6-GRAND İSLAND - 1820 yılında Musevi lobilerine herkes yurt ararken, ABD’nin önde gelen gazetecilerinden olan Mordehay Noah isimli bir Yahudi, bir şehir devleti kurabilmek üzere Niagara nehri üzerinde yer alan çok büyük bir ada olarak GRAND İSLAND isimli adayı önce işgal etmiş ve daha sonra da parasını ödeyerek satın almıştır Yahudi asıllı bir ABD vatandaşının Osmanlı devletinin çöküşünden sonra ABD’ye gelen Ermeniler için bir devlet kurarak, Wilson prensipleri doğrultusunda Ermenistan adı verilen devleti doğu Anadolu’da değil ama Kuzey Amerika’da kurmaya kalkıştığı görülmüştür. ABD’li bir Yahudi asıllı zenginin Ermeniler için ARMANİA adını verdiği bir yeni devlet yapılanmasına yönelmesi, Osmanlı devletinin içinden çıkan gayrimüslim azınlıkların Osmanlıya olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti’ne de karşı ortak bir emperyalist mücadele yürüttükleri açıkça belli olmuştur. Ermeni devletini Yahudiler için yaptırmaya çaba gösteren Mordehay Noah, Yahudileri ARMANİA ismini verdiği küçük şehir devletinin çatısı altında daha güçlü bir biçimde toplanarak mücadelelerini sürdürmesi gerektiğini dile getirmiştir. Bu doğrultuda ABD eyaletleri içinde de Ermeni, Rum ya da Yahudi kimliğine dayanan eski Osmanlı gayrimüslimlerinin ortak çaba ve örgütlenmeleri zaman zaman ortaya çıkarak devam etmektedir.
7- ETİYOPYA - Eski adı Habeşistan olan bu orta Afrika ülkesi, Yahudi ırkının tarih sahnesine çıktığı ana ülkelerden birisi olduğu için bu ülkenin zenci Yahudileri Falaşalar olarak Etiyopya’nın halkını oluşturmuş ve geçmişten gelen yaşam birikimlerinin çağdaş anlamda bir ulus devlete dönüşebilmesi için uzun mücadeleler verilmiştir. Önceleri İngiliz sömürgesi olan ama daha sonraki aşamada Mussolini’nin yönetiminde bir İtalyan sömürgesine dönüştürülen Etiyopya Afrika kökenli Yahudi nüfusun dünya sahnesine çıkmış olduğu en önemli Yahudi ağırlıklı bir devlettir. İtalyan faşizminin öncüsü olan Mussolini başbakan olunca Etiyopya’yı işgal etmiş ve bu ülkenin zenci nüfusları üzerinden ikinci dünya savaşındaki Yahudi sorununu, bu ülke sınırları içinde kalarak çözmeyi düşünmüş ama ikinci dünya savaşı çıkınca, Yahudi sorununa Etiyopya çözümü tamamlanamamıştır. Etiyopya halen Afrika kıtasındaki en fazla nüfusa sahip olan bir devlettir. Kıtanın tam ortasında bulunan konumu ile gelecekteki çözüm arayışlarında gene etkin bir konuma sahip olabilecektir.
8-JAPON’LARIN ZEHİRLİ BALIK- FUGU PLANI - 1934 yılında ikinci dünya savaşı sırasında Naziler ile Japonlar arasında diğer ülkelerden daha yakın ilişkiler gelişmeye başlayınca Avrupa’da yaşayan Yahudilere Japonya’daki adalardan birinin tahsis edilmesine karar verildi. Japonya’nın sahip olduğu bilim ve teknolojik birikimden yararlanmak isteyen Japonlar ile Japonların Zehirli Balıkçı Japon milliyetçileri bu iş birliğinden başarı ile çıkarak ikinci dünya savaşında Japonya’nın zafer sağlayacağını öne sürüyorlardı. Japon milliyetçileri Hitler ile dayanışma ittifakına girdikleri aşamada, 1941 yılında ikinci cihan savaşında teslim olma aşamasına geliyordu. Projenin adının bir Japon balığının adından alınmasının sebebi Fugu isimli balığın çok besleyici ve lezzetli bir gıda olduğudur. Bu balık iyi pişirilirse zafer sağlar, kötü pişirilirse de yiyenleri zehirleyen bir yapısının olduğu sonradan anlaşılmıştır. İtalyanlar teslim olunca Japonlar da teslim olmuştur. Başarısız bir iş birliği çökme ile birlikte dağılınca o zaman meşhur zehirli balık projesi de iflas etmiştir.
9-TASMANYA PROJESİ - Tasmanya adası da tıpkı diğer Avusturalya bölgeleri ya da adaları gibi geleceğin kıtası olarak açıklanan Avustralya kıtası da etrafını çeviren büyük ve orta boy adalar içinde Yahudilerin zaman içinde yerleşerek bir devlet kurabilmeleri, bir dönem için yirminci yüzyılın başlarında mümkün olabilmiş ama böylesine bir yapılanmayı Yahudiler adaya geldikten sonra tersine çevirdikleri görülmüştür. Avustralya Musevileri kıtanın hemen yanında bulunan Tasmanya adasına geçerek bir bağımsız Musevi adası yaratmaları beklenirken, bu durumun tersi bir gelişme ile Tasmanya üzerinden Avustralya kıtasının tamamının etkilenmeye çalıştığı görüldüğünde, İngilizlerin Tasmanya adası üzerindeki Musevi devleti yaratma projelerini devre dışı bırakılmıştır.
10-DİĞER PROJELER - Son beş yüz yıllık dönem içinde dünya ülkelerinin bir kısmında Yahudi nüfus için farklı düzenlemeler yapılmıştır. Bazı adalar ya da yarımadalar dünya ticaretinden yararlanarak ekonomik alanda zenginleşmeye başladıkları aşamada, Musevi lobileriyle ilişkiler kurularak daha gelişmiş ekonomi doğrultusunda adımlar atılmış ama her yeni küçük devlet projesi öne çıktığı zaman da bazı sosyal ve siyasal sorunlar çıkartılarak meselelerin çözümü engellenmeye çalışılmıştır. Akdeniz’deki büyük adalar Kıbrıs, Girit, Rodos, Sicilya, Sardunya ve Korsika gibi büyük adalar birkaç milyonluk Yahudi devletlerine dönüştürülmek istenmiş ama Hristiyan ve Müslüman devletlerin tepki göstermeleri ve karşı çıkmaları yüzünden merkezi deniz olan Akdeniz’de Yahudi devletleri bir türlü kurulamamıştır. Ayrıca Latin Amerika kıtasında bulunan bazı küçük devletler ile, bazı büyük devletlerin uygun görülen bölgelerinde gene Siyonist lobilerin destekleriyle küçük Musevi devletleri yaratılmak istenmiş ama uluslararası konjonktür bu tür sonradan olma şehir devleti ya da eyalet devletlerinin Siyonist hegemonya yansıması olarak kurulamamıştır. Ayrıca, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Ukrayna ve Makedonya gibi doğu Avrupa ülkeleri bir araya gelerek bir Doğu Avrupa Birliği kurabilirler.
İsrail devleti birinci ve ikinci Siyonist kongreler sonucunda bugün ilk Yahudi devletinin kurulduğu kutsal topraklar ya da vaat edilen topraklar olarak, kutsal kitaplarda belirtilen yerler de kurulmaya çalışılmaktadır. Ne var ki, artık her şeyin bilindiği ve geçmişten gelen tarih, coğrafya uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi dallarının bugünlere taşımış olduğu bilgi birikimine artık herkesin ve her dünya devletinin sahip bulunduğunu yaşanan olaylar ve bunlara bağlı olarak öne çıkan gerekli bilgiler uluslararası alanlara dağıldığı gibi bugün gündemdeki gelişmelerin anlatılması ya da açıklanmasında yeteri kadar bilimsel dayanak noktaları meydana getirerek, çıkmaz gibi görülen sorunların zamanla bir çözüm yoluna doğru yönlendiği, özellikle son yıllarda gündeme gelen siyasal gelişmeler üzerinden her türlü tartışmanın ötesinde eskisinden daha barışçıl bir yenidünya düzeni oluşumlarını gündeme getirmektedirler.
Bu makalede belirtilen konular da böylesine bir birikimin içinden getirilerek, dünya barışını tehdit eden Siyonizm saldırganlığına karşı oluşturulmakta olan bir insanlık barışının öncüsü olmak durumundadır. Tarih boyunca yaşanan kötü olayların bugün de saldırgan Siyonizm akımları çerçevesinde gündeme zorla getirildiği ve bu yüzden son üç aydaki saldırılar üzerinden üç yüz bin Gazzeli’nin bombalı katliamlar aracılığı ile yok edilmeye çalışıldığı görülmüştür. Ulus devletlerin ortaya çıktığı son üç yüz yılın yarattığı bir sorun olarak gündeme gelen İsrail sorunu bir din devleti olmanın ötesine giderek ulusallaşamadığı için bugün modern dünyanın önde gelen ulus devletleri içinde yer alamamakta ama bir din devleti olarak şehirler üzerinden yeni bir orta çağ zihniyetinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Küresel şirketler ile dinci tarikatlar iş birliği yaparak bütün dünyayı yeni bir Ortaçağ dönemine doğru sürüklerken, uluslararası alanda şehir devletleri ile yerel yönetim birliklerinin, ulus devletlere ve her türlü ulusal yapılanmalara karşı çıkarak, Siyonizm hegemonyasına karşı çıktıkları açıkça görülmektedir.
Bugünün dünyasında İsrail oluşumu dünyanın önde gelen bir numaralı sorunu olarak her yönden ve de oluşturmaya çalıştıkları yerel yönetim birimleri aracılığı ile de geri dönülmez bir biçimde dünyayı Siyonizm hegemonyasına paralel bir biçimde köklü bir değişime dünya zorlanırken, yirmi birinci yüzyılın birikimleri insanlığa yön göstererek, küresel ve bölgesel barış ortamlarının örgütlenebilmesi için öncülük yapmaktadırlar. Yüz yılların birikimi ile bir modern dünya yaratabilmek başarısını elde eden bugünün insanlığı her türlü savaş ve hegemonya dayatmalarına karşı çıkarken, evrensel bir barış düzeninin Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşların öncülüğünde insanlığın uzun süreli geleceği için gerekli olan bütün adımların atılmasıyla birlikte her türlü yardımın Gazze halkına getirilebilmesi için, insanlık her türlü özveriyi gündeme taşıyabilmelidir.
İsrail’in son Gazze saldırısı tam anlamıyla bir soykırımın öncüsü olmuştur. Anglo sakson emperyalizmi destekli kurulan çete devleti olarak İsrail bugün her kesim için ciddi bir çıkmaz ya da sorun olarak varlığını korumaktadır. Dünya ülkelerinin düzenli bir uluslararası sisteme sahip olmasını önleyen Atlantik hegemonyası hem insanlık için hem de şehir devletleri ya da yerel yönetimler üzerinden bütün dünya devletleri için ciddi bir çıkmaz olarak öne çıkarak on beşinci yüzyılda Britanya imparatorluğu üzerinden İngiliz krallığını kurarken, on sekizinci yüzyılda ise Amerika Birleşik Devletleri üzerinden bir dünya federasyonunun temelleri atılmıştır. Hristiyan Avrupa Birliğine karşı yeni bir Atlantik hegemonyası oluşturabilmek için, okyanus üzerinden var olan adalar üzerindeki şehirlerin ayrı devletler haline gelmesi ya da yerel yönetimlerin eskisinden çok farklı bir yeni birlikteliğe sürüklenmeleri sayesinde, Birleşik Krallık, Birleşik Devletler aşamasından sonra şimdi de İsrail’in önderliğinde Birleşik şehir devletleri ya da yerel yönetimler birlikleri yaratılarak, yeni bir küresel bir bölgesellik modeli ortaya çıkarılmaktadır. Birleşik krallık sonrasında birleşik devletler aşaması geride bırakılarak, Birleşik şehirler ve yerel yönetimler yapılanması “Atlantik emperyalizmi ve İsrail Siyonizm’inin ortaklığında” yeni bir dünya düzeni arayışları sırasında öne çıkarak etkin olmaktadır.
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....