittifak oluşumunda milli duruş sergileyip sergilememeleri esasen geleceklerini belirleyecek en önemli parametrelerden biridir.

Bilindiği gibi Saadet Partisi seçimlerde ittifak konusunda kendisini sol partiler profili üzerinde konumlandırmasının bedelini ağır bir şekilde ödemektedir.

Her ne kadar parti sözcüleri bu duruma gerekçeler anlatma gayreti içine olsalar da bu çaba seçmende karşılığı olmayan bir çabadır. Seçmen ne söylediğiniz kadar nerede konum aldığınıza da bakmaktadır.

Hiçbir yerde konumlanmamak da bir konumdur.

Taş yerinde ağırdır denir ya belki de SP için en doğru olanı bazılarının ifade ettiği gibi hiçbir ittifaka girmemekti.

Her ne kadar sağ sol keskin kutuplaşmasını kırmış olsalar da pahalı bir tecrübe yaşamış oldular.

Maalesef başka bir hususta ise, milli ve manevi değerlerin ciddiyetle öncelendiği, milli şuurun hedeflendiği ve ihtiyaç hissedildiği bir hedefi ne Ak Parti iktidarında ne de oradan neşet eden Gelecek ve Deva Partilerinde görememenin hüznünü ifade etmeden geçemeyeceğim.

Sonra Deizm yaygınlaştı serzenişleri öyle mi?

Ne ekerseniz onu biçersiniz!

Başta Ak Parti olmak üzere partiler alışılmış, kalıplaşmış parti anlayışı, yönetim anlayışı, statükocu yaklaşımlar, “parsellenmiş” seçmen üzerine, seçmeni kendilerine zorunlu görmek anlayışından vazgeçmezlerse inanın beklemedikleri hüznü yaşayacaklar.

Özellikle genç seçmen, partilerimizin bu yaklaşımı dışında perspektif sahibidir.

Bunu gözlemleyen, buna göre hazırlanan kazanacak.

Gelinen bu noktada geniş kitleler kendilerini oy verdikleri partiye zorunlu hissetmiyor.

Son olarak iktidar partisi ve yeni kurulan partiler siyasi yolculuklarında yollarını ayırmış olsalar da milli meselelerde, ülkemizi milletimizi ilgilendiren meselelerde parti çıkarlarını bir kenara bırakıp, milletin birliği, dirliği için kenetleneceklerine dair umudumu ve beklentimi naçizane koruduğumu belirtmek isterim.

Ötekileştirmenin, ayrıştırmanın, ayrılıkları derinleştirmenin kimseye faydası yoktur.

Hatalardan ders alarak millete hizmet etmenin yolları aranmalıdır.

Yarış hizmet yarışı olmalıdır.

Birlikte neler yapılabilir ona bakılmalıdır.

Ne mutlu milli değerlere, milletin kadim inancına, milletin manevi duygularına tercüman olanlara, onlara hizmet edenlere.

Gerisi teferruattır.

Ülkemizde pek çok parti tarihin derinliklerinde kaybolmuştur.

Siyasi partiler tarihin “çöplüğünde” mi yoksa tarihin “şükranla” yadedilen sayfalarında mı yer alacak? Bunu yaptıkları işler ile kendileri tayin edeceklerdir.

Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlık yapmış kaç kişinin ismi hatırlanır, hatırlananlar da milletçe şükranla anılır.

Şükran ve rahmetle anılmayı ve milletin duasını almayı başarmak için millete hizmet için meydana çıkan kazançlı çıkacaktır.

Aksi beyhudedir.

Vesselam..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.