HAK VE BATILın mücadelesi!
Hiç düşündünüz mü hak ve batıl mücadelesinde tarafınız neresidir? Ve siz bu mücadelenin neresindesiniz!
“Armudun sapı üzümün çöpü” demenin sonuçlarını? Ve tabiatıyla ölçünün yitirilmesinin sonuçlarını.
Hiç düşündünüz mü “HAK” mücadelesinin de hakkın hududu “HududAllah” sınırları içinde yapılması gerektiğini?
Hiç düşündünüz mü bilmem ama lütfen düşününüz. Fetö ülkemizde nasıl serpilip büyüdü, din anlayışını nasıl tahrip etti, nasıl akaidi sapmayı gizledi ve nasıl dünya da yayılıp büyüdü hem ülkemizin başının belası hem de yerleştiği ülkelerin başının belası oldu?
Hiç düşündünüz mü?
Fetö, kırk yıldır yurt dışında teşkilatlanırken hangi siyasetçiler referans mektubu yazarak Fetö’ye yardımcı olunmasını istediler? Türkiye’de de oy uğruna sağ sol farketmeden hangi siyasi yapılar bile bile lades dediler?
Hiç düşündünüz mü bazı tarikat ve cemaat adı altında hurafe batağına saplanmış, dini hurafe sınırları içinde öğrenmiş, öğretmiş yapıların nasıl serpilip yayıldığını?
Hiç düşündünüz mü deizm ve ateizm nereden va nasıl serpilip gelişme eğiliminde?
Ve hiç düşündünüz mü dindarlık adına sergilenen davranışların ve din olarak anlatılanların rolünü?
Hiç düşündünüz mü dini kaynağından öğrenmek ve öğretmenin önündeki engelleri?
Hiç düşündünüz mü laiklik adına yapılan uygulamaların vatandaşın dinini “merdiven altı” yapılardan öğrenmeye ittiğini?
Hiç düşündünüz mü dinle diyanetle, dini yaşayışla gerçek yaşantısında ilgisi olmayanların din postuna/ kisvesine büründüklerini ve gerçekten nasıl olup da istedikleri neticeyi aldıklarını?
Hiç düşündünüz mü bu güne kadar öğrendiklerimizin ne kadarı hurafedir?
Hiç düşündünüz mü bazı siyasetçilerin muhtemelen (!) bile bile lades dediklerini, olanları görmezlikten gelerek salt oy hesabı ile hareket edip etmediklerini?
Hiç düşündünüz mü Diyanet İşleri kurumunun olan biten karşısında dut yemiş bülbül haline nasıl geldiğini, “adaaam sen de bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” tavrını neden sürdürdüğünü?
Hiç düşündünüz mü şahsen sen evet sen dinini kaynaklardan öğrenme zahmetine neden girmediğini?
Hiç düşündünüz mü dinini gerçek kaynaklardan öğrendiğinde nerede ise ömrünün büyük bölümünün hesabını vermekten korkuyor olabileceğini bu sebeple de gerçekle yüzleşmek istememiş olabileceğini?
Hiç düşündünüz mü gerçeklerle yüzleşmekten korkuyor olduğumuzu?
Hiç düşündünüz mü dini siyasete alet etmenin dünyevi emellere ulvi emellerin alet etmek olduğunu?
Hiç düşündünüz mü güneş balçıkla sıvanmaz.
Ve hiç düşündünüz mü?
Esasen böyle davrananların kendilerini kandırdıklarını.
Bunu da bile bile böyle davrandıklarını.
Hiç düşündünüz mü gerçeklerle yüzleşmek gerektiğini?
Hiç düşündünüz mü siyasi menfaat için yardım edenler bir yana sessiz kalanların da bu suça ortak olduklarını?
Hiç düşündünüz mü şahsen bu günahın neresinde olduğumuzu?
Hiç düşündünüz mü böyle gidemeyeceğini?
Hiç düşündünüz mü din kaynağından öğretilmiş, öğrenilmiş olsaydı bugün yaşadığımız olumsuzlukları yaşamamış olacağımızı?
Ey Allah’ım sen dini koruyup kollamayı taahhüt ediyorsun. Bizi, ülkemizi, vatandaşlarımızı koru.
Ey Allah’ım mazlumların umuduyuz. Bizleri örnek alıyorlar; saçma sapan hurafeleri bizlerden görerek din olarak anlıyorlar.
Onlara da bize de iz’an ver.
Vesselam.