2019 yılını 365 gün yaşadık, yıprattık, eskittik ve "senden bu kadar" diyerek gönderdik. Yeni bir yıla (2020) beklentilerimizle taze bir başlangıç yaptık.
Yeni yılın (yılbaşının) kutlanmasıyla ilgili farklı anlayışlar ve yaklaşımlar olduğu için bu konuyla ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Her yeni, taze bir başlangıçtır. Yeni eviniz, yeni otomobiliniz olur. Bu gibi yeniliklerle hayatınıza yeni bir rahatlık sağlamış olursunuz. Yeni bir ayakkabı, yeni bir gömlek alırsınız, değişikliğin tadını çıkarırsınız ve eskileri de kaldırıp atarsınız.
2019 yılı, 31 aralık salı günü itibariyle bitti, yeni bir gün başladı. 1 Ocak 2020, çarşamba gününe kavuşmanın huzuru ve mutluluğu içerisinde olursunuz. Yeni bir haftaya, yeni bir aya başladığınızda şükredersiniz. Mevsimler, her üç ayda bir değişir. Her mevsimin farklı özelliği ve güzelliği vardır. Her yeni mevsim yeni ümitlerle birlikte gelir. Yeni bir okula kayıt yaptırmak, yeni bir kitabı okumaya başlamak, yeni arkadaşlar edinmek, yeni dostlarla birlikte olmak gibi hayatımızdaki yeniliklerden mutluluk duyarız. Bu ve benzeri örnekleri çoğaltmamız mümkündür.
2019 yılındaki 365 günü yaşadık ve bitirdik. Yeni bir 365 günün ilk günüyle 2020 yılına taze bir başlangıç yapmış olduk. 2019 yılı, acı ve tatlı yönleriyle geride kaldı. Yoruldu, yıprandı, tükendi ve hayatımızdan ayrıldı ve hafızalarımızda yerini aldı. Duvarlarımızdaki son takvim yaprağı ile birlikte "benden bu kadar" dedi, gitti ve bitti. Eskiye, “tamam, bitti, gitti, hadi güle güle” derken, yeniye de "hoş geldin, hayırlı ol, mahcup etme" diyoruz.
"Eski" ve "yeni" ile ilgili bu duygu ve düşünce içerisinde olduğumuzu belirtelim ve gelelim asıl meseleye.
Yeni yılın (yılbaşının) kutlanmasına KARŞI olanlara şunları söylemek isterim: Haklı olabileceğiniz durumlar olmakla birlikte, insanların, dilediği gibi mutlu olmayı istemelerine, farklı düşünceler içerisinde olmalarına "başkalaştırmamak" adına müdahale etmek doğru değildir. Yeni olanı farklı şekillerde kutlamanın ve eğlenerek karşılamanın normal olabileceği de düşünülmelidir.
"Noel Baba, farklı hediye, çam ağacı, hindi..." vs gibi eğlence durumlarına "Hristiyan geleneği" demek doğrudur ama, yeniyi kutlamak için bunu sebep göstermek mantıklı değildir. Çünkü, yabancılara ait yemek, giysi, oyun, sanat, müzik, kitap, dil... gibi pek çok kültür unsurlarıyla birlikte; telefon, bilgisayar, uçak... gibi medeniyet ürünlerinin de hayatımızda yerinin olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Hayatımızı, yaşayışımızı kolaylaştıran teknolojiye nasıl taraf oluyorsak, kültürümüzün her türlü yozlaşmasına da (sadece yılbaşı kutlaması için değil; dil, müzik, giysi, yemek ...vs gibi) her bakımdan karşı olma anlayışında ve yaklaşımında olmalıyız. Yani, "ben giyersem, sen giyersen" bağlamında, moda olan yırtık pantolonla yokluktan yırtık olan pantolonun farklı olduğunu bilmemiz gerekir.
Kültür ve medeniyet konusunda Avrupa, Hristiyanlık, Arap, İslamiyet gibi kavramlar karıştırılmamalıdır. Yılbaşı kutlamasında içkinin, kumarın ve israfın haram olduğu bilinmelidir. Devletin Milli Piyangosu da haramdır ama, çoğumuz "şansımı deneyeyim" diye en az bir bilet alırız.
Yeni yılı kutlamak isteyenler de, farklı düşüncelere saygılı olmalıdır, başkaları rahatsız edilmemelidir. Eğlenmenin tadı, dozu kaçırılmamalıdır. Aşırı alkollü kutlamanın zararlı olabileceği, sizi ve çevrenizi rahatsız edebileceği bilinmelidir.
Yerken, içerken aşırıya kaçmamak, israf etmemek gerekir. Dünyada bir lokma ekmeğe muhtaç insanların olduğunu da düşünülmelidir.
"Siz ne yapıyorsunuz?" diye soracak olursanız; benim, bazı yıllar aile dostlarımla bir araya gelip alkolsüz, israfsız, mütevazi eğlence ve sohbet havasında, Yozgat'ın yöresel "arabaşı" yemeğiyle kutlamalarım olmuştur. Bazı yıllarda da ailemle evde meyvelerle, çerezlerle, tombala, okey oynayarak, televizyon izleyerek ve anı muhabbetleriyle eski yılı gönderdiğim, yeni yılı mütevazi eğlencelerle karşıladığım yıllarım olmuştur. Özel bir kutlamam hiç olmamıştır. “Millileştirdiğim” ve "Genç ailesi geleneği, kültürü” şeklinde özelleştirdiğim için “Hristiyan geleneği” olduğu aklıma hiç gelmemiştir.
2019 yılı yaşanmışlıklarıyla geldi ve gitti. Kimilerine mutluluk, sevinç, şans getirdi. Kimilerini de üzdü, kötü anılar bıraktı, hayal kırıklığı yaşattı. Unutulmayan anıların ve hatırlanmak istenmeyen anların yılı oldu diyelim ve bir köşede saklı tutalım.
2020 yılından da beklentilerimiz vardır. Yaşayacağınız yeni yılı güler yüzle, huzur ve mutluluk içerisinde karşılamanızı diliyorum. 1 Ocak gününün, sağlıklı, huzurlu uzun bir ömür yaşamanız için 2020 yılına ilk adımı atacağınız gün olmasını temenni ediyorum. Gönlünüzün istediği güzellikleri yaşayacağınız, hayallerinizi ve beklentilerinizi gerçekleştireceğiniz, isteklerinize kavuşacağınız yeni bir yıl olmasını dileğinde bulunmak istiyorum.
Yeni yılda, başta Doğu Türkistan'daki zulmün, insanlık ayıbının sona ermesini temenni ediyorum. Yeni yılın Türk dünyasına hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Dünyada savaş, terör, açlık yaşanmasın. Kadına şiddet, hayvanlara eziyet olmasın. Temiz bir dünyamız, kirlenmemiş bir çevremiz, organik hayatımız ve hormonsuz günlerimiz olsun.
Elbette, "seçim" derdimiz olacak ama "geçim" derdimiz olmasın.
Bütün kötülükler 2019'da kalmış olsun. 2020 yılı, bütün iyiliklerin, güzelliklerin, sevginin, sevincin, dostluğun, barışın, birlikteliğin, paylaşmanın, yardımlaşmanın yaşanacağı bir yıl olsun. Özümüz, sözümüz bir olsun. Gönlümüz engin, yüreğimiz zengin olsun. Duygularımız ve düşüncelerimiz diri ve iri olsun. Ruhumuza huzur dolsun...
Yeni yılınız kutlu, gönlünüz ve günleriniz mutlu, geleceğiniz umutlu olsun..