Dünyanın iklim değişikliği ile mücadele konusunda ne tür bir yol izleyeceğine ilişkin müzakerelerin yer alacağı Birleşmiş Milletler'in bu yılkı İklim Zirvesi 30 Kasım'da Dubai'de başlıyor. Ancak farklı ülkeler ve bloklar, bu zirveden farklı sonuçlar bekliyor. Peki zirveye kimler katılıyor ve katılımcılar neler talep ediyor?
Dünya iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında atacağı adımları tartışırken, her ülkenin bu yılki Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesinde (COP18) ilerletme kaydetmeyi umduğu belirli endişeleri ve çıkarları mevcut.
Bu iklim müzakerelerinde yalnızca tüm ülkelerin oybirliğiyle destek verdiği anlaşmalar kabul edilebiliyor. Bu da uzlaşma sağlamayı oldukça zorlu bir görev haline getiriyor.
Peki 30 Kasım’da Birleşik Arap Emirliklerinin Dubai kentinde başlayacak olan COP28 konferansına katılan başlıca ülkeler ve müzakere blokları kimlerden oluşuyor?
Yeşil Gazete'de yer alan haber ve ülke sıralaması şöyle;
Çin
Çin, diğer tüm ülkelerden daha fazla yenilenebilir enerji kapasitesi ve daha fazla kömür tüketimi ile hem temiz hem de kirli enerjide dünyaya liderlik ediyor. Yıllık küresel emisyonların yaklaşık yüzde 30’undan sorumlu olan Çin, dünyanın en büyük sera gazı yayıcısı konumunda.
Ülke aynı zamanda sıcak dalgaları ve sellerin yanı sıra aşırı kuraklık gibi iklim değişikliğinin belirgin etkilerine maruz kalıyor.
İklim müzakerelerinde Pekin, en büyük tarihsel karbondioksit yayıcısı olan ABD gibi gelişmiş ülkelerin iklim politikası ve finansmanında ilk ve en hızlı hareket etmesi gerektiğini savunuyor.
ABD’den sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip olmasına rağmen Çin, iklim müzakerelerinde kendisini gelişmekte olan bir ülke olarak değerlendiriyor.
ABD
Dünyanın en fazla sera gazı yayan ikinci ülkesi ABD, elektrikli araçlar ve diğer yeşil ürünler için 369 milyar doları aşan sübvansiyon paketini uygulamaya koymasından bir yıl sonra konferansa katılıyor. Enflasyon Azaltma Yasasının (IRA) 2030 yılına kadar ülkenin temiz enerji kapasitesini üç katına çıkarması bekleniyor.
ABD ve Avrupa Birliği, COP28’de yenilenebilir enerji kapasitesini bu on yıl içinde üç katına çıkarma taahhüdüne diğer ülkelerin de katılmasını istiyor.
Dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticisi olan ABD, karbondioksit emisyonuna yol açan fosil yakıt kullanımının aşamalı olarak durdurulmasını öngören COP28 anlaşmasını da destekliyor.
Ancak ABD’li delegeler, Washington‘un bu yıl BM’ye yeni iklim tazminatı taahhüdü vermemesinin ardından iklim finansmanı konusunda baskıyla karşılaşacak. ABD, yoksul ülkelerin iklim kaynaklı zararlarla başa çıkmalarına yardımcı olmak için yeni bir fon oluşturulmasını desteklese de anlaşmada hiçbir ülkenin bu fona ödeme yapmak zorunda olmayacağının açıkça belirtilmesini talep ediyor.
Avrupa Birliği
27 ülkeden oluşan Avrupa Birliği (AB), COP28 için müzakere pozisyonu en iddialı olan katılımcılardan biri. Blok, 2030’larda yenilenebilir kapasitenin üç katına çıkarılması, karbondioksit yayan fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılması, yeni kömürlü termik santrallere son verilmesi ve elektrik şebekelerinin yenilenebilir kaynaklarla güçlendirilmesi için baskı yapacak.
AB ayrıca ülkelerin, emisyon “azaltım” -yani yakalama- teknolojilerinin sadece idareli kullanılacağı konusunda anlaşmalarını istiyor. Bu da AB ile fosil yakıtlara bağımlı olan ve azaltım teknolojisini bu yakıtların kullanımını uzatmanın bir yolu olarak gören ülkeler arasında bir çatışma yaratıyor.
BM iklim görüşmelerinde AB bloğu geleneksel olarak iklimden zarar gören küçük ada devletleriyle ittifak halinde. Ancak AB, Kayıp ve Zarar fonunun bazı ayrıntıları konusunda bu müttefikleriyle anlaşmazlıklar yaşıyor.
Birlik, Çin ve diğer büyük ekonomilerin planlanan fona ödeme yapmasını isterken Pekin buna karşı çıkıyor.
Birleşik Krallık
2020’de AB’den ayrılmasına rağmen Birleşik Krallık, fosil yakıtlardan aşamalı çıkış ve yenilenebilir enerjinin üç katına çıkarılması gibi AB’ninkilere benzer taleplerle COP28’e geliyor.
Ancak bu yıl Londra, bazı yeşil politikaları zayıflatarak ve petrol ve gaz keşfi için 27 ruhsatı onaylayarak bazı iklim diplomatlarının tepkisini çekti. Birleşik Krallık hükümeti bunlara rağmen iklim hedeflerine ulaşma yolunda ilerlediğini öne sürüyor.
‘BASIC’ ülkeleri
Brezilya, Güney Afrika, Hindistan ve Çin bu kalabalık ve hızla gelişmekte olan ülkeler bloğunu oluşturuyor. Her biri BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin (UNFCCC) “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” kavramı aracılığıyla daha fazla iklim finansmanı ve eşitlik talep ediyor ve tarihsel olarak en çok salım yapan zengin ülkelerin sorunu ele almak için daha fazlasını yapması gerektiğini savunuyor.
Hindistan geçen yıl kömürün aşamalı olarak azaltılmasına ilişkin bir anlaşmanın petrol ve gazı da kapsayacak şekilde genişletilmesini teklif etti. Bu öneri 80’den fazla ülkenin desteğini kazandı, ancak Suudi Arabistan ve diğer petrol ve gaz üreticisi ülkeler bu öneriyi engelledi.
Brezilya, geniş ormanları üzerinden para kazanmayı planladığı karbon kredisi piyasalarına ilişkin kurallar konusunda müzakerelere öncülük etti.
Güney Afrika, 2021 yılında kömürden yenilenebilir enerjiye geçişine yardımcı olmaları için AB, ABD ve diğer ülkeler ile 8,5 milyar dolar değerinde bir anlaşma yaptı. Ancak ülke şu anda, kesintiler ve yılını dolduran kömür santrallerinin sık sık arızalanması nedeniyle en kötü elektrik kriziyle karşı karşıya.
G77 + Çin
Gelişmekte olan 77 ülke ve Çin’den oluşan bu ittifak aynı zamanda zengin ülkelerin karbondioksiti azaltma konusunda yoksul ülkelerden daha büyük bir sorumluluğa sahip olduğunu savunuyor. İklimden etkilenen daha küçük ülkeler acil iklim eylemi isterken ve Çin gibi daha büyük üyeler hızlı karbondioksit kesintilerine temkinli yaklaşırken, G77’nin bir arada kalıp kalmayacağı, bu yılın kilit sorularından biri.
Afrikalı Müzakereciler Grubu
Afrika ülkeleri COP28’de iklim finansmanı ve yeşil enerji projelerini hızlandıracak mali mekanizmalar için baskı kuracak.
Kenya, Etiyopya ve Senegal gibi bazı Afrika ülkeleri fosil yakıt üretiminin aşamalı olarak durdurulması çağrılarını destekliyor. Ancak Mozambik gibi bazı ülkeler hem enerji kapasitelerini arttırmak hem de Avrupa‘nın gaz talebinden faydalanmak için gaz rezervlerini geliştirmek istiyor. Grup, fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasına ilişkin herhangi bir anlaşmanın, enerji ihtiyacını hafifletmek için yoksul ülkelerin kısa vadede rezervlerini geliştirmelerine izin vermesi gerektiğini savunuyor.
Küçük Ada Devletleri İttifakı
AOSIS kısaltmasıyla bilinen ittifak, iklim değişikliğinin deniz seviyesinin yükselmesi gibi etkilerine karşı orantısız bir şekilde kırılgan durumdaki ülkeleri temsil ediyor. Araştırmalar, 1,5 derece eşiğinin aşılması durumunda ada ülkelerinin yıkıcı iklim etkileriyle karşı karşıya kalacağını ortaya koyuyor.
Grubun iklim kriziyle mücadeledeki ön saflardaki deneyimleri, üyelerine COP görüşmelerinde etkili bir konum kazandırıyor. Grubun öncelikleri arasında Kayıp ve Zarar fonunun güvence altına alınması ve küresel ısınmanın sanayi öncesi dönemlere kıyasla 1,5 derece ile sınırlandırılması için fosil yakıt kullanımının aşamalı olarak kaldırılması yer alıyor.
Yüksek Hedefler Koalisyonu
Marshall Adaları‘nın başkanlık ettiği ve Vanuatu, Kosta Rika, ABD ve Avrupa Birliği’nin yer aldığı bu grup, aralarında bu yıl yeni kömür santrallerinin durdurulması ve küresel emisyonların 2025’e dek zirve yaparak sonraki yıllardan itibaren düşüşe geçmesi gibi daha iddialı emisyon hedefleri ve politikaları için baskı yapıyor.
En Az Gelişmiş Ülkeler Grubu
Bu grupta yer alan 46 ülke, tarihsel emisyonlara en az katkıda bulunan ülkeler olmasına rağmen iklim değişikliğinin etkileri karşısında son derece kırılgan bir konumda bulunuyor. Bu ülkeler, Kayıp ve Zararların tazmin edilmesinin yanı sıra, zengin ülkelerin iklim adaptasyonu için finansmanlarını iki katına çıkarmalarını talep ediyor.
Latin Amerika ve Karayipler Bağımsız İttifakı
AILAC bloğu, iklim konusunda daha fazla kararlılık ve daha fazla finansman talep etme konusunda diğer gelişmekte olan ülkelerle aynı çizgide bulunuyor.