9-10 Eylül 2023 tarihlerinde Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de gerçekleştirilen G20 Zirvesi, bu yıl "Tek Yeryüzü, Tek Aile, Tek Gelecek" şeklindeki çok manidar bir ana temayla 18. defa gerçekleştirildi.

Çin ve Rusya’nın bu toplantıya liderler düzeyinde katılmadıkları dikkat çekerken, ülkemizi temsilen Cumhurbaşkanı Erdoğan da toplantıdaki yerini aldı.

Eylül ayı boyunca dünya kamuoyunda konu edilen bu toplantı, İsrail’in Gazze’ye yaptığı soykırım ve katliamlardan itibaren gündemden tamamen düştü.

Sadece birkaç gazete yazarı ve tv programcısının İsrail’in bu vahşetinin altında yatan gerçeklerde, kısmen değindiklerini görüyorum. Özellikle Batı destekçisi bir kısım basın ve medya da, bu toplantı ve kararları arşiv raflarına kaldırdılar.

Biz de her zaman olduğu gibi, batılıların “The devil is in the detail” dedikleri “Şeytan ayrıntıda gizlidir”.. Gerçeğini daima aklımızda bulunduralım.

Bahsettiğim son G20 Zirvesi’nde önemli bir mutabakat anlaşması da imzalandı. Hindistan’ı Orta Doğu üzerinden İsrail’e ve oradan da Avrupa’ya bağlayacak yeni bir ticaret koridorunun oluşturulması projesi..

Hindistan-Orta Doğu-Avrupa koridoru niye önemli? Türkiye’nin planı ne?ABD, Hindistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, İtalya, Almanya ve diğer AB ülkelerinin katılımıyla imzalanan ve “Hindistan- Orta Doğu- Avrupa Ekonomik Koridoru - IMEC" olarak isimlendirilen bu proje ile katılımcı ülkelerin ticaret hacimlerinin arttırılması ve (güya) gelişmekte olan ülkelere destek verilmesi öngörülüyor.

Bu koridorun güzergâhına baktığımız zaman “kurulacak tren yolu hatlarının önemli limanlar üzerinden Hayfa Limanı’na bağlanması” dikkat çekiyor. Yani Hindistan’dan Avrupa’ya ulaşacak malların merkezi ülkesi İSRAİL..

Ayrıca bu proje, Uzakdoğu mallarının Azerbaycan Zengezur Geçidi güzergâhından devreye konulmaya çalışılan Çin'in “Bir Kuşak, Bir Yol” (modern ipek yolu) projesini kısmen de olsa engellemiş olacaktır. Yani Çin, Rusya, İran, Türkiye, Azerbaycan ve diğer Türk Cumhuriyetlerinin önünü kesebilecek güçlü bir alternatif gibi görünmektedir. 

Hindistan’ın Bombay şehrinden Birleşik Arap Emirliklerine, Suudi Arabistan ve Ürdün güzergâhından İsrail’in Hayfa Limanı’na, devamında da Kıbrıs Rum kesimi bölgesi ve Yunanistan hattından Avrupa’ya uzanan yeni bir yol hattı.

Bunun için de “Denizyolu”, “Demiryolu” ve “Petrol / Gaz boru hatları” tesis edilecek. Böyle bir projenin G20 ülkelerine imzalattırılmasının ve hayata geçirilmesinin en çok İsrail’in işine yarayacağı da ortada.

Zira projenin esasında "B.O.P topraklarının, Uzakdoğu ve Batı arasında ticari / merkezi köprü olması için" bir altyapı çalışması olduğunu anlıyoruz.

Projenin 2 ay içinde başlatılacağı kararını da dikkate alarak, tam da bu noktada Tel Aviv’e dönelim;

Son günlerde İsrail halkı tarafından miting ve kitlesel eylemlerle köşeye sıkıştırılmış olan bir NETANYAHU var orada.. Adam diplerde ve neredeyse siyaset tarihine gömülüp gitme günlerini yaşıyor.

Yapacağı tek şey kalmıştır; O da G20’nin “Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru” projesinin ipine sarılmak..

Bu noktada İsrail yönünden hayati iki konu vardır ki, bunlardan birisi Hayfa Limanı’nın tereddütsüz güvenliği ve diğeri de Gazze yönetiminin mülkiyetindeki 40 milyar metreküp doğalgaz rezervlerine çökmektir.

Ve Gazze halkını yok ederek bölgeyi boşaltmak için güçlü bir vuruşa niyetlenir. Tabii ki bu vuruş son derecede usulüne uygun da başlatılmalıdır.

Kimin eli kimin cebinde bilinemez ama;

İster “HAMAS’ı aslında MOSSAD kurdu ve güdümünde yönetiliyor” deyin,

İster “HAMAS Filistin’in Kuva-yi Milliyesidir” deyin,

İsterseniz “MOSSAD’ın içinde çok sayıda HAMAS ajanları da yuvalanmış” deyin fark etmez.. Ben bu yapı ve eylemlerinin "kimlerin işine yaradığına" bakıyorum.

HAMAS, düğmesine basılınca / ya da (masum olduğunu düşünerek söylenirse) MOSSAD içindeki elemanlarından “baskın yiyeceğini” öğrenince, İsrail’e ‘ilk bombalama vuruşu’nu yaptı ve rehineler aldı.

Dolayısıyla İsrail ve Netanyahu’nun önü açılmış oldu. Ve hunharca bir katliam başlatarak işin ucunu 'soykırım'a kadar götürdü. Halen çocuklar başta olmak üzere sivil müslüman kanı dökmeye devam ediyor.

Önceki yazımda bahsettiğim;

  • Ortadoğu’nun ortasına, geçmişte Irak’ı parçalayan “Çekiç Güç” gibi bir çok uluslu askeri yapının kurulması,
  • Filistin halkının ağırlıklı olarak bir 'sürgün'e tabi tutularak, Mısır ve Türkiye gibi ülkelere “sığınmacı” olarak gönderilmesi

gibi konular da, bu defa bahsettiğim “Hindistan- Orta Doğu- Avrupa Ekonomik Koridoru” projesinin uygulama aşamalarından, esasında Büyük Ortadoğu Projesi'nin önemli taşlarından olduğu görülmektedir.

Değerli Okuyucularımın, Netanyahu’nun bu kanlı izlerinin ve hatta cüretkârlığının nereden kaynaklandığına çok yönlü bakmalarında yarar vardır.

Ayrıca İsrail’in orantısız güçlerle saldırıları ve sivil bölgelere, hastanelere attığı bombaları karşısında; Suudi Arabistan, BAE ve Katar gibi (sözde) İslam ülkeleri başta olmak üzere, diğer ülkelerin, neden böyle hiç utanmadan oyalandıkları,

Seyrederek ve sadece insani yardımla yetindikleri; neden o bebek katili Netanyahu güçlerine karşı askeri müdahalede bulunmadıkları konusunda, bahsedilen projedeki ortaklıkların etkisi olduğu da düşünülebilir durumdadır.

Sağlıcakla kalın..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ali kaybal 1 yıl önce

BOP işliyor, ahmaklar seyrediyor başka izahı yok. Herkes bedelini çok ağır bir şekilde ödeyecek. Herkesin hesabından ziyade Allah'ıh hesabına sığınıyoruz. Mevlam encamını hayr eylesin inşallah

Avatar
Hasan Sahin 1 yıl önce

Bilgiler için teşekkürler. Sizi izliyorum.sagolun.

Avatar
Alper Şirvan 1 yıl önce

Aslında bu güzel yazının ana fikri ben bu yapı ve eylemlerinin "kimlerin işine yaradığına" bakıyorum.” cümlesinde saklı.
Kişisel olarak doğru, devlet olarak daha da doğru. Zira devletler arası ilişkilerde duygular, ideolojiler, ideolojik ve kitlesel yönelimli merhamet değil, ülke menfaatleri söz konusudur.
Hangi dine ya da hangi millete mensup olursa olsun, ölen çocuklar can yakar. Buna üzülmekten de öte rasyonel adımlar atmak tabii ki elzem; aynı adımların atılmasının ülke menfaatleri için atılma gereği daha da elzem.
Körfez ülkelerinin yaptığı kendi ülkeleri adına doğru. Hatta Azerbaycanın Ermenistanın yanında saf tutan Filistinin değil de kendisine destek veren İsrailin yanında olması da kendi adına doğru.
Avrupanın dört bir yanında Filistine destek için toplanıyor insanlar.
Dolayısıyla bu, durumdan faydalanmaya çalışan kimilerinin dedikleri gibi haç ile hilalin savaşı değildir. Hele Hamas için yapılan güzellemeler. İmam hatipte yıkanan beyinle ülke yönetmenin sonucu bu.

Avatar
Hüseyin Koç 1 yıl önce

Küfrün hesabını sonraya bırakan Rabbimin yasasında zalimlere ve zulme zaman yoktur. Tez zamanda belalarını bulurlar inşAllah.