Depremde yıkılan binalardaki sorumlular kimler; Belediyeler, mühendisler, müteahhitlerden falan bahsetmeyeceğim.
O yıkımlarda hayatlarını kaybetmiş, gelecek planları olan, eğitim gören, mezun olmayı bekleyen, evlilik hazırlığında, bebek bekleyen vb..gibi beklentileri yarıda kalan, ışıkları sönenlerden bahsedeceğim.
Zemini düzgün olmayan, yani bina yapımına uygun olmayan arazilere bina inşa etmek de göz göre göre ölüme temel hazırlamak diye devam etmeyeceğim yazıma..
Hayatını kaybeden binlerce kişiden, yok olan bir ailenin tüm fertlerinden, enkazdan çıkan mutlu günlerine ait fotoğraflardan, ailesinin tamamını kaybeden, anne babasız kalan bebeklerden bahsedeceğim.
Değilse... İnşaat yaparken çalınan demirden, çinentodan, çimentonun içine konulmaması gereken dere çakılından söz etmeyeceğim..
Çocukluğu kaybolmuş, hayatı boyu böylesi acı bir olayın etkisiyle travmalarla dolu psikolojilerini konu edeceğim..
Vicdansız, açgözlü, çıkarcı, paragöz olup cüzdanını şişirmeyi düşünenlerden söz etmeyeceğim..
İnsanların, eşyalarıyla birlikte göçük altında kalan enkazın tozuna toprağına karışan özel keyifli günlerinde çekilmiş fotoğraflar, videolar kısacası hayatta kalanlara miras olacak o anılar da yok oldu gitti, onu diyeceğim..
Belli kata kadar izin verilen arsaya izinsiz kat çıkılmasına, ekim alanı olan ovalara bina yapılmasının yanlış olduğundan, ultra lüks diye satılan binaların da fos çıkmasını depreme karşı koyamayacak kadar çürük güçsüz oluşundan dem vurmayacağım..
Sevdikleriyle beraber anılarının da yok olduğu, uzun süre bu korkunç şoktan kurtulamayacak depremzedelerden bahsedeceğim.
Birilerinin hayatı cüzdanına da sığdıramadığı paraları kazanmak için vicdanın yerini cüzdana yüklediğine hiç değinmeyeceğim.
Enkazda sıkışan hayatını kaybetmiş kızının elini saatlerce tutan, öldüğünü kabullenemeyen babadan sözedeceğim.
Enkazda canlı kalanları tesbit eden eğitimli köpeklerin beklentisiz azminden,
İnsani yardım için birçok ülkeden yardıma gelen vicdanlı insanlardan,
Ülkemiz halkının imece gibi maddi, manevi yardıma koşmasından,
Kurtarma ekiplerimizin hepsinin azimle gece gündüz aç ve uykusuz olarak enkaz altından canlı kurtarmalarından,
Madencilerimizin mesleki teknikleriyle (domuz damı) enkazdan canlı çıkarmalarından,
Canla başla sanatçısından, sade vatandaşına depremzedeler için elbirliğiyle bağış toplamalarından,
Basın ve medya mensuplarının deprem bölgesinden gece gündüz uykusuz vaziyette bizleri haberdar etmek için gösterdiği azimli çabalarından... söz edeceğim..
Değilse... Depremi fırsat bilip o bölgede beş liralık ekmeği üç katı fiyatı satanlardan,
Bir kase çorbayı da deprem fiyatı yükleyip fırsat bilen, üç dört katı hesap ödeten esnaftan,
Deprem bölgelerine giden yardım tırlarının yükünü gasp edenlerden
bahsetmeyeceğim,
Çünkü bu tip olumsuzluklardan bahsederken içimizin bir kez daha yanacağından emin olduğum için, bahsetmeyeceğim..
Depremsiz, sağlıkla, saygıyla, sevgiyle kalın..