İnsanlık doğulusu batılısı kuzeylisi güneylisi farketmeden değerlerinin değersizleştirilmesinin sosyolojik, psikolojik etkisini trajik olarak yaşamak üzeredir!
Sizler "Olur mu değerlerimizi yitirmenin acı sonuçlarını yaşıyoruz zaten, daha ne olacak ki olan olmuş!" diyebilirsiniz. Böyle düşünmekte haklısınız. Ancak içinde bulunduğumuz sürecin sonucunu henüz dünya yaşamadı! Yaşamaya başladı.
Hani bir sözümüz var "Allah bu günlerimizi aratmasın" diye. Evet gerçekten bu günleri arayacağımız günlere teknolojik gelişmeler ve iletişim alanında katedilen mesafelerden dolayı süreç akıl almaz şekilde hızlı ilerlemektedir.
Toplumların olmazsa olmaz değerleri olduğu gerçeğinden hareketle, insanlığın olmazsa olmazlarının durumunu gözlemleyelim.
Güvenlik,
Adalet,
Adil paylaşım,
Dini inancını yaşamak,
Sağlık,
İlaç,
Gıda,
Kültür,
Gelenekler,
Aile
Ve İnsan!
Baştan başlayarak durumu lafı çok uzatmadan kısaca durumu sorgulayalım.
Güvenlik; Güvenlik denince günümüzde süper güç ABD başkanı güvende mi? Güvende diyebilir miyiz, İngiltere Başbakanı ve diğerleri güvende mi?
Korona bize süper güç de olsanız güvende değilsiniz bunu kafanıza kazıyın demedi mi? Trump koronaya yakalanıp seçim propagandasından alıkonulduğunda bu ikaz bütün liderlere ve insanlığa yapılmış olmadı mı?
Şimdi hangimiz güvendeyiz diyebiliriz?
Şu soruyu da ilave edelim:
Dünyada bütün devletler, bütün sistemler, daha genel bir ifade ile insanlık dizayn edilmiyor mu?
Adalet; Dünyada demokrasinin beşiği insan hakları şöyle böyle diyerek yere göğe sığdırılmayan devletlerde adaletin, adalet makanizmasının nasılda istenildiği gibi uygulandığını görüp yaşamıyor muyuz?
Dünyanın kahir ekseriyetinde çifte standart ve ikiyüzlülük yaşamıyor muyuz? ADALETTEN söz edebilir miyiz?
Adaletin olmadığı yerde DEVLET yaşar mı?
İnsan can mal emniyeti içinde olabilir mi?
Adil Paylaşım; Az gelişmiş ülkeleri bu konuda değerlendirmeye almaya bile gerek yoktur.
Kapitalizmin insanlık üzerine tahakkümünü şairin veciz şekilde ifade ettiği gibi
"Bir kişiye bin pul, bin kişiye bir pul" dağıtılan dünyada İki Milyonun gelir toplamı dünyanın geri kalan kısmına denk ise daha söylenecek söz var mıdır? Çin'de alenen açıkça "KÖLE İŞÇİ" çalıştırıldığı, bunların çoğunun Doğu Türkistan vatandaşı Uygur Müslümanlarının olduğu BM raporlarında yer almadı mı?
Ülkemiz de dahil ücret adaletinden söz etmek mümkün müdür?
"Din adamları", "üfürükçülük, tecavüz" gibi süfli olaylarla anılarak dinin ve din adamlarının itibarı yerle bir edilmedi mi? Denilebilir ki; bir olay herkese şamil tutulamaz. Tabi ki doğrudur. Ancak sonuç olarak oluşan, oluşturulan algı itibarsızlaştırma üzerinedir.
Bu durum sadece ülkemizde değildir. Öyle olsa konjonktüreldir her şey zaman içinde yerli yerine oturacaktır diyebilirsiniz. Ancak din adamlarının değerlerini yitirmesi evrenseldir.
Sadece din adamları değil politikacılar da değersizleştirilmek için ne gerekiyorsa yapılmıyor mu?
Toplumun değer verdiği kurum ve insanlar değersizleşince onun yerini ne alacaktır?
Sağlık; İlaç ve sağlık sektörünün elinde kobay ve adeta hastalığı tedaviden öte "Hastalıkla Yaşamaya" endeksli sağlık sistemi ile İnsanlık esir edilmiş ve sömürülmüyor mu?
Dünyada sağlık harcamaları beslenme harcamalarının birkaç misli olduğu bilinmektedir. Hasta olarak ne kadar yaşarsanız o kadar ilaç sektörüne katkınız olacaktır. Sistem budur.
Gıda; Ne yerseniz, nasıl beslenirseniz siz osunuz. Genetiği değiştirilmiş, miktarı artırılmak için beslenme değerleri düşürülen ve kimyasallarla adeta zehir haline dönüşmüş gıda dünyanın en önemli sorunu değil mi?
Kültür; Çok gerilere gitmeye gerek yok bir nesil geçmeden kültür çatışması yaşanmıyor mu. Değerli bulduğumuz pek çok konunun bu günlerde yeni nesil için hiçbir anlamı olmadığı bir gerçek değil midir?
Aile; Aile batı toplumlarında bıkana kadar birlikte yaşamak, hatta erkek erkekle kadın kadınla birlikte yaşamak haline dönüşmedi mi?
Ülkemizde boşanmalar inanılmaz artmadı mı?
Aile kurumu saygınlığından söz edebilir miyiz?
Ve İnsan;
İnsanlık akıl almaz hızla bir yolculuğa çıkmış bulunuyor!
Kadın kadınlığından erkek erkekliğinden uzaklaştırılarak sözüm ona "cinsiyet eşitliği" ile cinsiyetsizleştirilerek cibilliyetsizleştirimiyor mu?
Sahi bu gidiş nereye?
Bu gidişe toprak dayanmaz, nebatat dayanmaz! İlahi hışım ile insanlık karşı karşıya değil mi?
Kimisi doymayan egemen güçlerin dünyayı yeniden dizaynı ve bu dizayn içinde DİNİN olmadığı hatta insanlık tarihi boyunca öğrendiği değerleri "globalizm" algı operasyonu ile; Vatan, Millet, Din, Kadın, Erkek, Çocuk, Devlet algısının topyekûn değiştirilmesine, Yeni İnsan, Yeni nüfus ve ondan da öte Biyolojik İnsan ve Robotlardan oluşan yeni dünyaya doğru anlayamadığımız baş döndürücü hızla ilerlediğimiz zamanın içinden geçmekte değil miyiz?
Bu durumu kimisi KIYAMET olarak nitelemektedir.
Buyrunuz işte Dünyamız!
Yaratanın kararı müstesna! Ol deyince olduran dünyanın geleceği için ne karar verecek? Rahmetinden umudumuzu kesmemeliyiz.
Birileri öyle ya da böyle prejeler geliştirebilirler, bizler yolumuza inançla devam etmeliyiz.
Vesselam..