BURSA ARENA / Haber Merkezi
Köy Enstitüleri’nin 82. kuruluş yıl dönümü nedeniyle Nilüfer’de düzenlenen etkinliklerde, kapatılan Köy Enstitüleri eğitim modeli ile bugünkü eğitim modeli üzerine görüşler paylaşıldı.
Köy Enstitüleri’nin 82’inci kuruluş yıl dönümü, Nilüfer Belediyesi, Nilüfer Kent Konseyi, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği ve Eğitim-Sen iş birliğiyle düzenlenen etkinlikle kutlandı. "Geçmişten Geleceğe Aydınlanma Işığı Köy Enstitüleri’nin 82. Yıl Dönümü” başlığıyla düzenlenen etkinliğe Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Neslihan Binbaş, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Bursa Şube Başkanı Jülide Akköprü, Eğitim-Sen Bursa Şube Başkanı Yüksel Bayraktar ve çok sayıda Köy Enstitüleri mezunları katıldı.
Konak Kültürevi’nde düzenlenen ve büyük ilgi gören etkinlik YKKED Bursa Mandolin Topluluğu’nun müzik dinletisiyle başladı. Topluluk üyeleri özenle hazırladıkları repertuarlarını Şef Dilek Görgülü önderliğinde sunarken izleyenlerin beğenisini kazandı.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, uzun zaman önce kapanan Köy Enstitüleri’nin, bugün en çok konuşulan kurumlardan biri olduğuna dikkati çekti. Kuruluşunun üzerinden 82 yıl geçmesine rağmen Köy Enstitüleri’nin değerinin her geçen gün daha iyi anlaşıldığına işaret eden Başkan Erdem, “Köy Enstitüleri dönemi, Anadolu aydınlanmasının yaşandığı bir dönemdi. Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte başlatılan eğitim seferberliği çerçevesinde Köy Enstitüleri, kırsal bölgelerin eğitim ve kalkınma problemlerini çözmede etkin bir rol oynadı. Anadolu’da eğitim alanında gerçek bir zihniyet devrimine yol açan Köy Enstitüleri eğer kapatılmasıydı, bugün Türkiye eğitimde çok farklı bir noktada olacaktı. Aradan geçen yıllara rağmen Köy Enstitüleri’nin yerini dolduracak daha iyi bir eğitim sistemi geliştirilmedi. Dileğimiz Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yeni bir eğitim seferberliğinin biran önce hayata geçirilmesi. Köy Enstitüleri’nin kurulmasında büyük rol oynayan İsmet İnönü’yü, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i, Enstitülerin mimari İsmail Hakkı Tonguç’u da minnet ve rahmetle anıyorum” dedi.
Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Başkanı Jülide Akköprü de dönem hakkında detaylı bilgiler verdi. Köy Enstitüleri’nin sıcacık bir eğitim yuvası olarak hizmet verdiğini ifade eden Akköprü, “Hedefi gerçek eğitim devrimi olan Köy Enstitüleri Cumhuriyet’in yıkılmaz savunucusu olmuştur. Köy Enstitüleri parasız, karma, demokratik bilimsel metotlarla üretici eğitim modelinin uygulandığı yerlerdi. Orada sınıfsal ayrılık yoktu. Yazgı ile bilim kalın çizgiyle ayrılmış, yoksulluk ve sömürünün son bulduğu sıcacık eğitim yuvalarıydı” diye konuştu.
Etkinliğe katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık da Köy Enstitüleri modelinin önemine değindi. Karabıyık, “O dönemde eğitim için önce öğretmen yetiştirmek gerekiyormuş. Okullar köylere gelmiş ve eğitim meşalesi yakılmış. Nitelikli donanımlı ülke kalkınmasına fayda sağlayacak eğitimciler yetiştirilmesi hedeflenmiş. Bugün ise köylerde okullar kapanıyor insanlar şehre göç ediyor. Fırsat eşitsizliği bugün kol geziyor ve gelecek nesiller ideolojik olarak şekillendiriliyor. Donanıma bakan yok. Başarı düşerse baraj da düşer sıkıntının üzeri kapanır. Köy Enstitüleri kendini bugün hala unutturmuyor ve unutulmayacak” şeklinde konuştu.
Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Neslihan Binbaş da, Köy Enstitüleri’nin önemine dikkat çekip bugünkü eğitim sisteminden çarpıcı örnekler verdi. Binbaş bugünkü sistemle milli eğitimin laik, bilimsel ve kamusal eğitimden tamamen uzaklaştırıldığını vurguladı. Eğitim-Sen Bursa Şubesi Başkanı Yüksel Bayraktar da hayal edilen eğitim sistemi modeli üzerine örnekler verdi.
Etkinlik kapsamında Çağatay Taşkın Yamen’in yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği “Son Enstitülüler” adlı belgesel film gösterildi. Cilavuz Köy Enstitüsü’nün hikayesi ve eğitim modelinin beyaz perdeye yansıması izleyenlerden tam not aldı. Gösterimin ardından Çağatay Taşkın Yamen, yapım danışmanı ve gazeteci Deniz Zeyrek ile Cilavuz Köy Enstitüsü mezunu Zekeriya Bulut bir söyleşi gerçekleştirdi.
Film çalışmasını yaparken bazı kesimlerden olumsuz tepkiler aldıklarını belirten Proje Danışmanı ve Gazeteci Deniz Zeyrek, “Bu bir sözlü tarih çalışmasıdır. Bizzat yaşayan insanların aktardığı çalışmadır. Köy Enstitüleri’ne alerji duyanların ürettiği dedikodular o sürece büyük zarar vermiştir. Bu düşman zihniyetler bu kurumları istemediler. Eğer bu kurumlar daha çok yaşayıp sayıları artsaydı, bağımsız güçlü Türkiye’nin temelleri daha sağlam olacaktı. Köy Enstitüleri gerçekten eğitim devrimiydi. Nüfusun yüzde 85’inin köylerde yaşadığı dönemde eğitimi ayaklarına götüren bu sistem gerçekten çok büyük hedef. Atatürk biraz daha yaşasaydı bu kurumları yenmek kolay olmazdı. O dönemin ağaları önderleri halkın bilinçlenmesini, donatılmasını istemedi. Neyse ki kısa dönemde mezun olanlar bugüne kadar o modelin neferi olarak o günleri bize aktarmaya çalıştı. Özetle bu kurumlar bugüne dek yaşasaydı Türkiye bugün ne durumda olurdu hayal bile edemiyorum” dedi.