Referandum sonuçları, BOP aşamaları, Suriye Savaşı, Trump – Putin oynaşmaları, 80 yaşındaki Deniz Baykal’ın 2019’a atfen Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair Abdullah Gül cilveleri, TV'de evlilik proğramları, Cüppeli Ahmet Hoca’nın rüya gördüren (!) terlik satış reklamları, son günlerde özellikle bir kez daha özel zaman ayırıp incelemeye aldığım “Ehl-i Beyt Müslümanlığı ve Ahmet Yesevi felsefesi” falan derken, içimden bir ses “sıyrıl bunlardan” dedi..
Haydi sıyrıl bakalım..
Yorgun beynim direnirken kendi kendine, birden bir haber gördüm ajansın akışında;
“Türkiye’de radyo yayıncılığının başlamasının 90. yıldönümü Bursa’da kutlanıyor”
Ülkemizdeki ilk radyo günlerine yani 90 yıl öncesine yaşım elvermedi.. Okuldaki “radyo – tv. tarihi” ve “proğramcılığı”na ilişkin dersler, hatta sınav soruları bile geldi aklıma.. Bir de yarım asırlık bir zaman öncesindeki “radyo” ile ilgili hatıralarım..
Çocukluk yıllarımızda ailemizin tek lüks eşyasıydı RADYO..
Bırakın televizyonu ya da teyp gibi cihazları, adına “pikap” dediğimiz o plak çalar aletler falan da yoktu kimsede.. Yani Almancı işçilerimizin Almanya’ya yeni yeni götürülmeye başlanıldığı ve henüz para biriktiremedikleri, dolayısıyla oradan elektrikli eşyalar getirmeye başlayamadıkları yıllar..
Ailelerin tek eğlence mekanları yazları açık hava, kışları kapalı sinemalardı o devrelerde.. Yeşilçam diye bir yer vardı hayal ettiğimiz; orada filmler çekilir ve o filmler sinemalarda seyrettirilirdi.. Ellerde birer külah ay çekirdeği, gözlerde yaş.. Ne filmler Allah’ım, ne filmler..
Evlerde, kahvelerde, bir de hatırladığım kadarıyla berber dükkanlarında varsa yoksa RADYO..
Evlilik kuranlara bile ana eşya olarak listeler tutulurken başta gelen eşyalardandı RADYO..
Rahmetli annemin ve babamın da en iyi arkadaşıydı.
Şey diyesim geliyor, “kutsal bir sandık” gibi..
Bozulduğu zaman da “şamar oğlanı” gibi..
Spikerin sesi kesildiği zaman, o kocaman, ağaç kaplama radyomuza rahmetli babamın gülerek tokat atmaları geliyor aklıma.. Acaip bir sihirli kutuydu vesselam..
Tokat atmakta haklıydı adamcağız; O tam da haberleri dinlerken cazur – cuzur parazit sesler ve yayın birden kesilirdi.. Tokatı yeyince kendine gelir ve daha bir net sesle devam ederdi spiker;
“Yassıada mahkumlarının duruşmaları esnasında Yargıç Salim Başol şöyle böyle söyledi..”
Şöyle böyle söyledi açıklamalarını duyan rahmetli bu defa da dizlerine vururdu ve “Allah’tan korkun bre kafirler” diyerek yakardı sigarayı..
“Bunun dışı ceviz ağacından” diye överdi o kocaman sandık gibi radyomuzu.. Bozulduğu zaman arkasındaki kontraplaktan yapılmış gözenekli kapağını tornavida ile açar “göz lambası yanmış, şimdi hallederim” diye söylenirdi.. Oysa ne elektirkçiydi, ne de radyo tamircisi.. Köy Enstitüsünde falan da okumamıştı.. Ancak ne yapar yapar tamir eder; annemi o çok sevdiği ve sürekli dinlediği “Kubilay Han’ın Gelini” adlı radyo tiyatrosuna yetiştirirdi.. Rahmetli annemle babam arasında bir duygusal diyalog aracıydı da radyomuz.. Bazen de yine sevdikleri bir türkü çıktı mı sesini açar, komşulara bile dinletirlerdi;
“Burdan kalkıp Ürgüp’e göçek, nenni de feridem nenni..” türküsü ya da
“Hastane önünde incir ağacı” şarkısı.. Bir de "Orhan Boran ve Yuki" vardı. Sanki komşumuzdu onlar da.. Hey dünya hey, 90 olmasa da yarım asırı aşmış bir zaman öncesi..
Bizim dış dünya ile ilişki kurmamızı başlatan, skeç, yarışma, müzik gibi eğitici alanlara yönelmemize vesile olan elektrikli bir öğretmendi de RADYO.. Dediğim gibi sanki biraz da kutsaldı; babamın kütüphanesinin tam orta yerinde, yani evimizin “başköşe” sinde yeri de vardı.. Ve üzerinde annemin bizzat eliyle ördüğü bir oyalı örtünün altında keyifle otururdu; ceviz ağacından kaplama “RADYO” muz..
Yazmadan geçemeyeceğim, onda arada bir devletin saat bildirmesi olurdu; herkes de saatini o devletin gonguna güvenir ve ayarlardı.. (Şimdilerde kimlerin hangi gong’u çalıyor ve hangi saate güvenilir bilinmez oldu..)
Görüyoruz ki o yıllar akıp gittiler..
1960’lar nerede kaldı, 2017’ler nerede..
Bu anılardan da sıyrıldım bir an..
Ve haberi okumaya devam ettim;
“..Türkiye’de radyo yayıncılığının başlangıcının 90. yıldönümü Bursa’da kutlanıyor.
TRT Radyo Günleri, TRT Genel Müdürü Şenöl Göka’nın iştirakiyle Bursa Merinos Park’ında başladı. Çeşitli ses sanatçılarının da konser vereceği kutlamalar 7 Mayıs'a kadar devam edecek. her akşam 20.30’dan itibaren ücretsiz konserler düzenlenecek. TRT sanatçıları da dinleyicilerle bir araya gelecek. TRT Müzik Harmanyeri konseri, Fasıllar, Tasavvuf musikisi, hıdrellez ve Türk sanat müziği konserleri..”
Bu yıldönümleri de olmasa, geçmişe bakacak halimiz bile kalmadı günlük hayatın canhıraş seslerinden.. Hergün biraz daha duygudan uzaklaşan, adeta makinalaşan; birilerinin istediği kadar üreten, birilerinin istediği kadar tüketen ve birilerinin istediği çerçevede düşünebilen güdük / kısır bir toplum olduk.. Çağdaşlaşıyoruz derken makinalaştık; adeta robotlaştık.. Oysa eskiden sükunet ve huzur vardı.. Bir devre o radyolarımız da küçüldüler ve herkesin birer cep radyosu oldu; sükunet, huzur ve güzel bir müzik çalan, haberleri dinlediğimiz cep radyolarımız.. Hatırlarsınız.
Şimdilerde herkesin elinde akıllı ve internetli telefon cihazları var.. Ve o ruhu körlendiren kuru mesajlarla uğraşmak gibi bir toplumsal salgının hastaları olduk.. Hiç görmüyorum ki Allah’ın bir kulu akıllı cep telefonunun internetinden bir radyoya bağlansın ve kapatsın gözlerini.. Bir türkü ya da duygulu bir şarkı dinlesin.. Umarım bu yazıdan sonra birkaç okuyucumun aklına gelir de o “RADYO” dediğimiz asırlık baba yadigarımıza arada bir yönelirler.. Hiç olmazsa ruhlarını şu görsel dünyanın esaretinden bir an için kurtarmak, hayal dünyalarına biraz canlılık vermek adına..
Özellikle dinlediğim TRT FM, TRT Nağme, TRT Türkü, TRT–3, Radyo Voyage istasyonları başta olmak üzere tüm radyo proğram yapımcı ve çalışanlarının “Radyo Yayıncılığının 90. Yıldönümü” nü candan kutluyorum..
Onların emekleri bir temizlik işçisi, bir liman hamalı ya da maden işçisinin emeğinden farksızdır benim gönlümde; 1 Mayıs’ta idrak edilen, anılan ve kutlanan gerçek emekçilerdir Onlar..
Mesleklerinin ülkemizdeki 90. yıldönümü kutlu olsun..
BAŞYAZI - Kutsal Sandık..
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.