Yalan, doğru olmayan söz, hakikat ve gerçeğin aksi, haksız söz ve bir kimseden söylemediği halde söz nakletmek manalarına gelmektedir.
Istılahta ise gerçeğin ve hakikatin aksini söylemeye yalan denmektedir.
Cezadan kaçmak için,
Kolayca bir menfaat temin etmek için,
Başka bir kişiyi cezalandırılmaktan korumak için,
Kendini fiziksel zarar tehdidinden korumak için,
Başkalarının takdirini kazanmak için,
Tuhaf bir sosyal durumdan kurtulmak için,
Utançtan kaçınmak için,
Başkaları üzerinde güç kullanmak için, insanlar yalan söyleyebiliyorlar.
Kimisine masum yalan,
Kimisine acı yalan,
Kimisine pembe yalanlar diyoruz.
Yalancı çoban hikayesi,
Ömer Seyfettin’in kaşağısı,
Hitler’in propaganda bakanı Gobels, bunların en çok bilinenleridir.
Peki, insan neden yalan söyler ?
Psikolog SethSlater’a göre yalan söylemenin en başta gelen nedeni: ”Olası Sonuçlardan Kaçınmak"tır..
Bu noktada hepimizin çocukluğundan hatırlayacağı Ömer Seyfettin’in kaşağısında bu durumu görmekteyiz. Kendisini kurtarmak için bir başkasını tehlikeye attığını söyleyebiliriz.
Massachusetts Üniversitesi psikoloğu Robert Feldman’a göre:
“Yalan söylemek, benlik saygısı ile alakalıdır. İnsanların, benlik saygısının tehdit edildiğini hissettiklerinde, hemen daha yüksek seviyelerde yalan söylemeye başladıklarını bulduk.”
Yazar ve doktor Dr. AlexLickerman‘a göre:
“Muhtemelen, yalan söylememizin en yaygın ikinci nedeni, istediğimizi elde etmektir. Maddi mallar (para gibi) ve maddi olmayan mallar (uzun masalların anlatılmasında dikkat edilmesi gibi) almak için yalan söyleriz.”
Ki, bu yalanın en zarar vericilerindendir.
Joseph Goebbels, Nazi Almanya'sının “Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı”,
“Yeterince büyük bir yalan söylerseniz ve tekrar ederseniz bu yalanı sürekli, insanlar sonunda buna inanmaya başlayacaktır. Yalan, halkın yalanın siyasi, ekonomik ve / veya askeri sonuçlarından devlet tarafından korunabilmesi için muhafaza edilebilir. Dolayısıyla Devlet, muhalefeti bastırmak için tüm güçlerini kullanması açısından, yalan hayati bir önem taşımaktadır; çünkü gerçek doğru yoldur ve bu da devletin en büyük düşmanıdır" diyor.
Duke psikoloğu Dan Ariely’ye göre:
“Yalan söylemenin tehlikeli yanı, insanların hareketlerinin, bizi nasıl değiştirdiğini anlamamasıdır. Bir toplum olarak, yalan söylemeyi cezalandırmadığımızda, tekrar yaşanma ihtimalini kolaylaştırdığımızı anlamamız gerekir.”
Ancak söylenilen yalanlar bir gün ortaya çıkmaktadır.
Eskilerin dediği gibi “Arefe günü yalan söyleyenin bayram günü yüzü kara çıkar"
Yalan söylerken, yüz genellikle iki mesaj içerir:
“Yalancının göstermek istediği ve yalancının gizlemek istediği ifade”
Müslüman zina edebiliyor, içki içebiliyor, kumar oynayabiliyor.
Bunun nedeni de sadece o anda imanın devre dışı kalması söz konusudur. “Zina eden kimse zina ederken mümin değildir. İçki içen kimse içki içerken mümin değildir…” (Buhari, Mezalim 30; Müslim, İman 100) manasına gelen hadis-i şerifte imanın o andaki devre dışı bırakılmış konumuna işaret edilmiştir.
Peki Müslüman yalan söyler mi ?
Bu soruyu Ebu’d-Derda hazretleri Peygamber Efendimize sorar:
Resulullah Efendimiz (a.s.m) şöyle cevap verir :
"Yalanı ancak iman etmeyen kimse uydurur.” (Kenzu’l-Ummal, h. No: 8994).
Burada verilmek istenen mesaj ;
Doğruluk imanın ayrılmaz simgesi olduğu gibi, yalan da küfrün temel esasıdır.
Bakara Suresi 10. Ayette Yaradan kutsal kitabımız Kur’anda:
“Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır" buyuruyor.
Yaradan yalan söylemenin bir hastalık olduğunu söylüyor.
Yalan söyledikçe Allah da bunların hastalıklarını artırıyor.
Neticede onları acı bir azap bekliyor. Sonları hiç iyi değil.
Eğer hayatımızda var ise, bir an önce bu kötü hasletten kurtulmanın yollarını bulmalıyız.
Yalanla insanları bir yere kadar oyalayabiliriz. Yalanın da bir vakti bir süresi vardır ve eskilerin dediği gibi Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Bu bilgiler ışığında şimdi etrafınızdaki olayları yeniden değerlendirebilirsiniz.