Daha yargı süreci tamamlanmamış bir dava, öne çıkartılarak ülke gündemine pat diye oturtuldu.
Hepimiz işi gücü bırakıp, hatta enflasyon, pahalılık, EYT, asgari ücret, Şehitler, Suriye, ABD’nin PKK’ya destekleri, Ege sorunu, kuzeyimizdeki şiddetli savaş.. gibi hayatımızı ve ülkemizi birinci derecede ilgilendiren tüm konuları bir anda attık kafamızdan.
İMAMOĞLU hapse mi girecek, siyasi yasaklanmaya mı alınacak?
Liderlerimiz, siyasi örgütlerimiz, İmamoğlu’nu sevenler, sevmeyenler, bırakın CHP, İYİ Parti ve diğerlerini Ak Parti üst düzeyinden tabanına kadar birçok kesimden, bu ani kararı ve olayı kınayan, protesto eden çıkışları izledik.
Neticesinde İstanbul Saraçhane Meydanı’na toplanan binlerce insan ve “Adalet” haykırmaları, tıklım tıklım alanda sürekli olarak İmamoğlu’na destek sloganları..
Velhasıl günün adamı oldu EKREM İMAMOĞLU..
Ne İstanbul Belediyesi’nde yapıp yapamadıkları, ne kendi partililerinin bile eleştirileri, ne de muğlak durumdaki Cumhurbaşkanlığı adaylığı kaldı. Ana tema sadece, "Mağdur" u savunmak ve arka çıkmaktı.. Bir de dikkat çeken; Meral Hanım'ın ona "ilk sahip çıkan" kulvarına girişi.. Abla kardeş, sarmaş dolaş..
Toplumun bireyi olarak bizler de neler oluyor diye heyecanlandık tabii ki.. Hatta kişisel sosyal medya hesabımdan merhum Mahir Kaynak Hoca’ya atıf yaparak, “bu işten en çok kim kazanç sağladı” diye bir paylaşım ve yorumda da bulundum.
Bugün olayın kamuoyundaki alev ve har'ı hafifledi biraz.
Geriye baktığımda sonuçlarından görüyorum ki Ekrem İmamoğlu ciddi bir teraziye çıkarıldı.
Bunu “ciddi bir sınavdan geçirildi” diye söylesem daha uygun da olacak.
İmamoğlu’nun;
Önce kendi partisi olmak üzere diğer muhalif partilerin tabanındaki sahiplenme ve kollanma bağı,
Mağdur bırakılması karşısında vakur bir lider duruşu gösterip gösteremeyeceği,
Son pasif devresi de dikkate alınarak, topluma hitabetinde kitleyi sarıp sarmalama başarısının hangi derecede olduğu,
Gibi ve benzeri konularda yoklandı gibi geliyor bana.. Hem O, hem de CHP'nin kemikleşmiş tabanı..
İyi de kim yapar bu yoklamayı?
Tabii ki ülkemizin 2023 ile başlayan ikinci yüzyıl geleceğini projeler halinde düzenleyenler. (Yani ve malesef ki servisler, büyükelçiler ve yerli işbirlikçileri)..
Beklediler; Ceza Mahkemesi’nin bu kararını ve gününü beklediler.. Peşinden de toplumun tepkisel akışının yolunu açtılar.
Neticesinde dediğim gibi Ekrem İmamoğlu ciddi bir sınavdan geçirildi.
Peki “Başarılı” görüldü mü?
Bence “Evet”..
Recep Tayyip Erdoğan’ın benzer kaderi yaşadığı günlerdeki “toplumsal heyecan ve tepkiler” derecesinde olmasa da, ona yakın bir düzeyde başarılı görüldü sanıyorum.
Peki bu yoklamanın sonu nereye kadar gider dersiniz;
Yine düşünüyorum ki, Ekrem İmamoğlu “CHP Genel Başkanlık koltuğunu doldurur” şeklinde bir kanaat hasıl oldu.
Eğer böyle oldu ise, şimdi de top Bay Kemal’de demektir..
Eğer niyeti Cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan etmek ise, yerine bir genel başkan adayı çıkartılıyor bir zahmet bundan haberi olsun.. Zaten Bay Kemal aday olursa, kazanır ya da kazanamaz ise de 'genel başkanlık' koltuğuna bir daha dönüşü de yok.. Yani siyaseten 'resetlenme' gibi bir makus sürece girer.. Böyle olası bir gelişmede de, parti içinde yerleşik / egemen olduğu bilinen SOROS gruplarının yıkıldığı gibi, bu defa 'gerçekten Atatürkçü' yeni bir dönem başlar. Parti fabrika ayarlarına döner.. Ve ötesini de böyle bir güncel yazıda anlatmasam daha iyi..
Tam da bu noktada dost sohbetlerimizde arada bahsettiğim bir espriyi de söyleyeyim;
Ülkenin gelecek 20 yılının lider siyasetçilerinin; CHP’den Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti’den Buğra Kavuncu, HDP’den Selahattin Demirtaş, YRP'den Fatih Erbakan gibi “Z kuşağını yönlendirecek genç siyasetçiler" olacağını da düşünüyorum.
Ak Parti’den kim mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın veliahtları arasından herhangi biri olacaktır eminim; ancak Onun adını da siz söyleyin..
Ve sağlıcakla kalın..
Damat İHA :)