Bundan tam 4 yıl önce yani Mart / 2013 ayında yaptığım bir araştırmayı “Yeni Marmara Gazetesi”ndeki köşemde yayınlamış idim.. Bu araştırmanın konusu İsrail’in Tel-Aviv bölgesindeki Herzliya vilayetinde, 2000’den itibaren her yıl sözde “İsrail’in Ulusal Gücü ve Güvenliği” üzerine düzenlenen “The Edmond Benjamin de Rothschild Herzliya Konferansları” idi..
Siyonizmin babalarından E. Benjamin Rotschild'in adı verilmişti bu konferanslara.. Amaçları ve kapsamı da bu isimden malum..
Çok sayıda ülkelerden devlet adamları, savunma bakanları, savaş sanayi kuruluş temsilcileri, Askeri üst düzey komutanlar ve özellikle yahudi lobisinin etkin olduğu bölgelerdeki birçok meşhur isim bu toplantılarda bir araya geliyor ve neredeyse dünyanın savaş bölgelerini irdeleyip, geleceğini kurgulayıp, proğramlar üretiyorlar.
2013 yılında da Herzliya Konferansı 11 - 14 Mart 2013 tarihlerinde gerçekleşmiş; bu toplantıdaki katılımcılardan İsrail Ordusu İstihbarat Şefi Orgeneral Aviv Koçavi, Suriye iç savaşı konusunda önemli bir iddia ileri sürmüştü. Orgeneral Koçavi yaptığı konuşmada özetle; “Suriyeli muhaliflere karşı gün geçtikçe kan kaybeden Esad yönetimi, halkına karşı kimyasal silah kullanmak için başlattığı hazırlıklarında aşama kaydetti, ancak Esad bu silahların kullanılması için, henüz emir vermedi" diyerek, Suriye’de artık kimyasal silah aşamasına gelindiğini açıklamıştı..
Mesajı okuyabilmem için bu kadar açıklama yetmişti bana..
Suriye savaşının geleceği illaki bu kimyasal silah kullanımı aşamasına sokulacaktı.. Doğrusu bu kimyasal gazların DAEŞ eliyle kullandırılabileceği aklıma geliyordu.. Yani sağ gösterip sol vururlar diyordum.. Oysa cüretkarca ve direkt olarak hareket ettiler.. Esad ve Rusları devreye koyarak başlattılar.
Esad’a kimyasal silah kullandırmanın yolu, son derece basit idi.. Zira Onun hamisi Rusya ve Putin’di.. Ki bu ülke ve Putin’i böyle bir kompozisyona sokmak Onlar için hiç de zor değildi.. Bir anlamda aynanın ötesindeki partnerlerinden birisiydi Putin.. Amerika ve Rusya Suriye Savaşı konusunda izleyecekleri politikayla ilgili olarak yazılı şekilde bir anlaşmanın içindeydiler.. Bu gerçeği; detaylara iyi bakmayı ve analitik düşünmeyi becerebilen herkes görebilecektir.
İşte bu noktadan hareketle inanın tam 4 yıldır Suriye bölgesindeki savaşın “kimyasal silahlar” aşamasına geleceği endişesiyle yaşadım.. Yine masum sivil insanlar (özellikle çocuklar), o insanlık dışı / vahşi kimyasal gazlar ve bombalarla katledilecek idi..
İngilizler tarafından üzerlerinde zehirleyici / boğucu "hardal gazı" uygulaması yapılan yüzbinlerce Çanakkale Şehitlerimiz geliyordu aklıma; hatta 1918'de Filistin cephesinde İngilizlere esir düşen ve 1920 yılında Mısır'ın iskenderiye şehri yakınlarındaki Seydibeşir Usare Kampında aşırı "krizol kimyevi maddesi" dolu asit havuzlarında haşlanarak öldürülen, asit nedeniyle gözleri kör edilen 15.000 Mehmetçik geliyordu aklıma.. İçim yanıyordu..
Şimdi görüyorum ki, insanlara karşı kimyasal silah kullanılan o günlere yeniden geldik maalesef..
Keşke o kimyasal silahlar dünya gündemine hiç gelmemiş olsaydı.. Keşke ben de o araştırma ve tespitleri yapmasaydım ve bu olası mümkün gelişmelerin endişeleriyle yaşamasaydım.. Hatta, yine keşke diyorum, dağ başında bir çoban olsaydım da dünyadan bihaber yaşasaydım.. Tabii ki bu serzenişlerim boşuna ve o iğrenç savaşların gerçekleri hep karşımızda..
Ve şimdi bakıyorum son gelişmelere..;
1 Nisan 2017 Günü Bursa Arena Gazetemize bir manşet atmıştım;
“Ruslar Suriye'de insanlık suçu işliyorlar; "zehirli gaz bombaları !.."
Haberi paylaşırken içim sızlıyordu..
Abonesi olduğumuz haber ajansından aktardığım ve tedbiren El Cezire kaynaklarından da teyit ettiğim bu haberin detayları çok vahim ve ürkütücü idi..;
“..Rus hava kuvvetlerine ait savaş uçaklarının Hama’nın kuzeyindeki El-Latamana şehrine içinde zehirli gaz olduğu anlaşılan füze saldırısında çok sayıda sivil ve tıbbi görevlinin yaralandığı, yaralıların Suriye - Türkiye sınırındaki hastanelere nakledildiği kaydedildi.
Hama’nın kuzeyindeki bir hastanede çalışan Doktor Mahmut Abbas, kimyevi maddelere maruz kalmış bir hastayla karşılaştığını, hastanın bir komşu hastanenin hariciye servisine gönderildiğini söyledi.
Rus uçaklarının Kuzey Hama’daki Zevar’a zehirli gaz bombası attığı, Suriye helikopterlerinin de Ellattamana ve Keferzeta’ya içinde “zehirli klor gazı” bulunan “varil bombaları” attığı, bombalardan onlarca insanın nefes darlığına maruz kaldığı kaydedildi.
Suriye rejim güçlerinin 48 saat süren, yüzden fazla saldırısında “güdümlü roket bombaları”, “zehirli gaz bombaları” atmasının ardından muhaliflerin Erze ve Şeyha ve Hama civarındaki 50 noktadan geri çekildiği bildirildi…”
Şu anda ise TV kanallarından; "Suriye veya Rusya uçaklarının İDLİB Bölgesindeki sivil halk üzerine 'sarin gazlı bombalar' yani 'zehirli gaz bombaları' attıkları, çok sayıda çocukların da aralarında bulunduğu 100’den fazla sivil halkın öldükleri; 500’ün üzerinde yaralının da kimyasal zehirlenme, yanma ve nefes alamayış nedenleriyle Türkiye sınırından içeri alındığı ve ambulanslarla Reyhanlı devlet hastanesine taşındıkları..” Anons edilmekte..
Hatay ilimizin en çok 60 km. mesafesinde bir sivil bölge..
Yürekler acısı.. Ve gerçekten lanet olsun..
Esad’tır, Putin’dir, ÖSO’dur, DAEŞ’tir, PYD/PKK’dır ve aynanın ötesinde görünmeyen bilmem ne belalardır..
O masum halkı zehirli kimyasal gaz bombalarıyla helak edenler; buna zemin hazırlayanlar, teşvik edenler, bir şekilde proğramlayıp devreye koyanlar ve beyaz saray dahil güya kınayanlar ;
Dilerim sizlerin çocukları da aynı kaderi yaşarlar birgün !..
Ağzına sağlık sayın yazar. Şimdi amerikan füzeleri ve daha sıcak savaş başlar.kimler ne yapar görelim. Hak getire..