Evet yanlış okumadınız;
Diyorum ki, CEHENNEMİN YOLU “tek özelliği iyi niyetlilik olan” APTALLARLA DOLU;
Her defasında "aslında iyi niyetli olduğunu" söyleyen bazı insanların başıma açtığı maddi / manevi zararları yaşadıkça; geçmişte sosyal medyada paylaştığım bu yazım geliyor aklıma ve bu defa sizlerle de paylaşmak istedim..
Hintli filozof Beydeba’nın (hatırladığım kadarıyla “Kelile ve Dimne” adlı eserinden yıllar önce okuduğum) öykülerinden çok ibretlik biri geldi aklıma;
Bir avcı ormanda avlanırken, korkunç bir ağlama sesiyle irkilir ve sesin olduğu yöne koşar.
Bakar ki; çalıların arkasında dev bir ayı sırtüstü yatmış, pençeleri havada feryat etmektedir. Avcı önce ürkerek yaklaşır ve görür ki, ayının ön pençelerinden birine büyük bir diken batmış ve maalesef ayı bu dikeni çıkaramamış, çektiği ızdırapla biçare ağlamaktadır.
Avcı derhal ayıya yaklaşır; bıçağını çıkarır ve ayının avucundaki dikeni çıkarır, acısına son verir.
Ayı, birden acılarından kurtulmuş ve kendine gelmiştir artık... Avcının yüzünü yalar, minnet duyar ve arkasından bir “vefa borcuyla” onu izlemeye başlar... Kendisine böyle bir iyilik yapan avcı onun efendisi gibi olmuştur.. Bırakın “veli nimet olmayı” avcı onun için “hayatının sebebidir..” sanki..
Avcı bir kuş vurur, ayı koşar, efendisi yorulmasın diye vurulan kuşu alır, getirir efendisinin çantasına bırakır.. Bir tavşan, ayı yine aynı hizmetine devam eder. Derken yorulan avcı, bir çınar ağacının altında uzanır ve "biraz uyuyayım" der. Ayı da, efendisi gördüğü avcının uyurken yüzüne güneş gelmesin diye, ağaç dallarından şemsiye gibi bir parça koparıp, uyumakta olan avcının yüzüne gölgelik tutar..
Birkaç saat sonra bir sinek konar uyuyan avcının yüzüne..
Ayı, “bu sinek efendimi rahatsız etmesin” diye, diğer eliyle kişeler.. Fakat sinek yine gelir ve avcının tam alnının ortasına konar.. Sahne tam bu sahnedir. Ayı, sineğe kızar; "Bu sinek efendimi daha fazla rahatsız etmesin, onu bu güzel uygusundan uyandırmasın" niyetiyle / yani iyi niyetiyle, “en iyisi bu sineği öldüreyim de kurtulalım” der... Bir pençesiyle güneşlik yaptığı yapraklı dalı tutarken, diğer pençesini de havaya kaldırıp, olanca gücüyle sineğe bir tokat akşeder.. Uyuyan avcının alnının ortasında olan sineğe pençeyi çakınca; sinek ölür tabii ki, ancak alnına bu sert pençe darbesini yiyen efendisi avcı da alnı parçalanmış şekilde can verir..
Ayı şaşkındır;
- Ne yaptım ben..? der.
- Küçücük bir sinekten kurtulmak adına, efendimi öldürdüm, oysa niyetim sadece onu sinekten kurtarmaktı..
….......
Efendisine hizmet vermek adına bir darbede onun canını alan ayı, o hizmeti esnasında dünyanın en “iyi niyetli” varlığı idi.. Ancak bu iyi niyeti onu, daha birkaç saat önce canını kurtaran efendisini öldürmeye götürmüştür..
Netice olarak;
İyi niyetli olmak tek başına maharet değildir, bilakis zarara yol açan en önemli niteliklerdendir.
Zira dünya, iyi niyetlerle alınmış canlar, yıkılmış yuvalar, devletler, helak edilmiş toplumlarla doludur.. Hatta inanın cezaevlerindeki insanların yüzde doksanı sorsanız hep iyi niyetlerinden düşmüşlerdir oraya..
Esas olan iyi niyetle birlikte; zeki, bilgi donanımlı, canlı, çalışkan, sorgulayıcı, üretken, dürüst, namuslu ve basiretli olmak vb. gibi hasletleri de birlikte taşımaktır.. Hiç olmazsa birkaç tanesini bir arada taşımak elzem olsa gerek..
Bu nedenle şöyle bir bakın; çoğu iyi niyetle hareket eden ve sadece bu yönünü öne çıkararak size zarar veren, hatta topluma zararlar veren birçok insan görürsünüz etrafınızda;
Kimi marjinalliğini bastırmak için,
Kimi görünen / görünmeyen güdük menfaatleri için,
Kimi yalan dünyada bir işe yaramış olmak için,
Kimi aslında karakteri böyle olduğu için,
Kimi dikkat çekmek için...
Herhalükarda aslını - ötesini düşünmeden etraflarını, bazen dost kalplerini, bazen de kendi mevcut düzenlerini bile kırar dökerler, yıkar batırırlar.. Beydaba’nın öyküsündeki o “iyi niyetli hayvan” gibi..
Ben de yine somut bir emsalini yaşamaktayım ve hep de söyleniyorum kendi kendime,
“Cehennemin yolu iyi niyetli aptallarla dolu”..
Duyup da alınanlar beri gelsin; ötesini de anlatırım ve ağlarlar herhalde..
Sağlıcakla kalın..
...::: Hatasız kul olmaz...kabul...ancak "iyi niyet"te bir yere kadar...iş hayatında kabul edemeyeceğim tek husus "ihanet" ...işte bana göre "ihanet"in affı olmaz...