İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, aylardır yurdu dolaşıyor. Esnafın, işçinin, dar gelirlinin sorunlarını yerinde dinliyor. Son haftalarda buna Ana muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da dahil oldu. Muhalefet neredeyse tam kadro meydanlara indi. Doğrusu da bu..
Şurası bir gerçek:
Ortada pahalılık ve işsizlik var. Türkiye’nin bugün için en önemli sorunları diyebiliriz.
TUİK’in verileri bize göre tam olarak doğruları yansıtmıyor. Yapılan açıklamalara ve değerlendirmelere baktığımızda işsizlik ve pahalılığın çok daha farklı boyutlarda olduğunu görüyoruz.
Bu sorunları yerinde dinlemek tespit etmek, milletin ayağına kadar gitmek önemlidir. Sadece muhalefet değil, iktidarda olanların da yapması gereken hareket bu olmalıdır.
Esnaf, işçi, emekli, dar gelirli, geçinememe sıkıntısı içinde olan sahipsiz bırakılmamalıdır. İnsanların sırtını dayayabileceği bir duvar olmalıdır. Bunu şu anda muhalefet partileri yapıyor.
İnsanlar dert küpü. Bir soruyorsunuz bin ah işitiyorsunuz. Çok önemli bölümü işsizlikten ve artan pahalılıktan şikâyet ediyor. Gelen faturaların ödenemediğinden yakınıyor.
Ortada bir sorun ya da sorunlar yumağı varsa bunların yerinde tespit edilip, gereğinin yapılması kaçınılmazdır Her geçen gün bu sorunlara yenileri de ekleniyor. Sıkıntının boyutu büyüyor.
İşin bir başka tarafı da şu:
Pahalılık her geçen gün artarken, bunlara çözüm bulacak olan bizi yönetenler olmalıdır. Bir yandan enflasyonla mücadele edilirken, öte taraftan pahalılığı giderek artması işi daha da karmaşık hale getirir.
Bugün marketten aldığınız bir ürünü bir hafta sonra aynı marketten aynı fiyata alamıyorsunuz. Her ürüne zam yapılıyor. Aylardır bu konuda şikayetler var ama önlem yok. Tarım ürünlerine, et, süt ve yan ürünlerine gelen zamlar hayatı daha pahalı hale getirdi.
Geçtiğimiz ay açlık sınırı yine yükseldi. Önümüzdeki aylarda bu sınırın daha da yükselebileceğine dikkat çekiliyor.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu pazar ve marketlerden her ay düzenli olarak derlediği verilere göre en fazla tüketilen 77 gıda maddesinden oluşan bir sepet değerlendirilerek yapılan açlık sınırı araştırmasının Ocak 2021 ayı sonuçları açıklandı.
Gıda fiyatlarında yaşanan bu artış, dört kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için alması gereken kaloriyi sağlayacak gıda maddelerinden oluşturulan bir sepete göre hesaplanan açlık sınırının ocakta 3 bin 267 liraya yükselmesine yol açtı. Açlık sınırında ocak ayında bir önceki aya göre 121 liralık, son bir yılda ise 503 liralık artış oldu.
2020 yılı aralık ayında 3 bin 146 lira ola dört kişilik bir ailenin gıda yoksulluğu sınırının ocakta 3 bin 267 liraya yükselmesinde, özellikle süt, yoğurt, peynir, ekmek, gibi gıda ürünlerinde yaşanan fiyat artışları belirleyici oldu. 2021 yılı Ocak ayında geçen yılın ocak ayına göre ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 23,4, et-balık fiyatlarında 19,1 süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 21,4 oranında artış yaşandı.
Bir yıl öncesine göre yağ fiyatları yüzde 47,5 oranında arttı. Meyve fiyatları yüzde 35,1 oranında, sebze fiyatları ise yüzde 51,6 oranında artış gösterdi. Bakliyat fiyatları son bir yılda yüzde 30,8, diğer gıda fiyatları ise yüzde 10,4 oranında zamlandı.
Özetleyelim.
Yukarıda dokumu yapılan araştırmada baştan sona zamlar ve getirdiği pahalılık öne çıkıyor. Gıda fiyatlarındaki aşırı artış önlenemiyor.
Çare üretmek.
Eğer tarıma gereken önemi verebilirsek, çiftçi yüzünü toprağa, üretime dönecektir. Üretim, zenginlik demektir. Üretim olmayınca ürün bolluğu yaşanmıyor, bu da doğrudan talebin artması ve pahalılığın gelmesi demektir.
Özellikle yaşamakta olduğumuz pandemi nedeni ile dünyada tarım ürünleri değer kazandı. Yeme-içme ve beslenme daha da önemli hale geldi. Bunları gö önüne alarak tarım sektörüne daha fazla önem vermemiz gerekiyor.