“ÇAĞIN ÖNCÜLERI” NE DEMEKTİR?
İddialı olmayan, fakat istikamet sahibi, büyüdüğünde ülke ve millet için ışık taşıyan (-ki her çocukta bu ışık vardır yeter ki büyükler ateşini yakmayı bilebilsin) küçük ve on civarında çocuktan oluşan gruplardır. Çocuklar okul, mahalle, komşu, akraba veya ebeveynlerin yaşları bir birine yakın olanlarından oluşturulabilir. Bu çocuklar; iki haftada bir, hafta sonları ailelerin evlerinde toplanırlar. Sade bir şekilde çocukların kaynaşması ve dostluk kurması esasına göre davranılır.
Ortak paydaları: Birlikte TÜRKÜ SÖYLEMEK, kendilerini ifade edecek hatıra veya geçen iki haftanın değerlendirmesini yapmak, mümkünse iki ayda bir eğitici film seyretmek, Türk millî değerlerine bağlı olarak yabancı dil öğrenmeyi sağlamaktır. (Ahmet Yesevî, YunusEmre, Mevlana, Pir Sultan Abdal gibi evrensel düşünür ve şairlerimizin şiirleri ve Nasreddin Hoca fıkralarının çevirileri hem Türkçe hem de yabancı dilleri öğrenmede kolaylık sağlayacaktır. Dünya klasiklerinin “Türkçe yabancı diller” le hazırlanmış kitapları tercih edilmelidir). Çocukların internet imkânı varsa çeviri programları ile diller arası çevirilerle eğitimlerine bir oyun hüviyeti katılabilecektir. En doğru çeviriyi yakalama bunlardan biridir. Bu arada Türkçesini de zenginleştirmeye binlerce yıllık dilinin gizemlerini erken yaşta keşfetmeye başlayacaktır. Türkçesini en güzel şekilde yazma ve konuşmaya çalışırken diğer dillerin de özelliklerine vakıf olabilecektir. Bir dil kendini diğer dillerle karşılaştırarak daha da gelişmektedir.
Kolay= Yalın= Sade Uygulanabilecek Kurallardır:
On beş günde bir çocukların ailelerin birinin evinde toplanılır. Toplantıya, sadece ev sahibi ailenin velileri ve eğitim yönlendiricisi veya yönlendiricileri iştirak eder. Eğitim yönlendiricisi; çocukların o günlerde ilgisini çekebilecek, konuları sohbet ortamına açar.
Sohbet sırasında her çocuğa söz verilir ve sözü kesilmemelidir. Eğitim yönlendiricisi Türk Musikî aletlerinden birini kullanıyorsa kendisi, bilmiyorsa yardımcısı ile öncelikle Millî Şuuru ve Vatan sevgisini benimsetecek Türkülerden ortak Türkü külliyatı oluşturulur. Her ilin Türküsünden öğrenmeyi benimsemek ve gerçekleştirmek de gerekmektedir. Yıllar sonra bu çocuklar genç olduklarında beraber söyleyecekleri, beraber ağlayıp neşelenecekleri türküleri, şarkıları olmalıdır. Çocuklar büyüdükçe, Türk Yurtları, klasik Türk ve Batı musiki zevki de geliştirilmelidir. Çocuklara, kitap hediye edilmeli okuma ve kütüphane oluşturmaları sağlanmalıdır. Evlerde; çocuklar bir araya geldiklerinde ev sahibesi, fazla masraflı olmayacak ekonomik bir şekilde pasta, börek ve çay veya soğukluktan oluşan ikramını sunduktan sonra, sohbet veya musiki faslına geçilmelidir. Sofra kurallarına, herkes uymalıdır. Mutlaka el yıkamaya dikkat edilmelidir. Herkes bitirebileceği pasta veya ikramı tabağına almalı, kesinlikle tabak ve bardağında artık bırakmamalıdır. İsraftan kaçılmalıdır. Dünyanın büyük kısmının açlıkla karşı karşıya kaldığı ortamda, onların acı ve ıstıraplarını hissetmeden israf eden çocuklar olmak, gelecek açısından da alışkanlıklarını devam ettirecek demektir. Çocuklar başlangıçta kuralları anlamsız sanabilirler, fakat bu kurallar asırların tecrübeleri ile bağlantılıdır. İsraf etmeye devam eden çocuklar açların ve susuzların hali ile özdeşleşememektedir (empati kuramamaktadır). Dünya çocukların ve tüm insanların empati yetenekleri arttığında barış içinde olacaktır. Çocuklar, ebeveynlerine (ailelerine) ve arkadaşlarına karşı saygı ve sevgi dolu yetiştirmeye çalışılmalıdır. Saygı ve sevginin olmadığı kalplerde, insanlığı ve kâinatı kucaklayacak çiçekler açamadığı bilinmelidir. Sözüne sadık, asla yalan söylemeyen çocuklar yetiştirmelidir. Belki her doğru söylenemeyebilir, fakat her söylenen doğru olmalıdır. Herkese ve her şeye söz vermek zorunda değildir, lâkin söz verildi ise tutulmalıdır. Sabırlı olmalı “Çağın öncüleri”nin omuzlarına taşıyamayacakları yük yüklenmemelidir.
EBEVEYNLERİN DİKKAT EDECEĞİ HUSUSLAR:
Genç ebeveynler klasikleşmiş kişisel gelişim kitapları veya psikologların kitaplarını okumalıdır. Yahut hayli yaşlı anne ve babalardan hatta annanne ve dedelerden çocuk yetiştirme konusunda fikirler alınmalıdır. Çocuklara ahlakî kurallar çerçevesinde arkadaşları ile dostluk kurma yani insanî ilişkileri ve bilgiye ulaşma yeteneği kazandırmalıdır. Onlardan kütüphane çapında bilgi beklenmemeli, sabırla ilerde kendi kendilerini geliştirebilecek özgüven, araştırma ve ilim merakı, millî hassasiyetin zemini çocukları sıkmadan verilmelidir. Türk tarihi, Türk Musikisi, Vatan sevgisi, Kâinata mensup olma şuuru, bilimsel kavrama ve düşünme; tabii bir süreçte kazanılmalı, ders hüviyetinde olmamalıdır. Birlikteliğin samimi gidişine müdahale edecek, buyurgan, kendi hayallerini geçmişte, gerçekleştirememiş; çocuklardan fazla beklenti sahibi olan erişkinler uyarılmalıdır. Çocukların herhangi bir siyasî gruba dahil edilmesinden kaçınılmalıdır. Onların; bilim, sanat, düşünce sahalarında Vatanımızın geleceğinde söz sahibi olmaları önemlidir. İlerde çocuklar gençlik çağında kendi hür iradeleri ile şu veya bu siyasi tercihleri olabilir. Eğitim yönlendiricileri bu konuda hoş görülü olmalı kendi siyasi düşüncelerini gündeme getirmemelidir. Çocuklar, zaman zaman bulundukları mekânlara yakın tarihî eserleri, müzeleri ailelerinde iştiraki ile gezmeli, gitmeden önce o yerler hakkında bilgi alınmalı, okunmalıdır. Bilimsel gelişmeler TUBİTAK çocuk, Herkese bilim teknoloji vb. Dergiler ile yahut belgesel yayınlarla takip edilmelidir. Özellikle çocukların yetenekleri doğrultusunda belirli meslekleri seçecekleri düşünülerek, o istikamette yardımcı olunmalıdır. Tanımlanan toplantı yöntemi hem çocuklar hem de aileler tarafından değiştirilmeli ve geliştirilmelidir. Değişim ve gelişim; insan, zaman, mekan, imkân vd. şartlara göre uyarlanmalıdır.
Çocuklar her zaman çağın öncüleridir. Eğitim başta olmak üzere en büyük maddi ve manevî yatırım onlara yapılmalıdır. Bu yatırım en masrafsız olanıdır. Aileler, düşünen ve sevgi-saygı dolu öz güvenli çocuklar yetiştirdiğinde toplumun geleceği sadece huzurlu ve sağlıklı değil aynı zamanda hidayetle aydınlanacaktır. Bugünün çocukları kültürlü ve irfan sahibi gençler olduklarında Türk Milleti ve insanlık onurunun burçları yıldızlara yükselecektir. O zaman TÜRKLER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” vecizesini bir kez daha hatırlayacaklardır.
BU SÖZÜ UNUTTURMAMAK İSE HER TÜRK EVLADININ İNSANLIĞA KARŞI SORUMLULUĞU VE BORCUDUR. ÇÜNKÜ TÜRK OLMAK YERYÜZÜNÜN DERTLERİYLE DERTLENMEK VE ONLARI ÇÖZMEK BİLİNCİDİR. ONUN İÇİN HZ. MUHAMMED (O’NA, ASHAB-I GÜZİN VE EHL-İ BEYTİNE SELAM OLSUN) HER RAMAZAN TÜRK ÇADIRININ ALTINDA ADETA ONU BİR GÖK KUBBE FARZ EDEREK TEFEKKÜR ETMİŞ VE TÜM İNSANLIĞIN GELECEĞİNE AYDINLIK MÜJDESİNİ VERMİŞTİR.
[1] Öğrencilerimizle ve dostlarımızla “Gönül Kardeşliği ve Yunus Emre” isimli eserde Yunus şiirleri Türk Lehçeleri ve Akraba Dillere aktarılarak internette elektronik ortamda ücretsiz olarak paylaşılmıştır:
[2] Resul-u Ekrem'in bu hassasiyetine dikkatimizi çeken Aziz Kardeşim Bayram Zengin'e teşekkürlerimle.