BURSA ARENA / Haber Merkezi
Ukrayna savaşını bekleyen olasılıklar: Donmuş bir çatışma, soğuk savaş, nükleer savaş veya yeni bir dünya düzeninin kurulması
Dünyayı gergin bir durumda tutan büyük soru şu; Ukrayna savaşı nasıl sona erecek ve beklenen sonuçları neler? Bir dünya tarihi haline gelen savaş, Soğuk Savaş sonrası dönemin son bölümünü ve henüz netleşmeyen yeni bir dönemin başlangıcını temsil ediyor. Ancak olası sonuçların aralığı, 4 senaryo arasında değişiyor. Ya Ukrayna’da sonu açık olan donmuş bir çatışma, ya ABD, Rusya ve Çin’i içeren bir soğuk savaş, ya dünyayı sona erdirecek bir nükleer savaşa kayma ya da yeni bir dünya düzeninin kurulması. Washington’daki güvenlik ve siyaset uzmanlarının şu anda gördüğü bu senaryoların detayları neler? Ayrıca uluslararası ilişkiler gelecek iki veya üç yıl içinde nasıl değişebilir?
ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’daki savaşın uzun süre devam edeceğini ifade ederken, Scowcroft Strateji ve Güvenlik Merkezi Direktör Yardımcısı görevi yapan Mathew Burrows ve Atlantik Konseyi’nde New American Engagement Initiative kıdemli üyesi Robert Manning gibi Washington’daki uzman araştırmacılar, 4 senaryo aracılığıyla, bu savaşın nasıl biteceğine dair beklenen olasılıkları araştırdı. Araştırmacılara göre bu 4 senaryo, savaştan kaynaklanabilecek ve gelecek iki veya üç yıl içerisinde uluslararası ilişkilerde bir değişikliğe yol açacak alternatif jeopolitik geleceği de belirliyor. Beklenen senaryolar aşağıdadır;
1. Senaryo: Donmuş çatışma
Bu senaryoda, Rusya’nın Ukrayna’daki savaş çabaları bir yıldan fazla sürüyor ve sivil ölümleri artıyor. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir (Volodemir) Zelenskiy, Rusya liderliğindeki suikast girişimleri karşısında hayati tehlikesi olmasına rağmen, savaştan uzak bir şekilde Kiev’de kalırken, küresel petrol fiyatları da varil başına 100 doların üzerinde kalmaya devam ediyor. Avrupa, Rusya’nın enerji kaynaklarından kurtulmak için mücadele veriyor, ama önümüzdeki 2022- 2023 kışı, Avrupa Birliği’ni (AB) enerji kullanımlarını yasalaştırmaya, bazı endüstrileri gerekli enerjiden yoksun bırakmaya ve sınıfların ısıtılma zorluğundan dolayı dondurucu havalarda okulları kapatmaya zorluyor.
Avrupa ekonomik durgunluğa saplanmış olsa da ABD, kısmen hayatta kalmayı başarıyor. Ancak artan yakıt fiyatları, Kongre ara yılında ABD vatandaşlarını öfkelendirirken, Demokrat Parti ise Senato ve Temsilciler Meclisi’nin kontrolünü kaybediyor. Bu durum, Başkan Joe Biden’ın siyasi gündemini ilerletme yeteneğini büyük ölçüde zayıflatıyor.
Öte yandan Rusya Merkez Bankası’nın ülkeyi kurtarma çabalarına rağmen ülke zor bir durumda. Enflasyon, temel gıda kaynaklarındaki kesintiler ve beklenenden daha zayıf gelen Çin yardımı nedeniyle hızla yükseliyor. Kötüleşen ekonomik baskı ve askeri durumun durgunluğuyla birlikte bazı Rus askeri liderler, Ukrayna savaşının kazanılamayacağını anladı. Öfkeli oligarşi ile askeri istihbarat arasında, onları Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i devirmek ve yerine Dmitri Medvedev’i getirmek için planlar hazırlamaya sevk eden bir ittifak söylentileri var. Ancak Federal Güvenlik Servisi (FSB) olarak bilinen iç güvenlik ve karşı istihbarattan sorumlu istihbarat servisi, Kremlin Sarayı’nda bir darbe girişimini engelledi. Sonuç olarak Putin, onlarca generali bir toplama kampına gönderdi.
Herkes, 2023’ün başlarında kısmen azalacak olan çatışmanın görünürde bir sonu olmadığından emin. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, ‘yaklaşık 10 milyon Ukraynalının AB’ye göç etmesinin baskısı’ ve ‘daha fazla mülteciyi kabul etmeye yönelik halk muhalefetini körükleyen büyüyen bir durgunluğun yükü’ altında ateşkes sağlama dürtüsünü hissediyorlar. Bu nedenle Avrupalı liderler, ‘Rus kuvvetler savaşı sonlandırıp Ukrayna’daki varlıklarını azaltmaya başladığında bazı yaptırımların kaldırılacağı’ şeklinde Putin’e teşvikler sunmaya istekli.
İç baskı altında Putin, Ukrayna’daki kuvvetlerinin bir kısmını geri çekiyor. Ancak Donbas bölgesi ile Kırım arasında bir kara köprüsünün bakımını sağlamak amacıyla Ukrayna kıyılarının büyük bir bölümünü kontrol etmeye devam edecek kadar, bölgedeki varlığını sürdürüyor. Ancak bu davranış, Alman ve Fransız liderleri Rusya’nın kısmi geri çekilmesiyle hayal kırıklığına uğratıyor. Avrupa ekonomilerinin toparlanmasına yardımcı olmak amacıyla AB’nin Rus enerjisine ambargosu geçici olarak kaldırılıyor. Bu liderler, yaptırımların kaldırılmasını, Putin’i ortadan kaldırmak için komplolara karışan oligarklarla sınırlayarak misliyle muamele kararı veriyorlar. Biden yönetimi, Rus enerjisinin ABD’ye ithalatını yasaklamaya devam etse de Avrupalı müttefikler tarafından Rus enerjisinin ithalatına göz yumuyor. Bu çerçevede 2023’ün ortalarında seçim savaşı başladığında petrol fiyatlarının düşmeye başlayacağını umuyoruz.
Fransa, Almanya, Türkiye ve İsrail liderliğinde Putin ile uzun süredir devam eden Batılı müzakereler sürerken Moskova, NATO’nun Ukrayna direnişine silah tedarik etmeyi bırakması ve 2008’de Ukrayna ve Gürcistan’ı ittifaka kabul etme taahhüdünü iptal etmesi için şartlarına bağlı. Zelenskiy Kiev’in NATO üyeliği rüyasının artık mümkün olmadığını kabul etmesine rağmen ABD bu şartları reddediyor. Ancak Zelenskiy ve hükümeti de ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk bölgelerinin bağımsızlığından vazgeçmeyi reddediyor.
Bu noktalara ilişkin müzakerelerin durdurulmasına rağmen Fransa ve Almanya, Moskova ile atılım umudunu koruyor. Ancak aynı zamanda iki ülke, Putin’in Ukrayna’dan geri çektiği birlikleri geri getireceğinden endişe ediyor. Washington, özellikle Zelenskiy Rusya üzerindeki baskıyı azaltmak istemediği için Polonya ve diğer Orta Avrupa ülkelerinin desteğiyle Ukrayna kuvvetlerinin askeri tedarikini ikiye katlamak istiyor. Ukrayna kuvvetlerinin daha fazla askeri yardım alması halinde bu durumun, Rus kuvvetlerini uzak tutmak için Ukrayna’ya iyi bir şans vereceğine dair ısrar ediyor.
Ekonomik durgunluğun ortasında milyonlarca Ukraynalı mülteciyi desteklemenin zorlukları nedeniyle AB’de halkların öfkesi artarken ve Biden yönetiminin de ‘sürekli yüksek yakıt fiyatlarının, enflasyonun ve ekonomik gerilemenin devam etmesi nedeniyle Demokratların 2024 seçimlerini kaybedeceği’ korkusu tırmanırken, Batılı liderler ayrıca Rusya’ya yönelik yaptırımların ilk şokunun geçmesinden ve çoğu sıradan Rus’un uyum sağlamayı öğrenmesinden endişe duyuyor. Devlet Başkanı Putin, elitlerin kendisini devirmek üzere kurduğu komplolardan kurtulduktan sonra ülke üzerindeki kontrolünü yeniden ilan ediyor. Bu hayal kırıklığı ortasında Başkan Biden, acil NATO zirvesinde Batı’nın iki seçeneği olduğunu açıklıyor. Buna göre ilk seçenek, kırılgan barış risklerine rağmen Zelenskiy ve Putin’e ateşkes ve sınırlı bir barış anlaşması için baskı yapmak. İkincisi, Batı’nın Ukrayna askeri atılımının Putin’i büyük tavizler vermeye zorlaması umuduyla Ukrayna’ya askeri yardımını artırması. Ancak bu durum, Rusya’nın Polonya veya Romanya sınırındaki tedarik depolarını hedef alması gibi tırmanan tehlikelere yol açabilir.
Ancak bu iki seçenek aşağıdaki senaryolara yol açabilir. Öyle ki ilk seçeneğin çifte soğuk savaşa yol açması olası iken, ikinci seçeneğin ise nükleer savaşa veya yeni bir uluslararası düzenin kurulmasına uzanan durumlara yol açması muhtemel.
2. Senaryo: Çifte soğuk savaş
Bu senaryoda Rusya ile Ukrayna arasındaki barış görüşmeleri, aylarca süren müzakerelerin ardından çıkmaza giriyor. Ukraynalılar, yeni Batı askeri tedarikinin çatışmanın dengesini kendi lehlerine çevireceğini umut ederken, ancak Ukrayna’daki birçok şehrin enkaza dönüşmesiyle birlikte kimsenin savaşı kazanamayacağı belli oluyor. Fransa ve Almanya, her iki tarafın da bir barış anlaşmasını kabul etmesi için yeni çabalar sarf ederken Ukrayna, Rusya’nın ülkeden tamamen geri çekilmesi şartıyla NATO üyeliği hedefini anayasadan çıkarmayı kabul ediyor. Ancak Rusya’nın ilhak ettiği Kırım’ın kalıcı statüsü ve ayrılıkçı Donetsk ve Lugansk bölgeleri gibi daha zor konular hala müzakere masasında bulunuyor.
Birkaç girişimden sonra Zelenskiy ve Putin, Paris, Berlin ve Washington’un baskısı altında ateşkes anlaşması imzalıyor. Sonuç olarak AB, Ukrayna’ya insani yardım ve kalkınma yardımı sağlarken, Kremlin’in ülkenin ihtilaflı bölgeleri dışındaki tüm güçlerini Ukrayna’dan çekmesi şartıyla Rusya’ya yönelik yaptırımları hafifletiyor. Aynı şekilde AB, mültecilerin Ukrayna içindeki evlerine yerleştirilmesine yardım ediyor.
Ateşkes devam ederken ve Rusya, güçlerini geri çekmeye başlarken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Avrupa’da yeni bir Soğuk Savaş’ı önlemek üzere NATO ile Rusya arasında silah kontrolü müzakerelerini başlatacak daha geniş bir barış konferansı öneriyorlar. Ama Washington, konferans fikrine karşı. Zira birçok ABD dış politika eliti, Putin’in Ukrayna’ya yönelik sebepsiz saldırısı için yeterince bedel ödemediğini söylüyor. Onlara göre her iki partinin önde gelen Kongre üyeleri, Başkan Biden’a Rusya’ya yönelik mali yardımları kaldırmama çağrısı yapıyor. Macron ve Scholz ise, kırılgan barışı güçlendirmek için bu durumun gerekli olduğuna inanıyor.
ABD’nin konumu, Doğu Avrupa’daki bir AB üyesi tarafından güçlendirilirken Washington, Rusya ve Belarus’tan gelen askeri takviyeler karşısında Polonya ve Baltık devletleri sınırında doğu ve batı arasındaki yeni ayrım çizgisine yeni kuvvetler konuşlandırmaya yönelik artan çağrılara yanıt veriyor. Scholz, daha güçlü bir AB savunması çağrısı yapıyor ve Macron ise, herhangi bir saldırgana karşı bir Avrupa caydırıcısı olarak Fransız nükleer silahlarının yelpazesini genişletme önerisini yineliyor.
Ateşkes anlaşmasının imzalandığı atmosfer, Avrupa’nın yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik etme çabalarının hızlanması ve Avrupa ekonomik büyümesinin yüzde 1’in altına düşmesi ortasında ABD, yüzde 2’lik daha yüksek bir büyüme yaşarken, Çin’de ise büyüme yüzde 5’in altına düşüyor ve petrol fiyatları da geriliyor. Ancak küresel büyümenin yüzde 4’ün altına düşmesine rağmen fiyatlar, hala varil başına 75 ila 95 dolar arasında dalgalanıyor. Bu çerçevede dünyanın, uzun bir yavaş ekonomik gelişme dönemine saplandığı farkındalığı giderek daha fazla artıyor.
Öte yandan Rusya, yavaş ekonomik toparlanması ve enerji ihracatını doğuya doğru hızlandırması nedeniyle Çin ve diğer Asya pazarlarına daha bağımlı. Çin, iki komşu gücün uluslararası ödeme sistemi ‘SWIFT’i atlamasını sağlamak için sınır ötesi bankalararası ödeme sistemini genişletirken, iki ülke de dijital yuan kullanarak ve daha fazla ticaret üzerinde çalışarak dolar ihtiyacını azaltıyor. Aynı şekilde Çin, Rusya’nın yaklaşık 100 milyar dolar değerinde olduğuna inanılan altın rezervlerini, Rusya’nın Çin mallarını satın almak için kullanabileceği yuana çevirerek aklıyor.
Çin’in Rusya’ya verdiği destekle birlikte Washington, yeni Soğuk Savaş’ı Moskova’ya ek olarak Pekin’i de içine alacak şekilde genişletiyor. Bazı Çin bankalarına yaptırımlar uyguluyor ve müttefiklerine genişletilmiş bir Çin teknoloji şirketleri listesini kara listeye alma çağrısı yapıyor. Her ne kadar Avrupalı liderler, Çin ile mücadele konusunda isteksiz olsalar da (Çin’e yarı iletken çeşitlerin ihracatını kesen) Washington’un taleplerine direnmek için iyi bir konumda olduklarını hissedemeyecekler. Bu durum, Çin endüstrisinde sıkıntıya neden oluyor ve onu teknolojik olarak kendine güven inşa etme çabalarını hızlandırmaya teşvik ediyor.
Moskova ve Pekin arasında artan ekonomik işbirliği ve siyasi koordinasyon karşısında ABD hükümeti, Tayvan’a yönelik ‘stratejik belirsizlik’ pozisyonuna son vermekte. ABD, adadaki herhangi bir Çin saldırısına cevaben askeri olarak müdahale edeceğini söylerken, bu durum ise Tayvan’ı Çin’den bağımsızlığını ilan etmeye teşvik ediyor.
Bu çerçevede ‘Batı’nın Moskova’yı izole etme baskısına rağmen Ukrayna savaşı sırasında Rusya ile iyi ilişkiler sürdüren ve aynı zamanda Çin ile ticareti ve Pekin ile iyi ilişkileri sürdürmek isteyen’ Hindistan, bir dizi Ortadoğu ülkesi, Vietnam, Brezilya ve diğer ülkeler dahil, tarafsız ülkelerden oluşan gayri resmi bir blok ortaya çıkıyor.
Aynı şekilde iklim değişikliğinden ortak ekonomik zorluklara, küresel teknoloji standartlarına ve yoksul ülkelere kalkınma yardımına kadar her konuda uluslararası işbirliği daha da zorlaşıyor. İnternet çevresinde parçalanma büyüdükçe, ABD ile Çin arasındaki artan rekabet, her gücün dijital konularda mümkün olduğunca çok ülkeyi kendi tarafına çekmesine neden oluyor. Küresel ekonomik büyüme düşüş eğilimini sürdürüyor ve küreselleşme azalıyor. Ayrıca Birleşmiş Milletler’de (BM) Dünya Ticaret Örgütü’ne ve Dünya Sağlık Örgütü’ne kadar uluslararası çok taraflı kurumlar kötüleşiyor.
3. Senaryo: Nükleer savaşla dünyanın sonu
Bu senaryoda yıkıcı savaş devam ediyor ve Ukrayna askeri çabaları, ülkenin bazı şehirlerinin enkaza dönüşmesini engelleyemiyor. Bu da Zelenskiy’nin Moskova ile müzakere etmeyi reddetmesine yol açıyor. Batı’da, silah sevkiyatı ve insani yardımın ötesinde bir müdahale şekli geliştirmeye yönelik baskılar artıyor. NATO ülkeleri, sınırın Polonya tarafında gizli eğitim ve güvenli sığınak sağlayarak, Ukrayna’ya silah tedarikini artırıyor.
Moskova’ya karşı Batı yaptırımlarının artmasından sonra yaptırımlar, Rusya’da sıradan insanları ülkenin 1998’de yaşadığı mali krizde olduğundan daha kötü şekillerde eziyor. Çoğu 40 yaşın altında olan orta sınıf bilim adamları, mühendisler, öğretmenler, teknoloji uzmanları ve diğer beyaz yakalılardan oluşan büyük bir göç başlarken, bu durum Rusya’nın geleceğini kaybetmekle tehdit ediyor. Ancak Kremlin, artan enflasyona rağmen vatandaşları hibe ve ikramiyelerle destekliyor. Moskova, buğday ihracatını yasaklıyor. Büyük şehirlerde kira ve gıda ihtiyaçları donuyor. Polis, savaş karşıtı protestoları acımasızca bastırıyor.
Kremlin, Ukrayna topraklarını ele geçirme girişiminde Rus ordusu üzerindeki baskının miktarı konusunda giderek daha fazla endişe duyarken Rus istihbaratı, Polonya’da Ukraynalı isyancılar için bir güvenli bölge ve bir yardım merkezinin varlığı konusunda Devlet Başkanı Putin’i uyarıyor. Rusya’nın BMGK’daki daimî temsilcisinin, CIA tarafından işletilen eğitim üssünün ve oradaki ölümcül silah stoklarının fotoğraflarını yayınlaması sonrasında Putin, güçlerine ‘Polonya sınırının Ukrayna tarafında, seyrek nüfuslu bir bölgede NATO güvenli limanını doğrudan hedef almadan bir taktik nükleer füze fırlatma’ yetkisi verdi. Ancak bununla birlikte Ukrayna’daki güçlerini tüketen ve savaşı uzatan Batı askeri yardımına muhalefeti hakkında da güçlü bir mesaj gönderdi.
Öte yandan Polonya, NATO’nun 5. maddesini diğer NATO üyelerini kendisini savunmak üzere harekete geçirmek için kullanıyor. NATO acil bir zirve düzenlerken, Amerikan şahinleri ise orantılı bir nükleer müdahale çağrısında bulunuyor. Ancak Biden yönetimi, Putin’e bir nükleer misilleme tehdidiyle birlikte bir ültimatom verme kararı alarak, şu an NATO ile Rusya arasında giderek büyüyen bir çatışmaya son verme şartlarını ortaya koydu. Aynı şekilde Rusya’ya da güçlerinin, Kırım ve Donbas bölgesi de dahil olmak üzere Ukrayna’nın tüm bölgelerinden derhal çekilmesi ve Ukrayna’da verdiği zarar için tazminat ödemesi çağrısı yaptı.
Avrupa’nın ABD’ye desteğiyle birlikte Putin, müzakere etmeyi kabul ediyor, ancak ABD ve müttefikleri tarafından sunulan şartları reddediyor. Bunun karşısında NATO, Ukrayna’da Rus sınırına yakın bir Rus askeri üssünü yok etmek için birkaç konvansiyonel seyir füzesi fırlatarak yanıt verdi. Ancak Rusya halkının desteğini alan Putin, NATO saldırılarını ülkesine yönelik başka bir Nazi işgaline benzetiyor. Bu çerçevede Polonya sınırında bir dizi nükleer silah değişimi ile sonuçlanacak taktik nükleer füzelerle iki saldırı daha başlatarak yanıt verme kararı aldı. ABD, Rus askeri hedeflerini vururken, Moskova ise Almanya’daki NATO üslerini ve Guam ve Alaska’daki ABD tesislerini bombaladı. Bu durum, askeri hedeflere odaklanılmasına rağmen, binlerce sivilin ölümüne ve nükleer radyasyondan etkilenen on binlerce kişinin ölüm korkusunun artmasına neden oldu.
Karşılıklı vuruşlar hızlanırken hem ABD hem de Rusya, uzaydaki nükleer komuta ve kontrol altyapısını ortadan kaldırmak için yapay zeka ve saldırgan siber saldırılar kullanıyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan farklı olarak mücadele öncelikle Avrupa’da yoğunlaşıyor. Fransa’nın yanı sıra Çin, savaşan taraflar arasında boş yere arabuluculuk yapmaya çalışırken, Üçüncü Dünya Savaşı başlıyor.
4. Senaryo: Yeni Dünya Düzeni
Bu senaryoda daha önce olduğu gibi Rusya, Ukrayna direnişine eğitim ve askeri teçhizat sağlayan Polonya’daki NATO güvenli limanına karşı bir taktik nükleer füze fırlatıyor. ABD’deki birçok kişi, yanıt olarak bir Rus şehrini seyir füzeleriyle vurmak istiyor. Bu durum, böyle bir adımı insanlığın son savaşının nükleer başlangıcı olarak gören Avrupalı liderleri dehşete düşürüyor. Çin Rusya’yı nükleer kuvvetlerini maksimum alarm durumuna yükseltmeye zorlamak için müdahale ederken Avrupa baskısı, Washington’u askerî harekâtı ertelemeye ikna etmeyi başarıyor.
Yaklaşık 80 yıldır ilk kez nükleer silah kullanma şoku, Rus saldırısının Birinci Dünya Savaşı’nı ateşleyen Avusturya Veliaht Prensi Franz Ferdinand suikastının nükleer bir versiyonu olabileceğine dair yaygın korkuları artırıyor. Durum, Çin, Avrupa ve diğer ülkeleri, anlaşmazlığın nihai çözümüne aracılık etmek için birlikte çalışmaya teşvik ediyor. Dolayısıyla da Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun unsurlarını içerecek bir BM barış gücü himayesinde Ukrayna’da ateşkes ilan edilmesi dayatılıyor. İlerleyen dokuz ay boyunca taraflar, Moskova anlaşmaya uyduğu sürece Rus kuvvetlerinin Ukrayna’dan çekilmesini ve Batı’nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarının hafifletilmesini garanti eden bir anlaşma üzerinde anlaşıyor.
Anlaşmanın bir parçası olarak Ukrayna, bir halk referandumuyla onaylanan yeni bir federal anayasada tanımlı Doğu- Batı arasında tarafsız bir devlet olarak yeni bir pozisyon benimseyecek. Ukrayna, AB ile daha yakın ekonomik bağlar ararken, Rusya’nın korkularını yatıştırmak ve Ukrayna’nın doğusunda yeniden yapılanmayı kolaylaştırmak için Moskova liderliğindeki Avrasya Ekonomik Birliği’ne katılıyor. Ukrayna ayrıca, mutabık kalınan sınırlar içerisinde ve güven artırıcı önlemlere uygun olarak silahlanma hakkını saklı tutuyor.
Aynı şekilde BM, sakinlerinin uluslararası bir denetim altında ülkeye ilhakı için referanduma gitmesinden sonra Kırım’ı Rusya’nın bir parçası olarak tanıyor. Donetsk ve Luhansk, yeni Ukrayna anayasasına göre yarı özerk bölgeler oluyor. Yeni Avrupa güvenlik düzenlemelerinin bir parçası olarak Batı Avrupa ülkeleri, ABD’ye ve NATO’nun Doğu Avrupa üyelerine ‘ittifakın 2008’de Ukrayna ve Gürcistan’a üyeliği genişletme vaadini feshetmesi için’ baskı yapmayı başarmış durumda. Bunun karşısında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı bölgede daha büyük bir güvenlik rolü oynuyor, ancak NATO tüzüğü değişmeden kalırken, üyelik hakkında da açık bir kapı bırakılıyor.
Rusya’nın nükleer silah kullanımına karşı küresel bir tepkiden sonra BM Genel Sekreteri, tüm taktik nükleer silahları yasaklama ve nükleer silahsızlanma hedefine geri dönme çabalarına öncülük ediyor. ABD ve Rusya, START 3 anlaşmasını müzakere ediyor ve konuşlandırılmış nükleer savaş başlıklarının her birini bine düşürmeyi kabul ediyor.
Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için barış konferansının sonuçlanmasından uzun bir süre sonra Rusya’da 2024 cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşıyor. Ancak bir grup oligark ve üst düzey askeri ve istihbarat yetkilisi, Putin’e ‘istifa ya da savaş suçu davalarıyla mücadele’ arasında seçim yapması için bir ültimatom veriyor. Putin, anılarını yazmak için kır evine çekilme kararı alıyor. Bu nedenle Rusya halkı, Çin’e bağımlı olmadan, ABD ve Batı ile ilişkilerde reform ve yenilenme arayışına giriyor. Ayrıca halk, sürgündeki iş insanı Mihail Hodorkovski ve cezaevindeki muhalif Aleksey Navalni’yi içeren bir koalisyon hükümetini seçiyor. Ancak yeni bir liderlik altında bile Rusya’nın ekonomisini reforme etmesi, çeşitlendirmesi ve Batı ile ilişkilerini yeniden şekillendirmesi yıllar alacak.
Çin - ABD ilişkileri açısından ise Çin’in ‘çatışmada arabuluculuk yapma ve Moskova için bir mali kurtarma planını reddederek Rusya’ya baskı yapma’ çabaları, Çin- ABD ilişkilerini sıfırlıyor, rekabetçi bir birlikte yaşama çerçevesi ve iki güç arasında daha ticari bir ilişki başlatıyor. Bunun yanı sıra Kongre’deki birçok kişi, ABD yönetimine Çin’in Tayvan’a karşı ve Güney ve Doğu Çin Denizlerindeki kararlı davranışı karşısında kayıtsız kalmaması için baskı yapıyor. Zira özellikle de barış görüşmeleri başlatma rolü nedeniyle Çin’in yumuşak gücünün büyümesi, Washington’u endişelendiriyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haber analizine göre büyük güçler, doğrudan çatışmadan kaçınırken, birbirlerine temkinli yaklaşmaya devam ediyor. Ancak bununla birlikte ticaret ve teknolojik kurallar ve standartlar konusunda demokrasiler ve benzer düşünceye sahip hükümetler arasındaki fikir birliği, Çin’i ‘emellerini sınırlamaya ve endüstriyel politikalarını küçültmeye’ itiyor. Bu da Dünya Ticaret Örgütü’nün reformuna yol açıyor. Putin sonrası yeni bir Rusya ve daha işbirlikçi bir Çin ile G-20, daha fazla çekicilik kazanıyor, iklim değişikliğinden yapay zeka için etik standartlara kadar diğer küresel yönetim konularını ele almaya başlıyor.
İstanbul / Şarku’l Avsat
Tarık eş-Şami