Ekonomi yazarı İbrahim Kahveci TV5 kanalındaki "Ekonomi ve Ötesi" başlıklı bir proğramda, eski Hazine ve Maliye Bakanı ile ilgili dikkat çekici bir değerlendirme yaparak, “Berat Albayrak’ın ağırlığı piyasaya çöküyor. Sayın Albayrak’a muhtemelen bir yer bakılıyor. En ideal gözüken yer Enerji Bakanlığı” dedi.
Yine Bluebay Asset Management'tan yatırım uzmanı Timothy Ash, dün sosyal medya hesabından yaptığı bir değerlendirmede damat Berat Albayrak’a Enerji Bakanı olarak görev verilebileceği tahmininde bulundu. “Bugün Albayrak günüymüş gibi bir hava var” şeklinde paylaşımda bulunan Ash, daha sonra "Terminatör" filmlerindeki “Geri döneceğim” repliğine atıfta bulunarak, "kamu yönetiminde (Albayrak'a) muhalefet edenlerin temizliği de devam ediyor” vurgusunu da ihmal etmedi.
Tam da böyle sahnelerde ileri atılmayı adeta huy edinmiş olan Rasim Ozan Kütahyalı da, geçenki dolar kurlarındaki artış esnasında bir değerlendirmede bulunmuştu. Cüneyt Özdemir’in Youtube kanalında konuşan Kütahyalı, “Berat Albayrak’ın muhteşem ve kuvvetli dönüşüne hazır olun” demişti. Ve okuyunca aklımdan şöyle bir cümle geçti doğrusu, "damadını översen kayınpeder hoşnut olur"..
Tüm bunların yanı sıra benim özellikle ciddiye aldığım bir iddiayı da geçen hafta The Economist Dergisi ileri sürdü; "Berat Albayrak geri dönebilir"
Dergi, Şubat sonunda Erdoğan’ın, damadının sicilini ve Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini bu kadar çok kullanmayı savunmasının bunun bir işareti olabileceğini vurguladı. “Piyasalar bunu Albayrak’ın siyasete geri dönebileceğinin işareti olarak gördü ve TL orta şiddette bir kalp krizi geçirip, bir günde yüzde 2 değer kaybetti” şeklinde analizde bulundu.
Bunlar olası muhtemel bir gelişmeyle ilgili basın dünyasından dikkatimi çeken bir kaç tespit.
Birileri aslı olsun olmasın üfürüp püfürüp birer duman tüttürüyor; tüttürüyor da bu ülkede "ateşin şavkından nasıl faydalanırım" şeklinde bir düşünce de, yaşam felsefesi haline geldi. Haydi bizim ne ateşten ne de dumanından bir beklentimiz olamaz (olmaz da), ancak bu ülkede gerçekten Cumhurbaşkanı olmak da Cumhurbaşkanı'nın damadı olmak da çok zor zanaat doğrusu.. Zamanında rahmetli Süleyman Demirel'i, yeğeni Yahya Demirel üzerinden bir dövmediğimiz kalmıştı, hatırlarsınız. Bugün tabii ki unuttuk hepsini.
Artık her şeye öyle alıştık ki; damat bir gitse, iki defa geri dönse; iki gitse de dört defa geri dönse ne yazar Allah aşkına.
Ne yapacak ki?
Bundan tam 11 ay önce, Alman derecelendirme kuruluşu Scope Ratings, 69 ülke hakkındaki "2020 yılı ülkeler dış kırılganlık ve dayanıklılık raporu"nda "İflası beklenen Üç Ülke" diye adlandırarak, Arjantin, Türkiye ve Gürcistan'ı sıralamıştı. Adamların ağzı torba değil ki büzesin azizim. Rapor deyip onca ülke temsilcilerinin önüne koyuyorlar işte.
İyi de, son 20 yılda milli paramıza baktığımızda, tek günde çift haneli değer kaybının iki kez yaşanıldığını; birinin 2018 Ağustos'ta (yüzde 15.1 ile) gerçekleştiğini ve ikincisinin de dün ve bugün gerçekleşiyor olduğunu da görüyoruz.
Bu gerçekler karşısında Albayrak; heybesine sihirli değnekler doldurup dönecek de harikalar mı yaratacak?
Ne yapacak ki?
Babasının servetini hazineye mi devredecek? Etse ne yazar?
Neticesinde olan, en önemli milli kaynağımız Türk Lirası'na ve bu bağlamda her kur atağından değeri düşen "insan emeği" mize oluyor..
Kendilerini "sistemin birer lojistik destek mekanizması" gibi gören / gösteren bir kısım sevgili hocalarımız; 'yoksulluğun ilahi kaderin tecellisi olduğu ve insanın yoksulluk gibi belalara sabretmesi gerektiği'ni anlatır dururlar. Onlar da anlatsınlar bakalım.. Her gelişmede üç beş gün konuşurlar; bizler de alışılırız ve sular da arkında akmaya devam eder.
Eder de nereye kadar?..
(Haydi daha fazla yazmayayım)
Evde ve Sağlıcakla Kalın.